Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

300 gün, 3 farklı yer, tek talep: Adalet


DİYARBAKIR – Hasta ve infazı yakılan tutuklu yakınları, 300 gündür ATK, cezaevi ve Diyarbakır Adliyesi önünde adalet talebiyle nöbet tutuyor. Tutuklu yakınları, “Hasta tutuklular özgürleşinceye dek her alandayız” dedi. 

 

Diyarbakır’da hasta ve infazı yakılan tutuklular için başlatılan Adalet Nöbeti eylemi, yarın 300’üncü gününe giriyor.  Geçen yıl 16 Kasım’da bu yana Diyarbakır Adli Tıp Kurumu (ATK),  Diyarbakır D Tipi Cezaevi ile Diyarbakır Adliyesi önünde eylem gerçekleştiren tutuklu yakınları, talepleri karşılanıncaya kadar alanlarda olmayı sürdüreceklerini aktardı. 

 

KALKANLAR ARDINDA ADALET DEDİLER 

 

Tutuklu yakınları, Diyarbakır’daki eylemlerinin yanı sıra, bir de Ankara’ya giderek seslerinin duyulmasını istedi. 4 Ocak 2022 tarihinde Ankara’ya giden tutuklu yakınları, ilk olarak Adalet Bakanlığı önünde eylem yapmak istedi. Polislerin şiddetli müdahalesine rağmen polislerce ablukaya alınan tutuklu yakınları, polis kalkanları arasında “Adalet” diye haykırdı. Daha sonra tekrar Diyarbakır’a dönen tutuklu yakınları, bir müddet Diyarbakır Barosu içinde nöbetlerini sürdürdü. Eylemlerinin 129’uncu gününde baro önünde yapmak istedikleri açıklama bir kez daha polislerce engellenen tutuklu yakınları, polis engellini aşarak, taleplerini haykırmaya devam etti. 

 

EYLEMLER DEVLET KURUMLARI ÖNÜNE TAŞINDI 

 

Diyarbakır Emniyeti’nin Baro önündeki müdahalesini aşan tutuklu yakınları, o günden sonra adalet arayışlarını, hasta tutukluların tahliyesine engel olan üç devlet kurumun önüne taşındı. Aileler haftanın üç günü Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve Diyarbakır Adliyesi önünde sürdürüyor.

 

8 AYDA 50 TUTUKLU YAŞAMINI YİTİRDİ

 

Ne siyasi iktidar ne de ailelerin önünde nöbet tuttuğu kurumlar adalet talebine yanıt vermedi. Aileler nöbet tutmaya devam ederken, İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre 2022 yılının 8 ayında çoğu hasta tutuklu olmak üzere 50 tutuklu yaşamını yitirdi. 

 

‘BİZDE ONLARLA İÇERDEYİZ’

 

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde görüştüğümüz hasta tutuklu Abdüsselam Güler’in kardeşi İnci Güler, hem kardeşi hem de tüm hasta tutuklular için aylardır nöbet eyleminde. Cezaevi önünde Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Güler, “Bir hasta tutsağın kız kardeşiyim. Ağabeyim 29 yıldır cezaevinde. Aylar kaldı çıkmasına ama ayları bitmeden çağırıyorlar. ‘Pişman mısınız?’ diye soruyorlar. Cezası bitti ama bırakılmıyor. Zaten cezalarını verdiniz. Yakınlarımız nasıl cezaevindeyse bizde aileler olarak aynı şekilde onlarla içerdeyiz. Hasta tutsakların hiçbirinin ölümlerini istemiyoruz. Adalet var değil mi Türkiye’de? Biz bu adaleti istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz” dedi. 

 

‘KÜRT OLUNCA GÖRÜŞLERİ BİR OLUYOR’

 

Siyasi iktidarın seçimler yaklaşırken vaatlerde bulunduğunu söyleyen Güler, “’Türkiye’de güzel ortam yaratacağız’ diyorlar ama yalan konuşuyorlar. Ankara’ya kadar gittik, tüm siyasi partileri dolaştık.  Ama hiçbir parti arkasında durmadı.  Adalet Bakanlığının önüne kadar da gittik, ‘çevik kuvvet saldır’ dediler. Bizim siyasi partilerden ricamız şudur, kim neyi yapabiliyorsa bir randevu alabilirlerse alsın ve biz tekrar Adalet Bakanlığı’nın önüne gidelim. Ama konu Kürt olunca hepsi bir oluyor.  Görüşleri bir oluyor. Biz bu devlette yaşıyorsak bu devletin adaletini de istiyoruz” diye konuştu. 

