Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan Rus ruleti oynuyor!

Erdoğan Rus ruleti oynuyor!


YORUM | Dr. CEM ÜNAL

Geçen hafta itibarıyla dünya ekonomi gündemini takip ettiğimizde içimizden muhtemelen AKP ve Tayyip Erdogan’ın ne kadar şanslı olduğunu, yine kedi gibi dört ayak üstüne düştüklerini düşündük.

Zira dünya genelinde azalan petrol fiyatlarını, ülke içinde kendi başarıları gibi sunmak muhtemel seçimler öncesi büyük bir avantaj sağlayabilirdi.

Doların dünya genelinde değer kaybetmeye başlaması başka bir deyişle TL dolar kurunun azalacak olması, yurdum insanının halay çekmesi için çok güzel bir sebep olabilirdi.

Genelde gelişmekte olan ülkelerin özelde ise Türkiye’nin risk priminin (CDS) olumlu anlamda düşmesi ve yabancı sermayenin yeniden bizim gibi ülkelere teveccüh edecek olması, ekonomi yönetiminin bile hayal edemeyeceği bir lütuf olabilirdi.

Gerek IMF’nin Türkiye’ye tahsis edeceği düşük maliyetli yüksek fon (SDR, Özel Çekme Hakları) gerekse Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı kapsamında Rusya’dan gelen 10 milyar doların üstünde ödemeler nedeniyle Merkez Bankası döviz rezervlerinin artışı, eminim  çoğumuzun moralini ciddi şekilde bozmuş, “Bu kadar da olmaz artık!” dedirtmiştir.

Bu global makro ekonomik gelişmeler gerçekten de en azından seçimlere kadar, AKP’nin elini ciddi anlamda güçlendirebilecek gelişmelerdi. Ta ki düne kadar. Evet AKP bu potansiyel olumlu gelişmeleri lehine çevirebilecekken, dün resmen kendi ayağına kurşun sıktı ve faiz indirimi kararı ile muhtemel bir döviz kuru krizinin pimini çekmiş oldu.

Merkez Bankası, uzun süreden beri popülist bir anlayışla ana görevi olan enflasyon yerine büyümeye odaklamış durumda. Zira, ekonomi yerinden oynasa, enflasyon tavan yapsa, gelir dağılımında adaletsizlik almış başını gitse de, cahil kitleleri “Ama dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz” masalı ile uyutmak siyaseten çok daha kolaydır.

Son verilere göre 2022 yılının son çeyreğinde bu kez büyüme verileri de sinyal vermeye başladı.

Bu durumda Merkez Bankası büyüme oranlarındaki ivme kaybını telafi etmek için, faiz oranlarını arttırma kararı aldı. Bu mantığa göre, faizler düşünce, insanlar ve şirketler kredi kullanacak, tüketim ve üretim artacak ve günün sonunda büyüme artacak.

Teorik olarak bu doğru bir yaklaşım.

Ancak Merkez Bankası şu iki noktayı kaçırıyor. TCMB ve ekonomi yönetiminin mevcut koşullarda önceliği büyüme rakamları olamaz/olmamalı. Bu durum, yangının içinde kalmış birinin, kurutma makinesi ile saçını kurutmasına benziyor.

Öncelikle acilen o yangından çıkılması gerekiyor. İkinci olarak da, bu tür faiz indirimleri büyümeyi etkilemeyecektir zira ekonomide bunu gerçekleştirecek parasal aktarım mekanizması artık çalışmıyor.

Peki bu faiz indiriminin etkileri ne olacaktır?

Dünyada ABD dahil tüm ülke merkez bankalarının faiz arttırdığı bir ortamda, ısrarla ve inatla politika faizini düşürmek, yabancı sermayeyi kaçırmak ve dolayısıyla da TL/USD kurunu gereksiz yere arttırmak demektir.

Endişemiz, muhtemel bir döviz kuru şokunun yaşanma ihtimalinin çok yüksek olmasıdır.

Döviz kuru arttığı zaman enflasyona ne olduğunu Berat Albayrak dahil hepimiz yakinen öğrenmiş olduk. Bundan sonra 20 TL’nin üzerindeki dolar kuru ve yüzde 100’ün üzerindeki enflasyon oranı vatandaşa normal gelmeye başlayacaktır.

Buna benzer kararların inatla devam ettirilmesi, maalesef hiper enflasyon başta olmak üzere dış ödemeler dengesi krizi, üretimin tamamen durması ve yüksek işsizlik gibi ekonomik krizlere ciddi olarak kapı aralamak demektir.

Hatırlatmakta fayda var: Bu analizlerimiz, ekonomiye büyük meblağlarla herhangi bir sürpriz fon girişinin olmayacağı varsayımı altında geçerlidir.

Örneğin Rusya’dan ABD ve Avrupa ambargolarını delmek için, Türkiye’yi kullanma karşılığında ekonomiye gelecek yüksek miktarda fonlar, geçici de olsa rahatlama sağlayacaktır. Bunun gibi, “dört ayak üstü düşme” ihtimali de az değildir.

Son olarak, cevabını bulamamız gereken en temel soru şu: Gerek yurtiçi gerekse de yurtdışı gelişmeler, ekonomiyi geçici de olsa rahatlatma imkanı sağlayacakken, AKP ve Tayyip Erdoğan aleyhlerine olacağı çok belli olan böyle bir kararı niye ve nasıl aldılar ve ısrarla almaya devam ediyorlar?

Yüklü miktarda sermaye gireceğinden nasıl eminler ve dahası o yüklü miktarda sermayenin faturası ne olacak?

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version