Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

DEP’li Mehmet Sincar’ın öldürüldüğü saldırıdan sağ kurtulan Toğuç: ‘Tutuklamadıklarını öldürdüler’

DEP’li Mehmet Sincar’ın öldürüldüğü saldırıdan sağ kurtulan Toğuç: ‘Tutuklamadıklarını öldürdüler’


Faili meçhul cinayetleri araştırırken, uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Mehmet Sincar’ın ölümünün üzerinden 29 yıl geçti. Mehmet Sincar’ın davası 2023 yılında zaman aşımına uğrayacak. Bir sonraki duruşması 12 Aralık 2022 günü görülecek davanın tek sanığı tutuksuz yargılanan Hizbullah hükümlüsü Cihan Yıldız.

Sincar’ın ölümünün 29’uncu yılı katilleri cezasızlık politikası ile yollarına devam ederken dönemin görgü tanığı ve suikasttan yaralı olarak kurtulan dönemin Milletvekili Nizametin Toğuç, “O dönem tutuklamadıkları seçilmişleri öldürdüler. Katil devlettir. Ve maalesef dünden bugüne değişen bir şey yok. Dün başımızı eğemediler, bugün de eğmeye çalışıyorlar. Onurlu Kürtlerin başı eğilmez” diyor.

1990’LARIN ATMOSFERİ

Batman’da 1990’larda beyaz toroslar ile insanların kaçırılıp köylerin boşaltılması sonrası insanlar kent merkezinin etrafında yeni mahalleler kurmaya başladı. Ancak bu mahallelerde akşam hava karardıktan sonra insanlar sokağa çıkamıyordu. O dönem kaçırılan, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul olarak kalan birçok cinayet, akşama doğru ve ya da gecenin karanlığında yaşandı.

İşte Mehmet Sincar da 29 yıl önce böylesi bir zamanda faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Sincar öldürülmeden önce TBMM’de faili meçhul cinayetler, gözaltında kaybedilenler ve köy yakmalara ilişkin sık sık soru önergeleri verip bir yandan da bu olayları yasal düzlemde araştırmaya ve sonlandırmaya çalışan bir milletvekili olarak öne çıkıyordu. Sadece vekili olduğu Mardin değil farklı birçok kent ile ilgili de çalışmalar yapıyordu. 1990’ların karanlığını bizzat yaşayan seçilmiş vekillerdendi. Verdiği soru önergeleri, çoğunlukta köy yakmalar, hareket halindeki araçlara ateş açılması ve öldürülen sivillere ilişkindi. Dönemin hükümeti sorulan her önergeye “iddia” olarak yanıtlıyor ve olayla ilgili her şey “sıradan” imasında yanıtlar veriyordu.

HABİB KILIÇ CİNAYETİNİ ARAŞTIRKEN ÖLDÜRÜLDÜ 

İşte tam da böylesi bir atmosferde 2 Eylül 1993 tarihinde Habib Kılıç öldürüldü. Kılıç’ın öldürülmesinin ardından Batman’a Mehmet Sincar ve altı milletvekili daha konuyu araştırmak ve diğer kentlerde sivil toplum örgütleri ile görüşmek için temaslarda bulunmaya başladı. JİTEM’in etkili isimlerinden olan, oluşturduğu özel TİM’ler bölgedeki birçok faili meçhul cinayetinde adı geçen Binbaşı Cem Ersever’in anlatımlarına göre Yıldız Timi bu cinayeti işlemişti. Meclis’te sürekli hedef haline getirilen milletvekillerinin sokakta gezmeleri dahi artık istenmiyordu. Eski PKK itirafçısı Zinnar kod adlı Alaattin Kanat, Mehmet Sincar ile Nizamettin Toğuç’u tetikçilere göstermek için öncelikle sokakta tehdit ediyor. Ardından gözcüler Sincar’ı esnaf ziyaretinde oyalıyor ve sonra tetikçiler Sincar’ı Elma Sokağı’nda katlederken, üç ateş edilerek de Nizamettin Toğuç yaralanıyor.

DEVLET AKLAYICISI ERTUĞRUL ÖZKÖK 

Olayın ardından dönemin Hürriyet Gazetesi’nin başında olan Ertuğrul Özkök, hemen devlet erkanı ile görüştüğünü iddia ederek yazdığı yazıda devletin cinayeti çözmek için talimatlar verdiğini iddia ederek, DEP vekillerine deyim yerinde ise soğuk kanlı olma “öğütleri” veriyordu. Nizamettin Toğuç, dönemin bakanları ve Batman Valisi Salih Coşkun Şarman’ın gözleri önünde TRT’ye verdiği röportajda “Tetikçiler değil, bizleri devlet vurdu” diyordu. Bu röportaj ise yayınlanmadı. İşte tam da o günlerde Özkök ise “DEP’ten beklenen… Ama ne yazık ki DEP yetkilileri daha önceki akşamdan itibaren, tam bir ağız birliği içinde başta Demirel olmak üzere Türk devletinin önde gelen isimlerine saldırıyorlar” diyordu. Sanki öldürülen DEP vekili değildi!

