Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Nail Keçili’den Aydın Doğan’a: Demokrasiye büyük zarar verdi, 500 milyon dolarımın üstüne yattı

Nail Keçili'den Aydın Doğan'a: Demokrasiye büyük zarar verdi, 500 milyon dolarımın üstüne yattı


Bir dönem iş dünyasının en ünlü isimleri arasında yer alan Nail Keçili, Aydın Doğan’ın, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan’la birlikte kendisini bitirmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi:

Keçili, “Aydın Doğan yakın arkadaşımdı, evimden çıkmaz, uçağımdan inmezdi. Ama hapse girmem için her yolu denedi. Siyaseti medya üzerinden dizayn etmeye çalıştı. Türk demokrasisine çok zararı dokundu. Sadece siyasete değil, iş dünyasına da büyük zarar verdi” ifadelerini kullandı.

Bir döneme reklam ajansıyla damga vuran ünlü iş adamı Nail Keçili, Günaydın’da yer alan söyleşisinde, “En yakınlarım beni sırtımdan bıçakladı” dedi. Keçili; Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan’ın kendisini bitirmek için neler yaptıklarından CHP’ye olan mesafeli duruşuna kadar bir çok konuda açıklamalar yaptı.

– Reklam ajansınızla siyaset dünyasına da giriş yaptınız. O günler sizde nasıl bir iz bıraktı?

Demirel’den Özal’a Türkeş’ten Çiller’e kadar birçok önemli siyasetçiyle çalıştım. Cen Ajans’ı kurduktan bir süre sonra dönemin en ileri seçim kampanyalarını yürütmüştüm. İlk olarak Demirel ile çalıştım. Demirel’den sonra Türkeş ile birlikte kampanya yürüttük. Özal’ın bende yeri çok ayrıdır. Ajans sahibi olmam dışında ticarete de atıldım. Çok para kazandım, şirketlerim büyüdü. Bu da tabii düşmanlıkları getirdi.

40 YILLIK ARKADAŞIM BENİ DOLANDIRDI

Bu cümlenizi biraz açar mısınız?

En yakınlarım tarafından sırtımdan bıçaklandım desem yeridir. Benim 40 yıllık arkadaşım bile 500 milyon dolar civarında paramın üstüne yattı. Beni dolandırdı yani. Sadece o da değildi bana düşmanlık yapan. Aydın Doğan, evimden çıkmazdı. Sürekli görüştüğüm bir arkadaşımdı. Ama Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan üçlüsü, beni bitirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bunu çok net biliyorum, Aydın Doğan, Mesut Yılmaz’ı arayarak “Nail çok büyüyor, bunu durdurmak lazım. Ticari itibarını devlet olarak siz bitirin. Ben de medyamda yayınlayarak onu yıpratacağım” dedi.

– “Aydın Doğan arkadaşımdı” dediniz. Niye böyle bir şey yapar insan arkadaşına?

Dinç Bilgin’i de, beni de batırmış insandır. Hapse girmemiz için her yolu denemiş biri. Aydın Doğan’ı çok uzun yıllardır tanırım. Evime en az 100 kere gelmiştir. Uçağımdan inmezdi. Türk demokrasisine çok zararı dokundu. Sadece siyasete de değil, iş dünyasına da büyük zarar verdi. Hüsamettin Özkan ile çok yakınlar. Hatta Özkan beni hapse attırmadan önce evime ziyarete gelmiş biri. Çok tehlikeli bunlar. Doğan, siyaseti medya üzerinden dizayn etmeye çalıştı, hâlâ da devam ediyor. Elinde medya grubu kalmadı gibi görünüyor ama Zafer Mutlu’nun kurduğu gazetenin arkasında yine Aydın Doğan var. Zafer, zaten Dinç Bilgin’e kazık atıp, Aydın Doğan’ın tarafına geçmiş biri. Bu kadar malı, mülkü sadece gazetecilik yaparak kazanmadı. Doğan’dan büyük paralar almıştı, patronu Dinç Bilgin’in yanından Doğan’ın tarafına geçmek için. Daha ne hikayeleri var. Sadece bir olay anlatayım, o zaman netleşir. Reklam ajansımla yıllarca çalıştı Doğan Medya. Ticari olarak zora düştüğümde Aydın Doğan’ın medyasına borcum kalmıştı. O borcun bir kısmını ödemiştim. Kalan para için Marmaris’te sürekli kaldığım eve ipotek koydurdu. O ipoteği medya grubu satın alan Erdoğan Demirören kaldırmıştı. Rahmetli beni aradı, “Medya grubunu satın alırken gördüm, senin borcun varmış. Evine ipotek konulmuş. Ben bu borcunu siliyorum” dedi. Demirören de arkadaşım, Doğan da arkadaşımdı. Gerisini siz düşünün…

