Pelosi’nin gezisi sanki med cezir etkisi yaptı. Sular biraz daha çekildi, emareler daha bir gün yüzüne çıktı.
Çin, Tayvan konusunda istediği sonuçlara ulaşamazsa (bunu ABD’nin oradan elini eteğini çekmesi olarak da okuyabilirsiniz) bir elin parmaklarıyla sayılabilecek yıllar içinde Tayvan’a askeri müdahalede bulunacak.
Hatta ileride hafiften yan çizmemi sağlayabilecek bir kapıyı da şimdiden kapatayım: Batılıların aksine Çinliler birden ona kadar sayarken sadece tek ellerini kullanırlar. Yani örneğin bir Çinli 8 sayısını tek eliyle ifade eder, bizim gibi iki elini kullanmaz.
Eğer Çin’in Tayvan’a müdahalesi 5 yıl içinde gerçekleşmezse “tek elin parmakları derken aslında Çinlilerin sayma biçimiyle tek elin parmaklarını kastetmiştim” ‘çamuruna’ yatmak da mümkündü yani.
Çinliler birden ona kadar sayarken sadece tek ellerini kullanır
Ama hayır, hiç bunlara tevessül etmeden müdahalenin önümüzdeki 5 yıl içinde hatta 5 yıla kalmadan gerçekleşeceğini söyleyebilirim.
İster “hissikablelvuku” deyin isterseniz emarelerin dile gelişi…
“Tarihin çarkı, ulusal yeniden birleşmeye doğru dönüyor”
ÇHC 10 Ağusto’ta “Yeni Dönemde Tayvan sorunu ve Çin’in yeniden birleşmesi” adlı bir beyaz kitap yayınladı. Tayvan konusunda 1993 ve 2000’de yayınladığı beyaz kitaplara göre bu kez çok daha kararlı bir duruş söz konusu: [1]
“Ulusal canlanma hedefine hiç bu kadar yakın ve onu gerçekleştireceğimizden hiç bu kadar emin olmamıştık. Aynı şey, tam ulusal yeniden birleşme hedefimiz söz konusu olduğunda da geçerlidir.”
Metnin tümüne hakim olan bu yaklaşımı sonuç paragrafında da görmek mümkün:
“Önümüzdeki yolculuk tamamen pürüzsüz bir seyir olamaz. Bununla birlikte, Tayvan Boğazının her iki yakasındaki Çinliler olarak, yaratıcılığımızı ve enerjimizi aynı amaca adadığımız sürece, kimsenin şüphesi olmasın ki Tayvan’a hiçbir dış müdahaleye müsamaha göstermeyeceğiz, ülkemizi bölmeye yönelik her türlü girişimi önleyeceğiz ve ulusal yeniden birleşme ve ulusal canlanma için azametli bir güç birliği yapacağız. Anavatanımızı yeniden birleştirmenin tarihi hedefi gerçekleştirilmelidir ve gerçekleştirilecektir.”
Gerek sonuç paragrafı gerekse de metinde yer alan “Tarihin çarkı, ulusal yeniden birleşmeye doğru dönüyor ve hiçbir kişi ya da güç tarafından durdurulamayacak” gibi ifadeler bu kitabın ÇKP’nin ideologu ve parti hiyerarşisinde 5 numarada bulunan Wang Huning’in rahlesinden geçtiği izlenimi veriyor.
ÇHKO’nun 4-7 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirdiği tatbikatların alanı
Eş zamanlı olarak ÇKP’nin gazetesi Global Times’ta yayımlanan yazıdaki “tamamlayıcı” bilgilere göz atalım: [2]
“Uzmanlar, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (ÇHKO) Tayvan adası etrafında gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş askeri tatbikatların ardından yayınlanan beyaz kitabın Çini yeniden birleştirme sürecini daha da hızlandırma çabasının bir parçası olduğunu söyledi.
Tayvanlı bazı analistler, son 10 gün içinde Tayvan Boğazı’nda yaşanan gelişmelerin onlara, ÇHKO’nun 1949’da Pekin’i kuşatıp ve KMT’yi barışçıl bir şekilde teslim olmaya zorladığı “Pekin modelini” hatırlattığını belirtiler.
Xiamen Üniversitesi Tayvan Araştırma Enstitüsü’nden Profesör Li Fei, Global Times’a verdiği demeçte “Pekin modelinin” barışçıl yaklaşımla askeri gücü bir arada kullanan “akılcı birleşme” yaklaşımı olduğunu ifade etti.”
Dünyada pek fazla yankı bulmayan beyaz kitap konusunda Çin’de oldukça heyecanlı yorumlar yapılıyor. Örneğin Tsinghua Üniversitesi Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden araştırmacı Xie Maosong’a göre “bu alelade bir siyasi belge değil, ÇKP’nin önümüzdeki birkaç yıl içindeki birleşme sürecinin yol haritasını ortaya koyan tarihi bir belge niteliği taşıyor.”
