Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ekrem İmamoğlu: İstanbul’da 7 ormandan 85 milyar dolar rant elde edilmiş

İmamoğlu: Erdoğan, belediye başkanıyken benim 4 katım kadar tatil yapmış


İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, beklenen büyük İstanbul depremine ilişkin tarama çalışmaları sonucu, özellikle İstanbul’un batı yakasında tespit ettikleri 318 binanın çok ağır derecede çürük olduğunu tespit ettiklerini belirtti. Öte yandan İstanbul’un arazilerine ilişkin çalışma yaptıklarını söyleyen İmamoğlu, “Gördük ki; 130 proje, 78 donatı alanı ve tam 7 orman alanından 85 milyar dolar gibi inanılmaz bir rant elde edilmiş” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un depreme hazırlık ajandasını ve yeni çözüm önerilerini aktardığı basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da 500 bine yakın orta hasarlı, 90 bine yakın ağır ve çok ağır hasarlı bina bulunduğunu aktaran İmamoğlu, “Riskli yapısını dönüştürmek isteyen İstanbullular için, teknik ve finansal garantörlük sunan, anahtar teslim sürecini içeren ‘İstanbul Yenileniyor Platformu’nu hizmete açtık. Vatandaşımızdan bugüne kadar; 38 ilçe, 584 mahalle ve 127.996 bağımsız birimi kapsayan 5.452 başvuru aldık.” dedi.

FAKİRDEN ALIP ZENGİNE AKTARMIYORUZ

İBB iştiraki KİPTAŞ’ın da tamamlanan projeler yanında, deprem odaklı olarak toplam 16 milyar liralık yatırım gerektiren 10.000’e yakın yeni konutun yapımını sürdürdüğünü kaydeden İmamoğlu, “Altını çizerek söylemek isterim ki, bu bir TOKİ modeli değil. Yani fakirin elinden alıp, bir avuç zengine aktarmıyoruz. Tam tersine, dar gelirlinin deprem sorununu çözmeyi hedefleyen, maliyetine bir konut üretimi sistemini ortaya koyuyoruz.” diye konuştu.

318 BİNA ACİLEN YIKILMALI

Tarama çalışmaları sonucu, özellikle İstanbul’un batı yakasında tespit ettikleri 318 bina çok ağır derecede çürük olduğunu tespit ettiklerini aktaran İmamoğlu, “Biz, D ve E sınıfındaki o 318 binayı bir an önce yıkacağız. Çünkü o binalarda yaşayan 3.099 aile var. Bu hanelerin çok ağırlıklı bölümü kiracı. Bu insanlarımızı tabutta yaşatmayacağız. Bu yıl ‘Kentsel Dönüşüm Daire’mizde bulunan 100 milyon liralık bütçeyi, bu süreç için kullanacağız. Biz, bu hanelerin içinde oturanları, ‘kira mahiyetinde maddi yardım’ yaparak çıkaracağız. Maddi yardım sınırı 1.15 lira olsa da İstanbul şartlarında ailelere, bu rakamın tam 3 katını ödemek için meclisimize teklif getireceğiz. İnanıyorum ki bu teklif, meclisimizden oy birliğiyle çıkartacaktır. Gelecek yıl için ise bu bütçeyi 5 katına kadar artıracağız.” ifadelerini kullandı.