EGE BANK ÜZERİNDEN BENİ DERDEST ETMEYE KALKTILAR

– Hapse girme sürecinizi anlatır mısınız?

Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan, hapse girme kararımı vermişlerdi ama bir sebep lazımdı. Bir otelde Ege Bank yıllık müdürler toplantısı yapıldı. Bunu da benim ajansım organize etmişti. Ege Bank’ın reklam ajansı bizdik. Toplantı sonrası Murat Demirel ve yöneticilerle fotoğraf çektirdim. Bu fotoğraf da bankanın aylık dergisinde yayınlandı. İddianamede de şöyle yazıyordu: Bankanın yıllık toplantısında Nail Keçili de bulunduğu için bankanın ortağıdır. Düşünün, bir fotoğraf karesi ile bankanın ortağı olarak itham edildim. Bu yaşananları bünyem kaldırmadı. Beyin kanaması geçirdim. O halde bile sahte sağlık raporuyla 18 polis arabasıyla tutuklandım. Ankara’dan gelen üç denetimci tüm şirketlerime el koydu. Şirketlere el konulduğu için çalışamadım 2 yıl. O dönemin İçişleri Bakanı Sadattin Tantan “Nail Keçili Ege Bank genel müdürlüğünde torbalarla para taşıdı” dedi. Bu iftirasını hakimler sormadılar bile. Ben bin tane korumam varken torbalarla ne parası taşıyabilirdim? Ayrıca bir banka genel müdürlüğünde para olmaz. Para şubelerde olur. Gece de Merkez Bankası tüm şubelerden nakit paraları toplar.

HAKKIM OLAN BANA GERİ GELECEK

Beni silahlı soygun yapıp para çalmak suçundan içeri attırmak istediler. Şaka gibi. Bu iddianameyi hazırlayan da Nuh Mete Yüksel’di. Bunlar 28 Şubat sürecini yaşatan ekip. Yüksel beni tutuklattıktan sonra avukatlarım ona “Sizin böyle bir yetkiniz yok” diye itiraz etti. Dokuz ay sesini çıkarmadı sonra da beni ‘yetkim yok’ diye İstanbul DGM’ye gönderdiler. İstanbul’da da Ercan Cengiz Etibank’ın DGM Savcısı bana tutuklama verdi. Ama sonra ortak dostumuz Son Havadis’in Sahibi Mustafa Özkan’a “Yukarıdan gelen emirle Keçili’ye tutuklama verdim. Hayatımdaki en büyük vicdan azabıdır” demiş. İşin özü, Ege Bank üzerinden beni derdest etmeye kalktı Doğan ve diğerleri. Aydın Doğan’ın bankası Dışbank ve Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın bankası Tekstil Bank’a el konulmadı. Asıl onlara el konulması gerekiyordu. Demirbank, İktisat Bankası gibi el konulmaması gereken bankalara da el konuldu o dönemde. TMSF mallarıma haksız şekilde el koydu. Mahkemelerim devam ediyor. Ama inanıyorum hakkım olan bana geri gelecek.

BEN HAPİSTEN ÇIKINCA MESUT YILMAZ KONUŞMAK İSTEDİ

– Mesut Yılmaz’la daha sonra görüştünüz mü?