Xie şöyle devam ediyor:
“Askeri tatbikat, yeniden birleşme sürecinin resmi başlangıcını işaret ederken, beyaz kitap, Çin’in içindeki ve dışındaki insanlara tarihi arka plan, şimdiki durum ve Çin’in resmi duruşu hakkında bilgi veren bir harekete geçme çağrısıdır.” [3]
Tatbikat mı savaş provası mı?
ÇHKO Pelosi’nin Tayvan’dan ayrılmasının hemen ardından ada etrafında kapsamlı tatbikatlara girişmişti. Beş gün süren bu tatbikatlarda öne çıkan noktalar şunlar oldu:[4]
Deniz, Hava, ve Roket, Stratejik Destek ve Müşterek Lojistik Destek güçleri adanın kuzey, güneybatı ve güneydoğusunda temelinde deniz ve hava sahasında ortak abluka, deniz ve kara taaruz operasyonlarının yer aldığı gerçekçi muharebe odaklı ortak tatbikatlar gerçekleştirdi.
100’den fazla savaş uçağı (J-11 ve J-20 avcı uçakları ile H-K6 bombardıman uçakları) ve 10’dan fazla savaş gemisi, abluka, keşif ve alarm devriye görevleri için adayı kuşattı.
Savaş uçakları, bombardıman uçakları, erken uyarı uçakları ve elektronik keşif uçakları, hava üstünlüğünü ele geçirme, koruma ve destek, hava saldırısı, keşif ve erken uyarı pratiği yaptı. Savaş gemileri adayı ablukaya aldı.
Doğu Cephesi Komutanlığı’na bağlı Roket Kuvvetleri tarafından ateşlenen bir balistik füze
Tayvan Boğazı’nda savaş gemilerinin yanısıra anti-denizaltı uçak (Y-8) ve anti-denizaltı helikopterlerinin (K-28) katıldığı denizaltı savunma muahaberesi tatbikatı yapıldı
11 balistik füze fırlatıldı. Çin’in geliştirdiği Dongfeng (DF) serisi füzeler nükleer başlık taşıyabiliyor. 15bin km menzili olan ve ABD topraklarını vurabilecek kıtalarası DF-5B dışında yeni geliştirlen hipersonic DF-27 ve deniz hedeflerine yönelik DF-100 füzeleri de ÇHKO’nun envanterinde yer alıyor. Tatbikatta 600 km menzilli DF-15B taktik balistik füzeleri kullanıldı. [5]
Balistik füze ve anti-denizaltı tatbikatları belli ki ABD kuvvetlerine yönelik.
Bu kapsamda ve yoğunlukta olunca artık bu tatbikat değil de onun birkaç tık üzerinde bir şey sanki.
Nitekim Çinli askeri uzman Song Zhongping işin adını koydu. Bunun bir savaş planı provası olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Song, “Gelecekte bir askeri çatışma olması durumunda, şu anda prova edilen operasyonel planların doğrudan muharebe operasyonlarına çevrilmesi muhtemeldir.” [6]
Tayvan Dışişleri Bakanı da aynı fikirde. Joseph Wu, bir brifingde Çin’in Tayvan çevresinde denizde ve havada yaptığı son askeri tatbikatların Boğaz’daki statükoyu değiştirmeyi amaçladığını söyledi ve bu faaliyetin Pekin’in fiili bir işgale girişeceği endişesini körüklediğini sözlerine ekledi. [7]
ÇHKO Doğu Cephesi KomutanlığıTayvan’ etrafındaki tatbikatlar ÇHKO Doğu Cephesi Komutanlığı’na bağlı birliklerce gerçekleştirildi. Komutanlık bünyesindeki 73. Ordu Grubu’nun birlikleri Tayvan’ın karşısındaki Fujian eyaletinde konuşlanmıştır.
Çin’in konuyu tırmandırma nedenleri
Öyle ya, dünyaya dünya kadar mal satıyorken, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmuşken ne diye durup ortalığı karıştırıyor Çin diye düşünülebilir.
Birincisi Çin dünyadaki statükodan memnun değil. “Bu eski dünya düzeni, yeni dünya gerçekliğinde artık ben de bir süper gücüm ve cüssemle mütenasip bir yerim olmalı” diye değerlendiriyor durumu. Öte yanda ABD’nin paşa paşa gel buyur deyip Çin’e hak ettiği yeri, yani baş köşedeki koltuklardan birini vermeyeceğinin de farkında.
Tayvan bu anlamda zurnanın zırt dediği yer.
Belki şu örnek durumu daha iyi açıklar. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği kampında yer alan Küba ABD’yi ne kadar rahatsız ediyorsa ABD kampındaki Tayvan da Çin’i o kadar rahatsız ediyor denebilir.
İkincisi Tayvan Boğazı dünyanın en önemli su yollarından biri. Şu anda dünyada faaliyette olan yaklaşık 5400 konteyner gemisi var. 2022 yılının ilk 7 ayında bunların yüzde 48’i Tayvan Boğazı’ndan geçti! [8]
Üçüncüsü de toprak bütünlüğü konusunun ÇKP’nin amentüsü olduğu gerçeği.