İSTANBUL’UN DEPREM RİSKİ İFADE EDİLENDEN ÇOK DAHA BÜYÜK

İstanbul’un deprem riskinin bugüne kadar ifade edilenden çok daha büyük olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Deprem riskinin bizden önceki yönetimlerce ne kadar az ciddiye alındığının bir diğer kanıtını da kentsel dönüşüm uygulamaları gösteriyor. Bu konudaki yasal düzenlemelerin gerekçesi, deprem bölgelerindeki konut alanlarını güvenli hale getirmekti, değil mi? Peki gerçekte ne yaptılar? Bu slayttaki haritaya baktığınızda yapılanları görüyorsunuz: Sarı zeminde gördüğünüz alanlar, depremden sonra o tarihteki İBB yönetiminin Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı’na (JICA) yaptırdığı bilimsel analizlerle ortaya çıkan, şehrin deprem riski yüksek alanlarını gösteriyor. Kırmızı çizili alanlar ise, iktidarın kentsel dönüşümle ilgili öncelikli alan ilan ettiği yerler. Yasa ve yönetmeliklerle deprem riskli alan ilan ettikleri yerlerin bu çalışmayla nasıl örtüşmediğini net olarak görüyorsunuz. Oysa kentsel dönüşümün öncelikle deprem riski taşıyan alanlarda olması gerekmez mi? Demek ki gerekmiyormuş! Evet, ortada bir dönüşüm var ama bunun ne yazık ki depremle pek ilgisi yok. Başka türlü bir dönüşüm bu.”

DEVLETİN GÜCÜNÜ VE HIZINI ARTIRMAK İÇİN VERİLEN YETKİLER KÖTÜYE KULLANILDI

“Uzmanlarımızla birlikte oturduk ve bu yasa çerçevesinde, İstanbul’un arazilerine ne olmuş diye incelemeye başladık” diyen İmamoğlu, “Gördük ki; 130 proje, 78 donatı alanı ve tam 7 orman alanından 85 milyar dolar gibi inanılmaz bir rant elde edilmiş. Ne yazık ki; kamu arazileri, kamu kaynakları depremle mücadele için harcanmadı. Bu özel yasalar kullanılarak, satıldı veya imara açıldı. Oysa ki, kamu arazileri ve bu yasalar, bu kentin deprem toplanma alanları, yeni sosyal konut alanları ve çürük yapı stokunun yenilenmesi için kullanılabilirdi. Bu inanılmaz tutar ne İBB’ye kaynak olarak gelmiş, ne depreme dayanıklı konuta harcanmış. Tam 85 milyar dolarla şu anda İstanbul’da depreme dayanıksız ev bırakılmaz, hepsi yenilenirdi. 6306 Sayılı Kanun, bir kılıf olarak kullanıldı.

KANUNLAR KILIF OLARAK KULLANILDI

Çok üzülerek söylüyorum ki; bu yasayı bahane ederek, Cumhuriyet tarihimizin en büyük trajedisinden rant ürettiler. Depreme karşı, afetlere karşı, devletin gücünü ve hızını artırmak için verilen yetkiler, kötüye kullanıldı. Bunu yaparken, kentin kamu alanlarını talan ettiler. 6306 sayılı kanuna yaslanarak ve ‘riskli’ ilan edilerek yapılaştırılan alanlar, gerçek afet riski taşıyan alanlarla örtüşmüyordu. Bunun sonucu İstanbul, yeşil alanlarını ve donatı alanlarını bir kez daha konut rantı uğruna kaybetti. Şahsî çıkarlar, bir avuç insanın çıkarları, halkın ve ülkenin çıkarlarının önüne kondu. Bu kadim kentin kamusal alanları, rant uğruna betonlaştırıldı.”

MİLLETİN MALI ÜZERİNDEN ÇEVRELERİNİ ZENGİN ETTİLER

“Korunmuş askeri alanlarımızı lüks konuta ve ticari alanlara çevirip, milletin malı üzerinden çevrelerini zengin ettiler.” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Aynı aç gözlülükle etmeye de devam ediyorlar. Bakın yine aynı yasaları kullanarak, İstanbul’un göbeğindeki üniversite alanlarını konuta, ticarete açıyorlar. Ve yasanın tüm sınırlarını kullanarak, iptal edilen plana karşı yeniden plan yaparak, ısrar ediyorlar. Bu gördüğünüz, Marmara Üniversitesi’nin 1 milyon metrekarelik, Halkalı’daki alanı TOKİ ye devrediliyor ve sonra riskli alan ilan edilip konut ve ticarete açılıyor. 9 Temmuz 2022 de de son planı yapıyorlar. Durum bu kadar açık, bu kadar inanılmaz. Bu zihniyetin 20 yıllık eserini, bu eşsiz şehri nasıl bir beton yığınına çevirdiğini görmek için Esenyurt ve Esenler’e bakmak yeterlidir.”

