Hava Pilot Tuğgeneral Mehmet Yalınalp, 15 Temmuz gecesi dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının o gece yaşanacakları sanki önceden biliyor gibi hareket ettiklerini ve olaylara bilerek müdahale etmediklerini ifade etti. Orgeneral Hulusi Akar’ın 15 Temmuz gecesi yetkisi ve etkisi olduğu halde bunu kullanmadığını detaylı örneklerle anlatan Tuğgeneral Yalınalp, Orgeneral Hulusi Akar’ın yaşanabilecek bir kargaşada ne yapması gerektiğine dair yönetmeliği en iyi bilen kişi olduğunu ancak bunu yapmadığını kaydediyor. Yalınalp, ayrıca 15 Temmuz’dan sonra Hulusi Akar‘ın yaptığı açıklamalardaki çelişkileri ve Akar‘ın olduğu görüntülerdeki can alıcı detayları tek tek sıralıyor.
KHK’lı subaylar tarafından kurulan Alesta’ya konuşan Tuğgeneral Yalınalp, 15 Temmuz gecesi hiçbir şeyden haberi olamayan askeri öğrencilerin nasıl köprüye sürüklendiğine ve adeta bir tuzağın içine nasıl çekildiğine de değindi. Askeri öğrencilerin verilen emrin kanuna uygun veya aykırı olduğunu değerlendirmelerinin mümkün olmadığını kaydeden Tuğgeneral Yalınalp, “İçinde bulundukları ortamda kim ne yapıyor bir darbe girişimi bir kalkışma gibi söylentileri kendi konumları içinde değerlendirmeleri ve anlayabilmeleri mümkün değil.” diyor.
Köprüde dikkati çeken önemli bir noktaya temas eden Yalınalp, askeri öğrencilerin köprü trafiğinde yavaş yavaş ilerleyerek gişelere doğru geldiğinin yetkililerce bilindiğini ve bu çocukların emniyet altına alınması gerektiğini belirterek şunları ifade ediyor; “Orada İstanbul valisi, emniyet müdürü, 1. ordu komutanı var, köprüye gelmiş olan karacı tümgeneral var. Öğrencileri taşıyan otobüs Boğaz Köprüsü’ne yaklaşıyor. Görüntüler YouTube’da var. Ancak otobüsün camları taşlanıyor, hatta ateş ediliyor. Vefat edenler var, bir yangın çıkarılmaya çalışılıyor. Öğrenciler gişelerde indiriliyor. Emniyet müdürü ve etrafta polisler var. Burada öğrenciler emniyet altına alınıp uzaklaştırılması gerekirken bir koridor açılarak köprüdeki diğer askerlerin yanına yönlendiriliyor. Devlet memuru olarak olayları önlemeleri gerekirken öğrenciler köprünün üstüne doğru yönlendiriliyor. Sonra da bu öğrenciler linç ediliyor. Bunu ben hiçbir yere sığdıramıyorum.”
Medyada detaylı olarak belirtilen Binbaşı olayıyla konuşmasına devam eden Tuğgeneral Yalınalp, “Bir binbaşı darbe girişiminin olacağını önceden Mit Müsteşarlığı’na bildiriyor. Ama binbaşının söyledikleri dikkate alınmıyor. Bu hayatın akışında doğal bir durum değil. Burada büyük bir çelişki var. Yapılması gerekenler yapılmıyor. Örneğin Orgeneral Akar, iç hizmet Kanunu’nun 21 inci maddesine aykırı davranıyor. Akar, neden kanunların dışına çıkma gereği duyuyor. O gün Orgeneral Akar, İç Hizmet Yönetmeliğinin 647-648-649 maddeleri, yani isyan ve ihtilal olması muhtemel komutanların nasıl davranması gerektiğini katili olarak burada belirtilir, bu maddelerde şu ifade ediliyor; İsyan veya ihtilal ihtimali varsa komutanlar birliklere bir an önce giriş çıkışları kapatır operasyonel birliklerde toplanır ve komuta altına alınır ve yasadışı eylemlerin olması engellenir dışarıda personel varsa onlar da birliklerine getirilirler ve tüm silahlı kuvvetler kontrol altına alınır. Orgeneral Akar, bu maddeler uygun hareket etmiyor. Ve olaylar başka tarafa evriliyor ve göz göre göre bunun olmasına müsaade ediliyor.”