‘BİZİ DEVLET VURDU’

Aradan yıllar geçti esas failler değil gözcüler yakalandı ve onlar da bir süre sonra serbest bırakıldı. 2008 yılında farklı olaylarda yer alan Hizbullah tetikçileri Cihan Yıldız ile Sinan Yakut Viyana’da yakalandı ve yargılandı. Verdikleri savunmalarda ise hedeflerinin Mehmet Sincar değil Nizamettin Toğuç olduğunu öne sürdüler.

Bu olaya ilişkin görüştüğüm Nizamettin Toğuç çok sert bir şekikde, “Hayır, hedef sadece Sincar değildi. Hedef hepimizdik. Biz Batman’a bir heyet olarak gittik. Grubumuz sonra ikiye ayrıldı. Bir grup vekilimiz Siirt’te gitti. Biz ise Batman’da kaldık. Bize saldırı oldu. Leyla Zana da oradaydı ama o, pasajın içine girdi. Ben biraz önde idim. Şans eseri bizler kurtulduk. Siirt’teki arkadaşlarımıza da eş zamanlı saldırı oldu. Onlar oradaki aşiret ilişkileri sayesinde kurtuldu. Bizi devlet vurdu. Dün de aynısını söyledim bugün de aynısını söylüyorum” şeklinde yanıt veriyor. Sincar’ın öldürülmesinin ardından partilerine açılan kapatma davası ve vekillerinin tutuklanmasını değerlendirdiğinde, “Tutuklamadıklarını öldürdüler” diyor.

‘DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK’

1994’te DEP milletvekillerinin tutuklanmasından 10 yıl sonra, Yargıtay dosyayı bozunca vekiller serbest bırakıldı. 2004 yılında binlerce kişi Leyla Zana ve arkadaşlarını kentlerde karşıladı. Kürt vekilleri yeni oluşumlara giderek legal siyaseti yeniden zorladı ve milletvekillikleri kazanarak yeniden Meclis’e girdi. Bağımsız adaylıklardan parti kurulmasına kadar önemli bir kazanım elde ettiler. 2015 yılının ardından çözüm sürecinin sonlandırılması ile birlikte legal siyasetin yolu bir kez daha vekillere kapatıldı.

2016’da yeniden Kürt milletvekilleri tutuklandı. 1994’te Orhan Doğan’ın başını eğmek isteyenler bu defa İdris Baluken’in başını eğmek istedi ama aynı dün olduğu gibi Baluken buna çok sert bir şekilde karşı çıktı. Son olarak HDP Milletvekili Semra Güzel’e ters kelepçe takılıp başı eğilmek istendi.

Dünden bugüne Kürde karşı değişen bir şey yok. Yıllardır tanıdığım Nizamettin Toğuç, yaşadığı her şeye rağmen akil tavrını koruyan kişilerden. Tepkisini yerine göre çok sert koymasına rağmen sakinliği ve barışa olan inancı ile yorum yapmayı eksik etmiyor.

Kendisiyle Mehmet Sincar hakkında konuşurken söz Semra Güzel’e geldiğinde, “Onursuz biri olursanız size her şeyi yaptırırlar. Ama onurlu bir Kürt iseniz kimse sizin başınızı eğemez. Rahmetli Orhan Doğan’ın başını eğemediler. İdris Baluken’in başını eğemediler. Semra Güzel’in de başını eğemezler. Semra Güzel bu halkın temsilcisidir. Kürt halkı olarak barış, adalet, kardeşlik istiyoruz. Biz halkların kardeşliğine inanan bir halkız. Kürtlerin kültürel siyasal her türlü hakkı vardır. O hakkı elde edene kadar da demokratik siyaseti yürüteceğiz” şeklinde konuşuyor.

Sincar’ın ölümünün üzerinden tam 29 yıl geçti. Kürde ve seçilmiş vekiline karşı takınılan ve değişen bir tutum yok maalesef yok. Kürtlerin siyasal mücadelesinde ve hak arayış mücadelesinde değişen de yok. Aksine talepler bugün daha gür bir sesle çıkıyor.

90’LARIN KARANLIĞIYLA YÜZLEŞMEK… 

Sincar’ın davasının seyri 1990 yıllardaki diğer davalardan bir farkı yok. İlerleme yok. Gelişme yok. Gerçek suçlular halen cezasızlık politikası ile ödüllendiriliyor. Ve maalesef önümüzdeki yıl yani 2023’te dava zaman aşımı tehlikesi ile karşı karşıya. İlk duruşma 2 Ekim tarihinde Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 2023 hayalleri kuranlar, önümüzdeki yüz yılın daha iyi olmasını istiyorsa bu topraklarda Sincar başta olmak üzere 1990’ların karanlığı ile yüzleşilmediği, “helalleşilmediği” sürece Kürde bakış asla değişmeyecek. Değişmezse coğrafyaya demokrasi nasıl gelecek?

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version