Türkiye’de 70 bine yakın böbrek yetmezliği hastası, haftada ortalama 3 gün hemodiyalize giriyor. Bu hastaların yüzde 70’i özel diyaliz merkezlerinden hizmet alıyor. Son birkaç yıldır artan maliyetler nedeniyle 20’den fazla diyaliz merkezi kapısına kilit vurdu. Sektör temsilcileri, Avrupa’da ortalama 250-300 Euro, ABD’de 250 dolar olan diyaliz seans ücretlerinin Türkiye’de güncel kurla 28 Euro’ya geldiğini ve bu fiyatla bu hizmetlerin sürdürülebilmesinin artık mümkün olmadığını kaydetti.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı (TBV) Timur Erk, özel diyaliz merkezlerinin kamudan büyük bir yükü aldığına dikkat çekerek “On binlerce hastayı bu merkezler hayata bağlıyor. Türkiye’nin böbrekleri iflas etmek üzere. Hasta başı ücretlerinde acilen bir düzenlemeye gidilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Büyük şehirlerden, en kırsal bölgelere kadar ülke genelindeki sayısı 306’yı bulan özel diyaliz merkezleri, artan maliyetler nedeniyle kapısına kilit vurma tehlikesiyle karşı karşıya. Haftada üç gün diyalize girmek zorunda olan, diyalize girmezse hayatını kaybetme tehlikesi yaşayan 70 bine yakın böbrek yetmezliği hastasının yaklaşık 45 bini, özel diyaliz merkezlerinden sağlık hizmeti alıyor. 1979 yılından beri sigorta kapsamında geri ödeme listesinde bulunan diyaliz hizmetlerinde ücretler, Sağlık Uygulama Tebliğ (SUT) ile belirleniyor ve hastadan tek kuruş ücret alınmadan, tamamen SGK tarafından karşılanıyor. Diyaliz merkezlerinin özel hastaneler gibi SGK farkı alma yetkisi yok. Şubat 2022’den bu yana diyaliz seans ücreti 517 TL olarak ödeniyor. Ancak sektör temsilcileri, bu fiyatla ayakta kalmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor.
‘HASTALAR CİDDİ SIKINTI YAŞAYACAK’
Türk Böbrek Vakfı Başkanı (TBV) Timur Erk ise, dünyada, özellikle Avrupa’da, son 5 yıldır diyaliz hizmetleri kalitesi açısından Türkiye’nin ilk sıralarda olduğunu kaydederek “Diyaliz farklı bir sektör. Şu anda 70 bin hastanın böbreği, onların hayatının korunmasından sorumlu. Bu merkezlerimiz ve on binlerce hastanın böbreği iflasa doğru gidebilir. Eğer bu sektörün elinden tutulmazsa ne yazık ki bu merkezlerde baktığımız hastalar ciddi şekilde sıkıntı yaşayacak. Türkiye, pandemi süreci boyunca 2 yıllık süreçte, dünyada diyaliz hastaları içinde en az kayıp veren ülke oldu. Bu, şahane bir tablo. Özel diyaliz merkezlerinin hizmet kalitesini de ortaya koyuyor. Çünkü pandemi döneminde diyaliz merkezleri ek maliyetleri hiç düşünmeden aynı kalitede hizmet vermeye devam ettiler. Akaryakıt zamları geldi, işletme malzemelerinde çok büyük artışlar oldu, ilaveten kira giderlerinde de ciddi artış oldu. Dolayısıyla seans ücretlerinde mutlaka yeni bir düzenlemeye gidilmesi lazım. Söz konusu sektör, doktoru, hemşiresi, hizmet kadrosuyla 400-500 bin kişiye de istihdam sağlıyor. Diyaliz hastalarımızın çoğunluğu haftada 3 kez diyalize girmek zorunda. Bunun ötelenme, ertelenme imkanı yok. Bu hastaların sıra bekleme vs. şansı yok. 35 seneden beri sektörün içinde olan bir kişi olarak söylüyorum, kamunun yükünü de ciddi şekilde azaltıyor özel diyaliz merkezleri” dedi.
‘KANUN GEREĞİ FİYAT FARKI ALAMIYORUZ BÖYLE BİR TALEBİMİZ DE YOK’
Ankara Ticaret Odası (ATO) Sağlık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Raşit Mandıroğlu da diyaliz merkezlerinde kanun gereği fiyat farkı alınmadığını vurgulayarak “Biz hastadan hiçbir fark alamayız hiçbir hizmet adı altında. Sadece tek belirleyici devlettir. Kaldı ki hastalarımızdan fark alınması söz konusu dahi olamaz. Çünkü bu hasta grubunun çoğu zaten yıllardır kronik bir hastalıkla uğraşıyor ve maddi olarak iyi durumda değil. Mağdur olurlar. Bizim böyle bir talebimiz yok zaten. Biz sektör olarak bu sistem içerisinde devam edebilmek için seans fiyatlarımızın güncellenmesine ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu. Mandıroğlu, dünyanın en kaliteli hizmetini veren ülkemizdeki diyaliz sektörünün yaklaşık 45 bin hastayı ilgilendirdiğine işaret ederek “Birkaç yıl öncesine kadar 327 diyaliz merkezi iken şu anda bu sayı 306’ya düştü. Bu 20 küsur diyaliz merkezi kapısına kilit vurmak zorunda kaldı” dedi.
‘YÜZDE 50 ARTIŞ LAZIM’
Diyaliz seans ücretlerini devletin belirlediğini ve SUT ile tebliğ edildiğini de vurgulayan Mandıroğlu, “Şubat ayında bir rakam çıktı ortaya. Ama şubattan bu yana gelen zamlar, aldığımız rakamın çok çok üzerinde. Şu an diyaliz seans ücreti 517 TL. 4 saatlik hizmettir bu. Hastanın evinden alınıp bırakılması, tıbbi tedavisi, ilaçları serumları, sarf malzemesi, doktor hemşire hizmeti dahil hepsi içinde 517 TL’ye hizmet veriyoruz. Bugün Avrupa ortalaması seans ücreti Almanya 189 Euro, Hollanda, İsviçre 250 Euro diğer ülkeler 300 Euro civarı. Amerika’da ise 250 dolar. Türkiye’de şu anda güncel kurla baktığımızda, 28 Euro. Bu hizmet kalitesini bu fiyata sürdürmek imkansız. Özel diyaliz merkezleri kamunun yükünü de çok ciddi şekilde alıyor. Bugün 306 diyaliz merkezi, Türkiye’deki hastaların yüzde 70’ine hizmet veriyor. Bu da 45 bin kişi demek. 45 bin hastamızın mağdur olmaması için, bizlerin kamu hizmeti niteliğinde iş yaparken zor duruma düşmemesi ve 1979’dan beri geri ödemeye girmiş bir sistem içerisinde varlığımızı sürdürebilmemiz için, rakamlarımızın acilen yükseltilmesi gerekiyor. En az yüzde 50 zam gelmesi gerekiyor ki diyaliz merkezleri ayakta kalabilsin” şeklinde konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***