Orgeneral Akar’ın Mit Müsteşarı Hakan Fidan’la yaptığı görüşmeye değinen Tuğgeneral Yalınalp, “Akar, MİT Müsteşarı’nın yanından ayrıldıktan sonra böyle bir ihbar almış, çok ciddi gelişmeler var yapması gereken bir an önce kuvvet komutanlarıyla bir araya gelip, durumu değerlendirip başbakanı, ardından cumhurbaşkanını haberdar etmesi gerekli. Gerekli olan tüm tedbirleri almak, düğünde olan komutanları çağırmak… Ancak Akar, kendi ifadesine göre Mit Müsteşarı ayrıldıktan sonra Yüksek Askeri Şura çalışmalarına devam ettiğini belirtiyor. Bu kadar vahim bir durum varken Yüksek Askeri Şura çalışmalarının ne önemi var? Neden böyle bir şey yapma gereği duyulur? Akar‘ın ifadesine göre daha sonra odasında çalışırken içeriye bir tümgeneral emir subayı girdi diyor ve birlikler tugaylar yola çıktılar artık bunun geri dönüşü yok gibi şeyler söylediklerini ifade ediyor. Akar, o an çok şaşırdığını, hiç beklemediği bir şeyin olduğunu ifade ediyor. O zamana kadar yaşananlara hiç tepki vermeyen hatta sorgulamayan Akar, bu duruma çok şaşırdım diyor ama hiç soru sormuyor. Bir insan bir konu ile ilgili neden soru sorma gereği duymaz? Ya o konu onu hiç ilgilendirmiyordur ya da çok iyi biliyordur. Daha sonra kendi ifadesine göre birkaç asker de içeri gidiyor ve birisi başına silah dayıyor diğeri boğazına bir havlu dolayarak onu boğmaya çalışıyor başka birisi eline plastik kelepçeler takıyor… Yaklaşık bir saat sonra sanki bu olaylar hiç yaşanmamış gibi, görüntüleri var internette bakılabilir, aynı kişiler örneğin o bahsettiği kurmay subay olan kişi yanında Orgeneral Akar normal bir şekilde yürüyerek hiçbir etki altında kalmadan hiçbir sorun olmadan kafasına silah dayadığı kişilerle rahat rahat, onlarla sohbet ederek, gidiyor. Eğer Orgeneral Akar’ın ifadelerine inanacaksak bu görüntüler o akşam çekilmiş olamaz. Çünkü o görüntülerde biraz önce travma geçirmiş bir insan görmüyoruz.”
Sonra Akar’ın, çok iyi bildiği Akıncı Üssü’ne gittiğini ama ifadelerinde orayı tanımamış gibi davranmasına dikkat çeken Tuğgeneral Yalınalp, “Akar, belki 50-60 sefer gittiği Akıncı üssünü kastederek beni nereye getirdiniz diye sorduğunu belirtiyor. Sonra beni bir binaya götürdüler diyerek gittiği yeri bilmemiş gibi davranıyor. O binayı bilmemesi mümkün değil.” şeklinde konuşuyor.
Akar’ın hem konumu hem de karakteri gereği, çok küçük olaylarda dahi kendi isteği dışında kendi bilgisi dışında bir gelişme olduğunda çok rahat tepkisini öfkesini ifade edebilen biri olduğunu belirten Tuğgeneral Yalınalp, şöyle devam ediyor; “Akar olaylara doğrudan müdahale eden bir komutan ancak sabaha kadar bunu orada yapmıyor. Bu Komuta Kontrol Merkezi’nde kim var ben oraya gideceğim demiyor hayatı pahasına da olsa gerçekten olayları durdurmak istiyorsa oraya gitmeli ve oradaki Harekat Merkezi’ndeki askerleri durdurmalıydı. Ayrıca görüntülere baktığımızda bazı koridorda sivilleri de görüyordu sivillerin bir yapının bir cemaatin içerisindeki görevliler olduğu söyleniyor. Bu tabi ki son derece garip ve bunun da sonuna kadar izinin sürülmesi ve hakikatin gerçeğin ortaya çıkarılması gerekiyor. Sivilleri oraya kimin getirdiği, kimin görevlendirdiği ortaya çıkarılmalı. Akar neden ısrarla o görüntüye girmek istemiyor, neden o gece sabaha kadar oraya gitmek istemiyor? Askerlikte bir kural vardır, bulunduğu konum itibariyle içinde bulunduğu şartlar itibariyle Akıncı’da o sabaha kadar ne yaşandıysa kim girdiyse kim çıktıysa kim ne yaptıysa bunların tamamından birinci derecede sorumludur. Bundan kaçamaz hukukun önünde bunun hesabı sorulmalı.”
Orgeneral Akar ve Orgeneral Ünal’ın kasten o gece olaylara müdahale etmediğini detaylı örneklerle anlatan Tuğgeneral Yalınalp, “Görüntülere baktığımızda Ünal’ın koridorda bir sağa bir sola gidip gelmesi kesinlikle bir esaret altında olduğunu ifade etmeyen görüntülerin olması, bu sonradan ortaya çıktı malumunuz, Orgeneral Ünal bu görüntülerin açığa çıktığını gördü ve epey bu görüntüleri önlemek için yayılmasını önlemek için gayret sarf etti. Madem, o gece yapılan ve atılan adımların hepsi kanunlara uygunsa bir suç işlemedilerse neden bunların ortaya çıkması engellenmeye çalışılıyor.”
Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***