Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Enflasyon çölyak hastalarını vurdu: Ekmek 62, makarna 46 TL

Enflasyon çölyak hastalarını vurdu: Ekmek 62, makarna 46 TL


Dar gelirlinin gıda enflasyonunun DİSK-AR’a göre yüzde 140’a dayandığı Türkiye’de, tedavisi olmayan ve yaşam boyu devam eden çölyak hastalığına sahip insanlar da bu enflasyondan doğrudan etkilendi.

Gıda alerjisi olarak bilinen ve bağırsaklarda ciddi hasarlar yaratan çölyak hastalığının ancak glutensiz ürünlerin tüketilmesiyle etkisi azalıyor. Hâlihazırda pahalı olan glutensiz ürünlerin fiyatlarında, döviz kurundaki hareketlilikle birlikte devamlı değişiklik söz konusu. Beyaz unun yerine kullanılan karabuğdayın Türkiye’de yeteri kadar üretilemiyor olması da glutensiz ürünlerin fiyatlarında sürekli bir artışa sebep oluyor.

 

Ankara’da Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Başkent Market’e ve çeşitli zincir marketlere giderek glütensiz ürünlerin fiyatlarını araştırdık. Alt gelir grubunun gıdaya erişimi açısından önem taşıyan Başkent Market’te, 1 kilo olarak satılan glütensiz unun fiyatı 33,50 TL iken, 250 gram ekmeğin fiyatı 10.75 TL. Çölyak hastaları için çeşitliliğin az olduğu Başkent Market’te 500 gram olan glütensiz kurabiyeler ise 37 TL’ye satılıyor.

 

Fiyat araştırması için gittiğimiz diğer zincir marketlerde de glütensiz ürünler genelde tek bir rafa dizilmiş durumda. 400 gram olarak satılan glütensiz burgu makarnanın fiyatı 37,50 TL iken, diğer bir makarna çeşidi 29,95 TL. Başka bir zincir markette satılan farklı glütensiz makarna ise 46,95 TL iken, glütensiz pirinç makarnaları da 62,55 TL.

 

Zincir marketlerde ekmek fiyatlarında da farklılıklar mevcut. Bir zincir markette glütensiz ‘baton ekmek’ olarak satılan ekmeğin fiyatı 62,25 TL iken, farklı markalarda ekmek çeşitleri de 13,75 TL ile 24,90 TL bandında değişiyor.

 

Ankara Çölyak Derneği Genel Başkanı Şebnem Ercebeci Çınar’a göre çölyak hastaları için ilaç niteliği taşıyan glütensiz ürünlerin fiyat ve kontrol mekanizmasının çok iyi sağlanması gerekiyor. Glütensiz ürünlere her yıl yapılan üç zammın en azından bir kere yapılmasını talep eden Çınar, şunları dile getirdi:

 

“Ankara Halk Ekmek ürünlerini kullanıyoruz fakat her yerdeki fiyat artışı burada da pahalılığa da neden oldu. Yılda üç defa zam yapmak zorunda kalındı. Yurtdışından gelen ürünlerle düşündüğümüzde bir belediyede glütensiz ürün olması bence çok önemli. Fiyatlar tabii ki artacak ama sürekli değil, en azından yılda bir kere olsun. Bizim ürünlerimiz çabuk bozuluyor, bayatlıyor o yüzden sadece gelen talep doğrultusunda yapılıyor. Çeşitliliğin çoğalması gerekir.”

 

Glütensiz ürünlerde kullanılan karabuğday,  mısır ve pirincin ithal ediliyor olmasının ürün fiyatlarında yüksek artışa neden olduğunu söyleyen Çınar, glütensiz üretim yapan pek çok işletmenin devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini belirterek, “Glütensiz ürün üretiliyor, üretilmiyor değil. Yurtdışında glütensiz ve normal ürün arasında bir fark yok. Türkiye’de de üretim yapılıyor ama başarılı olamıyor neden? Niye ben bir makarnaya 60 lira vermek zorundayım? Devlet yetkilileri glütensiz üretim yapan yerlerde özendirici çalışmalar yapmalı. Vergiden mi muaf tutarsınız ya da elektriğini mi yüzde 50 ödemesini sağlarsınız. Bu işletmeler desteklenmeli” dedi.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen ‘Çölyak Hastalığı Ödeneği’nin yetersiz olduğunu söyleyen Çınar, “Devlet ilaç katkısı olarak büyüklere aylık 169,10 TL, çocuklara da 180 TL ödeme yapıyor. 200 lirayı geçmeyecek bir ödemeyi yaş gruplarına ayırmış. Bir paket un ve makarna alabilirsiniz ancak. Glütensiz üretim yapılıyor ama Tarım Bakanlığı’nın kontrolü yok. Kimse demiyor mu ‘bu makarnayı daha ucuza üretemez miyiz? 60 lira yerine 30 lira olsa’ Bugün 50 çeşit glütensiz un var ama hepsinin fiyatları farklı” diye konuştu.

 

Çölyak hastaları için hayati önem taşıyan glütensiz ürünlerin etiketlendirilmesinde problem olduğunu söyleyen Çınar, etiket denetlemelerinin iyi yapılmıyor olmasının kimi çölyak hastalarının hastalığını tetiklediğini ifade ederek şöyle devam etti:

 

“İstediğiniz kadar paranız olsun sokakta simit satan birinden simit alamıyorsanız o paranın hiçbir değeri yok. Bizim için hayati ve yaşam kalitemizi daha iyi yere taşıyan ilaç olan bu ürünlerin kontrol mekanizmasını çok iyi ayarlanması gerekiyor. Etiketlerde ‘olabilir’ denmemeli. Kesin glüten vardır, yoktur yazmalı. Ben niye firmaları tek tek arayıp ‘içinde glüten var mı bana raporlarını gönderin’ deme zahmetine katlanayım? İçerisinde ‘glüten yok’ deniyor ama yiyen hastalanıyor bunu şikâyet edebileceğimiz, denetlenebilir bir mekanizma yok.”

 

Çölyak hastalarının yeme içme engellileri olduğunu ifade eden Çınar, glütensiz ürün sayısının az olmasına bağlı olarak hastaların devamlı bir stres halinde olduğunu söyledi. Çınar, sözlerini şöyle sonlandırdı:

 

“Evde oturduğunuz zaman bir problem yok ama iştesiniz, ya da çocuk kreşte. Ben en lüks otelin banyosunda bile kendime makarna pişirdim. Sürekli bir stres içindesiniz. Sokağa çıktığınızda çantanızda mutlaka bir bisküvinizin olması gerekiyor. Çölyak hastalığı, şeker ve tansiyon gibi ilerde iyileşme imkânı yok. Bir kere Çölyak olduysanız ömür boyu diyetinizi yaparak bu hastalıkla yaşamayı öğrenmeniz lazım.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version