İZMİR – 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla düzenlenen panelde konuşan insan hakları savunucusu Akın Birdal, kapitalizmin bunalımını Ortadoğu üzerinden gidermeye çalıştığını söyleyerek, “Dünya barışı alarm veriyor” dedi.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde barış konulu bir panel düzenledi. “Barış arayışı”, “Savaş ve Göç”, “Barış: sağlığın ön koşulu”, “Savaş ve ekonomi” konu başlıklarının tartışıldığı panelde İnsan Hakları Savunucusu Akın Birdal, SES İşyeri Temsilcisi Uzman Dr. Zeynep Altın, İzmir Tabip Odası’ndan Prof. Dr. Feride Aksu ve Çalışma Ekonomisti Arif Koşar panelist olarak yer aldı.
SİLAHLANMA YARIŞI VAR
Panelde ilk olarak söz alan Akın Birdal, Soğuk Savaş sonrası dünyanın tek kutuplu yeni bir dünya düzenine girdiğini söyleyerek, “O günden bu güne dünyanın ezilen halkları savunmasız bırakıldı. Bugün insan haklarının evrensel gözetimi kaldı mı? Ya da hak ve özgürlük ihlaline karşı denetim mekanizmaları işlemekte midir? Kapitalizm yayılmacı, sömürgeci, ayrıştırıcı sınıf karakteri ile bunalıma girdi. Yine dünyada hızlı bir silahlanma yarışı sürdü. Bu silahlanma yarışında ABD, Çin, Hindistan, Almanya gibi ülkelerin bir yıllık harcamaları 2 trilyon 113 milyar dolara ulaştı. Türkiye’de bu silahlanmada 18’inci sırada. Türkiye’de 2017-2022 dönemde silahlanma harcamaları yüzde 63 arttı” dedi.
ORTADOĞU BARIŞI
Kapitalizmin bunalımını Ortadoğu üzerinden gidermeye çalıştığını ifade eden Birdal, “Dünya barışı alarm veriyor. Gelecek ve barış, insanlık için umut değil kaygı ve korku verici. Türkiye devleti ve iktidarının da önceliği savaş politikalarından yararlanmak olmuştur. Kürt sorununu çözmemekteki ısrar bölgemizde çatışma ve savaş nedenidir. 2013-2015’te bir diyalog süreci başladı. Cenazeler gelmedi. Ancak ne oldu da o masa yıkıldı? Bu sadece birinin marifeti ile değildir. Silah tekellerinin, beşli çetenin hepsinin marifeti var” diye belirtti.
‘SAVAŞ HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR’
Ardından “Barış; sağlığın ön koşulu” başlıklı konuda sunum yapan Feride Aksu da, çatışmalı bir ortam ve otokratik bir rejimlerde sağlığın olmasının olanaksız olduğunu vurguladı. Bu nedenle barışın sağlığın temel belirleyeni olduğuna dikkati çeken Aksu, “2008’den bu yana dünya daha az barışçıl bir yer oldu. Çatışma nedeniyle ölümler beş kat arttı. Savaşlar yalnızca doğrudan ölümlere değil, ambargo ve benzeri uygulamalar nedeniyle dolaylı ölümlere de neden oluyor. Doğuşta beklenen yaşam süresi savaşlar nedeniyle kısalıyor. Küresel Barış İndeksi doğuşta beklenen yaşam süresi ile doğrudan ilgilidir. Savaş 4.75 yıl yaşam yılı kaybına neden oluyor. Dolayısıyla savaş bir halk sağlığı sorunudur. Savaşa karşı çıkmak barışı savunmak sağlıkçıların ve bütün aydınların sorumluluğu. Barışı savunmak hepimizin boynunun borcudur” ifadelerini kullandı.
SAVAŞ VE GÖÇ
Daha sonra “Savaş ve göç” başlıklı sunumu yapan Zeynep Altın da, savaşlar nedeniyle zorla yerinden edilmelerin arttığını dile getirdi. Küresel kapitalist ekonominin göçü desteklediğini de belirten Altın, kayıt dışı ucuz bir emek pazarının yaratıldığını ve kurumsallaştığının altını çizdi. Türkiye’deki geçici koruma rejiminin de bunun yanında bir tür rehine durumu olduğunu söyleyen Altın, “Koşulsuz birlikte yaşamı savunuyoruz. Mutlak koşulsuz bir arada yaşamı savunarak göçmenler mülteciler ve ezilenlerle ötekilerle var olan siyasi ve hukuki düzenlemeleri aşan niyetimizi ortaya koyuyoruz. Göçmenlere, mültecilere koşulsuz olarak hoş geldin diyoruz” dedi.
‘KAPİTALİZME KARŞI DURULMALI’
Son olarak söz alan Arif Koşar ise “Savaş ve Ekonomi” konulu sunumunu yaptı. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra küreselleşme süreci ile dünyada barışın egemen olacağının gündeme getirildiğini hatırlatan Koşar, bu iddialar ortaya çıktığı andan bu yana ise dünyanın bir çok savaşa sahne olduğunu ifade etti. Bunun son zamanlarda ABD-Çin ve Rusya-Batı arasında ticari savaşlar olarak devam ettiğini söyleyen Koşar, “Karşılıklı ticari bağlılığın arkasındaki gerçeklik eşitsiz ilişki, tekelci kontrol, artı değer transferi ve siyasal egemenliktir. Küreselleşme dünyaya barışı getirmek bir yana son 30 yılda daha birçok savaşa neden oldu. Buna ayak uyduran Türkiye’de de devlet bütçesinin yüzde 8’i askeri harcamalara ayrılıyor. Özellikle 2010 ve 2016 yılları sonrasında silah sanayinin hız kazandığını belirtti. Silah sanayinin en büyük ihtiyacı ise savaştır. Bunun için tutarlı bir barış mücadelesi savaş olduğu kadar savaşa yol açan kapitalizme de karşı durmalıdır” diye konuştu.
Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***