 

‘ÖZGÜR OLUNCAYA DEK ALANLARDAYIZ’

 

Hasta tutuklular özgürleşinceye dek eylemlerine devam edeceklerini söyleyen Güler, şöyle devam etti, “Bizler, hasta tutsaklara özgürlük gelene, infaz yakma uygulaması bitene kadar her yerde olmaya devam edeceğiz. Bugün cezaevlerinde son evreye gelen kanser hastaları var. Çıktıkları zaman ya bir ya da iki ay yaşayabiliyorlar. Devlet de bunu çok iyi biliyor. Eğer biraz vicdanları varsa yanımızda olmalarına izin versinler ki bir bardak su verelim” ifadelerini kullandı. 

 

ZÜLME KARŞI EYLEME BAŞLADILAR 

 

Adalet Nöbeti’ni sürdüren hasta tutuklu Hamdüsena Ada’nın kardeşi Reşahat Ada ise bir diğer eylem alanı olan ATK önünde konuştu. “Biz zulüm ve zorbalığa karşı eyleme başladık” diyen Ada, cezaevlerinde ciddi boyutlara varan baskı ve işkencelerin yaşandığını kaydetti. Ada, “20 gardiyan kardeşimi dövmüş. Bende arkadaşlarıma ‘kalkın bu zulmü kabul etmeyelim’ dedim. Bu adaletsizliği kabul etmiyoruz.  Baskı yapıyorlar, infazlarını yakıyorlar, disiplin cezaları veriyorlar ve sürgünle terbiye etmeye çalışıyorlar. Biz de bu zulüm ve zora karşı oturduk. Çağrımız, Cumhurbaşkanlığına, Adalet Bakanlığına; barış, adalet, kardeşlik istiyoruz. Çocuklarımız üzerinde zulüm olsun istemiyoruz” dedi. 

 

‘DÜNYA BU ZULMÜ DUYSUN’

 

Mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulayan Ada, iktidarın ve soruna duyarsız muhalefetin sessizliğine tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Sokaklara çıkalım ve dünya bizi görsün. Dünya zindanlardaki işkenceyi görsün dedik. Bir gün cezaevine, bir gün ATK’ye bir gün de adliye önüne gidiyoruz.  Son damla kanımıza kadar çocuklarımızın arkasındayız. Barış, adalet ve insanlık için Ankara’ya da gittik. Meclis’e de gittik, Adalet Bakanlığı önüne de gittik… Ama orada çevik kuvvet etrafımızı sardı. 60-70 yaşındaki annelere şiddet uyguladılar. Yine dosyalarımızı tüm siyasi partilere götürdük ve hepsi de ilgileneceğini söyledi. Ama sahiplenme olmadı.”

 

‘ÇOCUKLARIMIZIN ARKASINDAYIZ’

 

“Bu saatten sonra bir saniye bile evlerimizde oturmayacağız” diyen Ada, devamında şunları söyledi: “Sokak olur, hastane olur, adliye olur neresi olursa olsun kefenlerimizi kollarımıza alacağız, ruhumuz da ağzımızda alanlardayız. Bugün ne babalar çocuklarını görüyor ne de çocuklar babalarını görebiliyor.  Bugün 10 gün kala bırakıyorlar sonra yaşamlarını yitiriyorlar. Ciğerimiz yanıyor. Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı derhal bir çözün bulsun.  Yeter artık anneler ağlamasın. Bu zulümler devam ettiği sürece biz de kanımızın son damlasına kadar adalet nöbetimizi sürdüreceğiz. Gerekirse yine Ankara’ya gideceğiz, yine sokaklar da olacağız. Adalet Bakanı bir çözümü elimize verinceye dek eylemleri sürdüreceğiz. Çocuklarımız şerefli bir yoldadır, hırsız değiller. Dillerinin, topraklarının ve suyunun mücadelesini verdiler. Bu yüzden zindandalar, bizde onların arkasındayız. Biz onlara borçluyuz. Mücadelelerinin arkasındayız.”

 

MA / Eylem Akdağ – Mahmut Altıntaş

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version