İran’da kadınların, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ahlak polisinin gözaltında işkenceyle katletmesini protesto etmek için başlattıkları saç kesme eylemine Türkiye’den de destekler gelmiş; Başak Demirtaş, Kasım 2016’dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın da saçlarını kazıttığını duyurmuştu. 

HALK TV’YE KONUŞTU

Demirtaş yaptığı ‘eylemin’ ardından Halk TV’den yayınlanan Sansürsüz programı ekibinin sorularını yanıtladı.

”UYUMAK İÇİN YATAĞA UZANDIĞIMDA…”

Gazeteci İpek Özbey’in ‘Saçınızı kazıtma protestosu çok konuşuldu. Sizi bunu yapmaya iten şey neydi? Nasıl geçti?’ sorusuna yanıt veren Demirtaş, ”Gece uyumak üzere ışığı kapatıp yatağa uzandığımda biraz önce televizyonda izlediğim Mahsa Amina’nın görüntüleri ile İran’daki halk direnişi kafamda dönüp duruyordu. Bu gibi durumlarda insan cezaevinde kendisini çok çaresiz hissediyor. 

”BİR ŞEYLER YAPMAK İSTESENİZ BİLE İMKANLAR ÇOK KISITLI”

Bir şeyler yapmak isteseniz bile imkanlar çok kısıtlı. Mahsa, saçları nedeniyle katledildiği için o anda, saçlarımızla bir mesaj verebiliriz diye düşündüm. 

Hemen Selçuk Hoca’ya söyledim, o da destekledi. Sabahında da saçlarımızı kestirdik” ifadelerini kullandı.

HDP KILIÇDAROĞLU’NU DESTEKLER Mİ?

Demirtaş gazeteci Fikret Bila’nın ‘Kılıçdaroğlı aday olursa HDP destekler mi, yoksa aday mı çıkarır?’ sorusuna da yanıt verdi.

HDP’nin tutum belgesini hatırlatan Demirtaş, ”Bu soruya HDP adına cevap vermem mümkün değil, takdir edersiniz ki. Sorunun doğrudan muhattabı HDP yönetimi. Bununla birlikte HDP’nin bu konudaki yaklaşımını hatırlatabilirim. Şöyle ki, HDP geçen yıl tam da bugünlerde açıkladığı 11 maddelik tutum belgesinde açık, şeffaf bir şekilde müzakere ederek ortaklaşacakları bir adayı desteklemeye hazır olduğunu açıklamıştı.

Yani son dakikaya, son saniyeye kadar ortak adayda ısrarcı olunacak, kapılar açık tutulacak. Ben de bu yaklaşımı tümüyle destekliyorum. Eğer ortak adaylık süreci HDP’nin de görüş ve önerileri alınarak ve HDP tutum belgesindeki 11 madde müzakere edilerek belirlenirse HDP kendi adayını çıkarmayacağını ilan etti, ki bu son derece açık, dürüst ve mantığa uygun bir tutumdur. 

Dolayısıyla bizim için isimden çok, ilkeler ve uzlaşma önemlidir” diye konuştu.

”ÇUBUK’TAKİNE BENZER GİRİŞİMLER OLABİLİR”

Demirtaş ayrıca İpek Özbey’in ‘Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu, Elazığ’a gittiğinde şehrin sokaklarındaki bazı bilboardlara CHP’li yöneticilere ait olduğu iddia edilen sözlerin yer aldığı afişler asıldı. Bunun üzerine siz bir açıklama yaptınız. Provokasyonların halkta bir karşılığı olduğunu düşünüyor musunuz?’ sorusuna yanıt verdi. 

”Bugün itibarıyla provokasyonların geniş kitlelerde herhangi bir karşılığı yok. Halkın çoğunluğu, iktidarın yalan ve iftira siyasetine prim vermiyor. Ancak iktidardan çıkar elde eden bir kesim var ki, onlar her an provoke olmaya teşneler, hazırlar zaten. Sn. Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılarından üzerinden çok zaman geçmedi. Belki Elazığ’da ya da başka bir yerde benzer girişimler olabilir. 