Ben beraat edip, hapisten çıktığım zaman rahmetli Şarık Tara bana geldi. “Mesut çok huzursuz, seninle konuşmak istiyor. Senden Şarık Ağabeyin olarak rica ediyorum, bir görüş” dedi. Telefon ettim, Berna Hanım’la birlikte benimle buluştu. “Benden ne istedin, devlet yetkisi ile Aydın Doğan’ın talimatıyla nasıl beni hapse attırdın!” dedim.

Mesut Yılmaz da bana ‘Sadettin Tantan geldi, ‘Nail Keçili’yi de içeri tıkacağım’ dedi. Hayır yapma demedim….” diye açıklamada bulundu. Ben de ona “Anladım, sen devletin gücünü kullanıp, Aydın Doğan sana emir verdi diye benim hayatımı mahvettiniz” dedim. Hanımefendi hatırlarsa, hiç sesini çıkartmadı. Dedi ki ” Hadi artık sulh imzalayıp dost olalım, bu günleri unutalım” dedi. Yılmaz’ın elini sıkmadan kalktım ama hanımefendinin elini sıkıp çıktım.

DEDEM NAİL BEY’İ İSMET İNÖNÜ ASTIRDI

Ailenizden siyasi tarihimizde yer alan isimler çıkmış. Bize biraz bundan bahseder misiniz?

Annemin babası CHP milletvekili Nasuhi Baydar. Büyük dedem Nail Bey, asılan üç ittihatçıdan biri. Babam ise Demokrat Parti’nin ileri gelenlerinden, zamanın tanınmış müteahhidi Nadir Bey. Dedem Nail Bey’i, Atatürk’e suikast davasını bahane ederek İsmet İnönü astırmıştır. Dedemin idam edilmesi kararından ise Atatürk’ün haberi yoktu. İnönü, üç-beş saat içinde bu kararı aldırtarak dedemi astırdı. Hatta babam, dedesi idam edildiği için çok kızgınmış. Bu kızgınlığı Atatürk’ün kulağına gidiyor. Babam ile karşılaşıyor Atatürk. Onu yanına çağırıyor. Babama diyor ki, “Bana çok kızgın olduğun ve hatta benden nefret ettiğini söylüyormuşsun. Ama şunu bilmeni isterim, baban benim çok sevdiğim silah arkadaşımdı. Bu idamdan benim haberim yoktu. Eğer dedeni bu suçlama ile astırsaydım, benim yaverim Yenibahçeli Şükrü yani senin amcam olmazdı” diyor. Yenibahçeli Şükrü dedemin kardeşiydi ve Atatürk’ün en yakınında olan isimlerden biriydi. Babamın Atatürk ile yaptığı bu konuşmadan sonra biz İnönü’ye karşı ailece tavır aldık.

CHP’YE HER ZAMAN MESAFELİ OLMUŞ BİRİYİM

– CHP ile ilgili yaptığınız paylaşımlarla da çok konuşuluyorsunuz…

Babamdan dolayı Demokrat Parti ve sonra onun çizgisinde onları destekledim hep. CHP’ye her zaman mesafeli olmuş biriyim. Onların politikasını benimsemem de mümkün değil. Bugün de CHP’nin iktidar sahibini olma ihtimalini zor görüyorum. Çünkü siyaset bir otomobil kullanmak gibidir. Siz yarışlara katılmadıysanız, ödüller almamışsanız iddialı ve iyi şoför olmanız mümkün değildir. CHP’nin iyi şoförü olmadığı için iktidara gelmesi zor. CHP bu sebeple de iktidarsızdır. Bunu 70’lerden bu yana seçim kampanyası yürütmüş biri olarak söylüyorum. Bülent Ecevit dışında hep sağ partilerin kampanyasını yürüttüm. Ecevit’le de DSP’yi kurduğu dönemde çalışmıştım. CHP için olsa çalışmazdım. Ecevit’le Mesut Yılmaz’a karşı bir kampanya yürütüyorduk. Yılmaz bana düşman olup hapse attırdı.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version