“İşte İstanbullunun 85 milyar doları, bu yöntemler ne yazık ki paylaşıldı. Buralarda kimler oturuyor? Depreme dayanıksız evlerde yaşayan çocuklarımız mı? Karınca kararınca tasarruf yapıp, başına sokacak bir evi olsun isteyen, düşük veya orta gelirli İstanbullular mı? Maalesef hayır. Aksine bu alanlar; lüks, israf ve yeni kentsel yük alanları oldu. Bu ‘hançer projeler’, kente yeni altyapı ve trafik yükü getirdi. Onlar, bir avuç çıkar grubu, 85 milyar dolarlık rantı paylaştılar.”

‘İSTANBUL BİZİM AŞKIMIZ’ DİYENLERİN, ASIL AŞKININ NE OLDUĞUNU MİLLETİMİZ ÇOK İYİ ANLADI

“Bu büyük projeleri, deprem yasalarını, mevcut imar yasalarını başka niyetlerle kullanırsanız o projelerin o alana getirdiği trafik yükü alt yapı yükünü İstanbullulara çektirirsiniz. Yoğun betonlaşma, toprak kaybı, dere yataklarının imara açılmasıyla kentimiz, afetlere karşı çok daha dirençsiz hale gelir bu tarz uygulamalarla birlikte. Bu plansızlık, bu rantseverlik, bu yağmacılık hırsı, kentimizin sırtındaki en ağır kamburdur.

Bugün Esenyurt, Türkiye şehircilik tarihinde bir AK Parti özetini gösterin deseler, bir örnek olarak gösterebileceğimiz en net özettir. Bu kentin afetlerde bu kadar kırılgan olması, savunmasız olması, 20 yıldır bu anlayışın bu kentte olmasındandır. Maalesef bu süreç, hala devam ediyor.

İstanbul’un etinden et koparır gibi, kamu arazileri satılmaya devam ediyor. Hala İstanbul’da ve tüm Türkiye’de yangından mal kaçırır gibi, kamu arazilerini satma konusunda fütursuz ve pervasız bir biçimde hareket ediliyor.

243 kamu arazisi ve taşınmaz için özelleştirme kararı alındı. Bunun 44’ü İstanbul’da. Ne için, kim için satılıyor; yangından mal kaçırır gibi, ‘batan geminin malları’ gibi. ‘İstanbul bizim aşkımız’ diyenlerin, asıl aşkının ne olduğunu artık milletimiz çok iyi anladı.

TOPLAMDA 600 BİNE YAKIN BİR PROBLEMLİ YAPI STOKUNDAN BAHSEDİYORUZ

Deprem konusunda yürütülen politikaların, insanların meseleye ‘maddi değer’ odaklı bakmasına sebep olduğunu belirten İmamoğlu, şunları dile getirdi:

Bu bakış açımızı, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için değiştirmeliyiz. Ne yazık ki çıkan tablo, tahminimizin de üzerinde çıktı. İstanbul en doğru risk haritasını oluşturduğumuzda gördük ki; 2018’e göre, 2020’deki fotoğraf çok daha ağır. 500 bine yakın orta hasarlı, 90 bine yakın ağır ve çok ağır hasarlı binamız var. Bu net.

Toplamda 600 bine yakın bir problemli yapı stokundan bahsediyoruz. Burada bir çırpıda ifade ettiğimiz 600 bin yapıda, İstanbul’un çocukları ve aileleri yaşıyor. ‘Riski Yapılara İlişkin Plan Notu’ onayı ile mevcut plan koşullarında dönüşemeyen binaların, yapıldığı dönemdeki imar planına göre yeniden inşa edilebilmesinin önünü açtık.

İstanbul’daki 36 ilçede yaklaşık 300 bin hektarlık alandaki yapılar uygulamadan yararlanabilecek. Bu plan notu, yıllardır İstanbul’da dönüşemeyen yapıların dönüşümünün önünü açmış, hızlı ve geçici bir çözüm haline gelmiştir. Çünkü tespitler, bize çok hızlı bir hamle yapmamız gerçeğini göstermiştir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version