Elazığ’da sorumsuzca asılan ve halkı tahrik etmeye dönük afişler karşısında sessiz kalmam doğru olmazdı. Toplumdaki kanaat önderleri, siyasi liderler, aydınlar bu kışkırtma girişimlerine sessiz kalırlarsa o zaman bu tür girişimler amaçlarına ulaşabilir.

Dolayısıyla bu durumlarda sağduyulu, sakin hareket ederek halkı uyarmak çok önemlidir. Ben bunu yapmaya çalıştım sadece. ”

‘APO’NUN HEYKELİNİ DİKECEĞİZ’ İFADELERİ

Son olarak Demirtaş gazeteci Barış Pehlivan’ın ‘Cezaevi muhasebe yerleridir de… Bugünkü Selahattin Demirtaş’ın dışarıda yaptıklarına ya da yapamadıklarına dair ‘keşke’leri nelerdir?’ sorusuna yanıt verdi.

Demirtaş şöyle konuştu:

‘Deneyimli bir mahpus olarak cezaevini biliyorsunuz tabii. Elbette yaşamın her dönemi bir muhasebeyle geçmek zorunda. Cezaevi de bunun için “ideal” bir yer. Çok fazla keşkem yok açıkçası. Ancak Çözüm Süreci’nin başarılı olması için daha fazla inisiyatif alabilirdim. Her ne kadar AKP süreci istismar etse, kendine yontmaya çalışsa da. Bazı eksikleri ve yöntem hataları olsa da. Daha şeffaf, daha hukuki bir süreç yürütülmeliydi ve konuyu TBMM zeminine çekebilmeliydik diye hayıflandığım oluyor. Bir de bugün olsa kurmayacağım ya da o şekilde ifade etmeyeceğim bazı cümleler var.

Örneğin “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” ifadesi hem bağlamından koparılmaya hem yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ifadeydi. Ben orada, Öcalan PKK’ye silah bıraktıracak ve barışa katkı sunan hiç kimsenin yaptıkları toplum tarafından unutulmayacak demek istiyorken istismara açık bir cümle kurmuş oldum. Bir de atlanıyor ama o günlerde AKP çevreleri Erdoğan ve Öcalan’a Nobel Barış Ödülü verilmeli demekten geri durmuyorlardı. Öyle bir atmosferdi. Benim o cümleyi sarf ettiğim dönemin siyasi atmosferi unutuluyor, unutturuluyor. Aslında ben öyle heykel meraklısı biri değilimdir. Heykelini dikmeyi, mecazi anlamda kullanmıştım. Hatta aynı gün, yani o sözleri söylediğim gün, heykel meraklısı olmadığımı söylemiştim de. Ama meydan meydan dolaştırılarak aleyhime propaganda olarak kullanılan videonun devamındaki o bölümü hiç kimse yayımlamıyor. Size o kısa videoyu iletiyorum. Dikkat edilirse o meydan meydan dolaştırılan, sosyal medyada paylaşılan videonun devamıdır.

Bir de şöyle bir gerçek var; o video Çözüm Süreci bittikten sonra AKP medyası tarafından piyasaya sürüldü. Üç yıl boyunca kimsenin aklına bile gelmedi o konuşma. Savcı bile üç yıl sonra soruşturma açtı. Yine de istismar edilmeye açık bir cümle kullanarak ellerine koz vermiş oldum. Bu arada, Öcalan’ın kendisi de heykelinin dikilmesi meraklısı değil. O da barış olsun, demokratik çözüm olsun düşüncesindeydi. Bunu da belirtmeden olmaz. İşte bu ve benzeri bazı konuşmaları daha dikkatli yapmalıydım diye düşünüyorum. Elbette bu açıklamaların hiçbiri suç değil. Buna rağmen ben sadece konuşmalarımdan dolayı 144 soruşturma, 47 dava, 10 bin yıl ve 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle karşı karşıya kaldım, şu ana kadar. Altı yıldır tutukluyum ve dokuz yıl da hapis cezası verildi bana. Buna rağmen mağdur değil, mağrur olmaya ve her konuya özeleştirel yaklaşmaya gayret ediyorum.”