Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hem Çalışıp Hem Okuyan Afgan Gencin Tek Hedefi Avrupa


Son zamanlarda artan göçmen karşıtlığı nedeniyle binlerce Afgan sığınmacı İstanbul’dan çıkarıldı. Öğrenci vizesi olduğu için çalışma imkanı bulan Seyit Azizi, şanslı azınlık arasında yer alıyor. Ancak artan Afgan düşmanlığı ve ekonomik kriz nedeniyle Azizi’nin tek amacı var, bir an önce Avrupa’ya gitmek.

Çok uzak değil, daha geçen sene yüzlerce Afgan göçmen, İstanbul Boğazı’nın en müstesna semtlerinden Küçüksu’da gündelik iş için ana caddenin etrafını dolduruyorlardı. Ancak Türkiye’de yükselen mülteci karşıtlığı sonrası çalışma izni olmayan Afganlar, İstanbul’un birçok ilçesinde olduğu gibi polis tarafından buradan da çıkarıldı.

Seyit Azizi, üzerinde bu baskıyı hissetmeyen nadir Afganlardan. Zira 26 yaşındaki Özbek asıllı Afganistan vatandaşı, İstanbul’da bir üniversitede uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapıyor. Azizi oturma izni olmasına rağmen yüzünü göstermekten çekiniyor: “2019 başında üniversiteden mezun oldum, kamu yönetimi bölümünden. Devlette çalıştım birkaç ay. Taliban her yere saldırıyor. Her yeri alıyor. Baktım ki burada (Afganistan’da) olmayacak, bir geleceğim olmayacak. O zaman ben anladım ki Taliban, Afganistan’ı ele geçirecek. Üniversiteye başvurdum, kabul aldım.”

Seyit Azizi, İstanbul’da kent merkezine en uzak ilçelerden Beylikdüzü’nde yaşıyor. Okul olmadığı dönemde her gün 52 kilometre yol giderek Afgan pazarına geliyor ve burada iş bekliyor: “Amacım da burada üniversiteyi bitirip başka ülkeye gitmek, İngilizcemi geliştirip tabii. Hem üniversiteyi okuyorum hem de çalışıyorum şu an. Afganlar ne yapıyorsa orada ben yapıyorum. Şu anda yevmiyeli olarak çalışıyorum. Mesela inşaat işi, iç mimarlık, bahçe işi; fark etmez, ne iş olursa yaparız hani. Zor işleri ben yaparım.”

Genç Afgan kesinlikle Türkiye’de kalmak istemiyor. Bunda Türkiye’deki ekonomik kriz kadar Afganlar’a yönelik tepkinin de büyük rolü var: “Dünyanın her yerinde kriz var şu anda. Ondan dolayı Türkiye en çok etkilenen ülke. Her yerde iyi de var kötü de var. Ama bazıları var, onlar sıkılmışlar; kime saldıracağını bilmiyorlar. Birinci sene ben hiçbir şey görmedim. Öyle bir ters konuşma, ters davranma, bir şey görmedim. Ama son bir senede çok şeyler gördüm. Yani artık diyorum ‘burası Türkiye mi başka bir ülke mi?’ Restorana gidiyoruz. ‘Siz ne yapıyorsunuz burada, gidin ülkenize, siz niye ülkenizde savaşmıyorsunuz? Niye buraya geldiniz işte?’ diyorlar.”

“İstanbul’un Hayaletleri”

Türkiye’de göç araştırmaları son yıllarda popülerleşse de Doçent Didem Danış uzun yıllardır bu konu üzerinde çalışıyor. Kurucu başkanı olduğu Göç Araştırmaları Derneği, yayınladığı araştırmada Afganları, “İstanbul’un Hayaletleri” olarak tanımlıyor. VOA Türkçe’ye konuşan Danış, “Afganlar bugün sokağa çıktıklarında polis tarafından yakalanıp gözaltı merkezlerine, geri gönderme merkezine oradan da sınır dışına maruz kalmaktan ciddi anlamda çekiniyorlar. Bu yüzden de bir kere Türkiye’ye giriş sayılarında azalma oldu, Türkiye’de bulunanlar da giderek görünmez olmayı tercih ediyor. Yürüttüğümüz araştırmada onlara ‘İstanbul’un Hayaletleri’ ismini verdik çünkü görünmezler. İstenmeyen, en ucuza yapılan, en vasıfsız, en değersiz, en itibarsız görülen işlerini üstleniyorlar Afganlar. Ve bunu çok ağır koşullarda yapmayı kabul eden ve tamamen bedenleri üzerinde burada var olan bir ülkesinden bir tür İstanbul’un hayaletlerinden bahsediyoruz” diyor.

Doçent Danış’a göre ne yükselen göçmen karşıtlığı ne de İran sınırına inşa edilen güçlü duvarlar Afgan göçünü durdurabilecek: “Bugün Türkiye’de Afgan göçüne karşı yapılan uygulamalar bu göçü durdurmayacaktır, sonlandırmayacaktır. Elbette bir dönemliğine de olsa gelenlerin sayısında bir azalma olabilir, Türkiye’de kalmayı düşünenlerin sayısında bir azalma olabilir ama aynı zamanda ülkelerindeki koşullar değişmediği için yokluk ve yoksulluk koşulları… Gelmeye devam edecek Afganlar. Burada ucuz ve sömürüye açık, emeği talep eden önemli bir kesim var. Bu sadece atölye sahipleri, işverenler değil, aynı zamanda gündelik hayatımızda evimizde büyük kentlerde Afgan ucuz emeğinin aslında nimetlerinden faydalanıyor.”

“Avrupa’ya gitmek istiyorum”

Seyit’in en büyük lüksü izin günlerinde sahil kenarında oturmak ve kentin gözde Afgan restoranında bir kap yemek. Bunları yaparken tek bir hayali var: Avrupa’ya gitmek: “Benim amcam pilottu eskiden. Mücahitler zamanlarında arabasına bomba konularak öldürüldü. Babam da Taliban tarafından öldürüldü, şehit edildi. Amcalarım da bundan dolayı 20 sene önce on sene önce Avrupa’ya gittiler göç ettiler. Ben niye Afganistan’a gitmek istemiyorum? Birinci olarak ben oraya gittiğim zaman bir geleceğim yok. Şu an 21. yüzyıl içindeyiz hala biz 16 yüzyıl içindeymişiz gibi yaşıyoruz şu an tam bir senedir. Bundan dolayı ben gitmek istemiyorum. O yüzden Avrupa’yı düşünüyoruz hepimiz.”

Exit mobile version