Hasılı ÇKP için Tayvan konusunun halledilmesi elzemdir.
Fırsat penceresi
Yakın zamana kadar Çin’in uygun fırsat kollayacağı ama 20-30 yıldan önce müdahalede bulunmayacağı görüşü yaygındı.
Kanımca ÇKP’de artık bu işin vakti saati geldiği kanaati ağırlık kazanıyor.
Kuvvetle muhtemel mevcut dünya konjoktürünün bir fırsat penceresi açtığını düşünüyorlar.
Bu fırsat pencersinden görülenlere geçmeden önce Çin’in olası bir çatışmanın etkileri konusunda “ev ödevlerini” yaptmakta olduğunu belirtmekte yarar var.
14 Mayıs 2020’deki ÇKP Politbüro Yürütme Komitesi toplantısından sonra Xi Jinping “ikili dolaşım (国内国际双循环)” adını verdikleri yeni ekonomi stratejisini açıklamıştı.[9] İkili dolaşımdan kastedilen ülke içi ve ülke dışı dolaşım. Özünde iç talebi genişletmeyi, iç pazara odaklanmayı, ülkenin inovasyon kapasitesini geliştirmeyi, dış pazarlara bağımlılığı azaltmayı ama aynı zamanda dış dünyaya da açık kalmayı içeriyor. [10] Bu strateji 14. Beş Yıllık Ekonomi Planı’na (2021-2025) da dahil edildi.[11]
Çin dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor
ÇKP dünyaya baktığı pencereden muhtemelen şöyle bir manzara görüyor:
Tedarik zincirlerinin aksaması ve ardından Rusya’ya uygulanan yaptırımlar gelişmiş ülkelerin ekonomilerini derinden etkiledi. Batılı demokrasiler önümüzdeki 3-5 yıllda enflasyon ve durgunluk gibi sorunlarla cebelleşmek durumunda olacaklar
Avrupa ve ABD’nin Çin’e bağımlılığı Çin’in onlara bağımlılığından çok daha yüksek. Yani Rusya’ya uygulanan türden yaptırımların Çin’e uygulanması batılı ülkelerin ekonomilerine çok derin hasar verir.
Örneğin AT toplam ithalatının yüzde 6’sına tekabül eden 137 kalemde büyük ölçüde Çin’e bağımlı. Bunlar 6 kategoride yoğunlaşıyor: Hammaddeler, piller, aktif farmasötik bileşenler, hidrojen, yarı iletkenler, bulut ve “edge” teknolojileri. [12]
Hemen hemen aynı kategorilerde ABD’nin de Çin’e bağımlılığı çok yüksek. Örneğin farmasötik bileşenlerde Çin’e bağımlılık oranı yüzde 70’i buluyor.[13] Bir başka ifadeyle Çin’in ilaç hammaddeleri sevkiyatını durdurması ABD’de ciddi ilaç yokluklarına sebep olabilir. ABD’nin Çin’e bağımlılığını gösterecek örneklerden biri de Apple’dır. Toplam iphone üretiminin yüzde 75’inden fazlasının Çin’de gerçekleştirildiği tahmin ediliyor.
Kısacası ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya’ya uyguladıkları yaptırımları Çin’e uygulamaları durumunda bu ülkelerde çok ciddi yokluklar büyük ekonomik sıkıntılar yaşanır. Çin bu nedenle batının her ne olursa olsun aynı yaptırımları kendisine uygulamaya kalkışamayacağını değerlendiriyor.
Ama öte yandan hem ABD’nin hem de Avrupa ülkelerinin bu derin bağımlılığı azaltma yolunda çalışmalara başladığını ve önümüzdeki 4-5 yıl içinde bunların sonuçlarının alınmaya başlayacağını da görüyor. Yani zaman geçtikçe bugünkü avantajın kaybolacağı aşikar.
Hasılı Çin bu ahval ve şerait içinde Tayvan meselesini belli ölçüde uhulet ve suhuletle halledebileceğini değerlendiriyor çok muhtemelen.
“Uhulet ve suhulet”ten kastım askeri anlamda çok patırtı çıkarmadan ve Tayvan’a biraz daha iltimaslı bir “Tek ülke iki sistem” (一国两制) önererek… Yani küçük de olsa bazı ödünler vererek.
Örneğin daha önceki Tayvan beyaz kitaplarında birleşmeden sonra Çin’in Tayvan’a askeri kuvvet ve idari personel göndermeyeceği özellikle belirtilmiş olmasına rağmen son beyaz kitapta bu ifadeler çıkarılmış. Muhtemelen pazarlık masasına Tayvan’a yeniden önerilebilecek bir “ödün” olarak kenara konmuş olabilir.
Meselenin askeri anlamda çok patırdı çıkarmadan halli yollarının neler olabileceğini de bir sonraki yazıda ele alalım.
[
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***