CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP’nin TBMM Genel Kurulu’nu sağlık çalışanları için olağanüstü toplantıya çağırdığı gün, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz’in dokunulmazlık fezlekesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurul gündemine sunulması hakkında konuştu.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un “Açılması durumunda Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığını da görüşeceğiz” sözlerine tepki gösteren Altay, “Diyor ki ‘gelmeyin.’ Kusurlarının ayıplarını TBMM’de geniş geniş masaya yatırılmasından AK Parti rahatsız olabilir. Ben bunu anlarım. Ama Sayın Meclis Başkanımızın AK Parti adına AK Parti kafasıyla AK Parti gözlüğüyle, meseleye bakarak konuşmasını kabul edemem… HDP’ye yönelik ‘dokunulmazlık raporunu getireceğiz’ demek HDP’ye açık bir tehdittir. Bu da kabul edilemez” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Altay bugün TBMM’de, CHP’nin doktor milletvekillerinden Mehmet Göker ve Murat Emir ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Engin Altay’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“SORUN SADECE CEZALARIN YETERSİZLİĞİ DEĞİL”

Bugünkü basın toplantımızı doktor kontrolünde yapıyoruz… Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleme ile ilgili bir yasal düzenleme yapıldı. Biz bunu yetersiz olduğunu söyledik. AK Parti ve MHP ‘bu yeterlidir’ dediler ve bu kanundan sonra beyaz kodun iki katına çıkacak noktaya geldiğine de üzülerek tanık olduk. En son Konya’da doktor Ekrem Karakaya’nın sağlık merkezinde silahla öldürülmesi hem bizim sabrımızı hem de bardağı taşıran damla. Mersin’de geçtiğimiz günlerde Urfa’da yine doktorlarımızın şiddete maruz kaldığını üzülerek izledik. İnsanlara yapılan sözlü saldırılar konuşulmuyor bile. Alelade, normal, olağanmış gibi algılanıyor. Doktorlarımız ‘canları sağ olsun hasta yakınıdır üzgündür’ deyip hoş görüyorlar, sineye çekiyorlar. Ama olmaz arkadaşlar olmaz. Olmaz Avustralya’da bir kamu spotu yayınlanmış; ‘doktora hemşireye sağlık çalışanına saldırının normal olduğunu düşünüyorsan, bunu yeniden düşünmen için sana 14 sene müsaade ediyorum, 14 sene düşün’ demiş hapse koymuş. Sorun sadece cezaların yetersizliği değil.

“ALLAH’A EMANET OLUR MU”

Biz 20 Temmuz’da burada TTB başta olmak heyetler ile konuyu masaya yatırdık. Biz davet ettik, eksik olmasınlar geldiler. Enine boyuna bunu konuştuk. Doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın söylediği de şu. ‘Efendim şiddetin ana kaynağı sistem, bu sistem bu sistem ele alınmadan masaya yatırılmadan, sağlıkta şiddeti sadece cezaları artırarak da önlemenin mümkün olmadığı konusunda hemfikiriz.’ Bunun için bir genel görüşme. Biz çağrımızı Sayın Genel Başkanın, Sayın Doktor Ekrem Karakaya’nın öldürülmesi olayından sonraki yüksek refleksini hassasiyetine uygun olarak gerçekleştirdik. Performans sistemini konuşmamız lazım. Doktora diyorsun ki ‘beş dakikada hastayı muayene et’ kardeşim olmaz. Tıp bilimine aykırı. Ankara, Çankaya Yıldız Mahallesi’nde oturan bir vatandaşımız randevu sistemine giriyor. Diyorlar ki ‘Haymana Devlet Hastanesinde saat 9’da ol.’ Ya Yıldız’daki adamı, Haymana’da Polatlı’ya randevu vermek hangi kafadır kardeşim? Sağlıkta dönüşüm diye bir ucube sistem, Türkiye’de siz işi bu hale getirdiniz ve aile hekimleri mahalle arasında aile hekimliği açmış adam dükkân kiralamış, hemşiresi var, elemanı var ama güvenliği yok. Allah’a emanet olur mu? Kardeşim olmaz.

“ASKER CEPHEYE GİDERKEN BU KADAR ENDİŞE İÇİNDE DEĞİL”

İktidarın kışkırtıcı söylemleri var. Doktorlara teşekkür ettik, ‘hakkınızı ödeyemeyiz’ dedik. Biz dedik de Erdoğan ‘ödeyemeyiz’ demiş yetmez ‘giderse gitsin.’ Kimin yerinden kimi kovuyorsun, böyle bir şey olabilir mi kardeşim? Tüm bunlara TBMM’nin el atması lazım. Kahraman polisimiz, kışladan çıkıyor, terörle mücadeleye gidiyor, kurşuna gidiyor. Sağlık çalışanı, evden çıkıyor, acil servis ve yoğun bakım çalışanları özellikle arkasındakiler dua ediyor ki başına bir şey gelmesin. Polis asker cepheye giderken terörle mücadeleye giderken bu kadar endişe içinde değil ya. Acil serviste ve yoğun bakımda çalışan doktorlarımız, hemşirelerimiz, teknik personelimiz evden çıkarken korkuyla çıkıyor. Şimdi Meclis buna el atmasın, bu işle ilgilenmesin mi?

“AK PARTİ VE MHP KULİSTE BEKLEYECEK”

Şimdi AK Parti demiş ki, ‘Meclis’te olacağız ama Genel Kurula girmeyeceğiz. Allah’tan korkun. Mahir Ünal, Mahir, sağlıkçının eline doğdun ya. Allah dert verip derman aratmasın, niye gelmiyorsun kardeşim? Kulislerde bakacaklar, CHP çoğunluğu sağlarsa girecekler. CHP, TBMM’yi çare müessesesi olarak gören bir partidir. AK Parti ve MHP kuliste bekleyecek. Böyle kapı gözleyecek.

“MECLİS BAŞKANIMIZIN AK PARTİ GÖZLÜĞÜYLE MESELEYE BAKARAK KONUŞMASINI KABUL EDEMEM”

 Bir ayıp daha yapıldı bugün Sayın Meclis Başkanı. Bir kere de hepimizin Meclis Başkanı olsun, AK Parti siyaseten bazı hamleler yapabilir, bizim çağrımızı sabote edebilir ama Meclis Başkanı edemez kardeşim. Şimdi ne diyor? Sayın Meclis Başkanı ‘biraz zor görüyormuş toplanma ihtimalini, biz hazırlıklarımızı yine de yapıyoruz, açılacak olursa Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığını da görüşeceğiz.’ Bu ne? HDP diyor ki ‘’gelmeyin.’ Bunu AK Parti söyleyebilir. Bu toplantıdan rahatsızdır. Kusurlarının ayıplarını TBMM’de geniş geniş masaya yatırılmasından AK Parti rahatsız olabilir. Ben bunu anlarım. Ama Sayın Meclis Başkanımızın AK Parti adına AK Parti kafasıyla AK Parti gözlüğüyle, meseleye bakarak konuşmasını kabul edemem. Doğru değil. Ne demek getireceğiz, sen getiremezsin zaten. Bu HDP’ye yönelik ‘dokunulmazlık raporunu Meclis’e getireceğiz’ demek HDP’ye açık bir tehdittir. Bu da kabul edilemez.

“‘BAY KEMAL’ KONUŞMALARINI HERKES BEKLİYOR”

Herkesin umudu haline gelen Salı günü saat 13.30 ‘Bay Kemal’ konuşmalarını herkes bekliyor. Üç ay araya tahammül yok. Onun için yarın Erzurum’da sonra Edirne’de, sonra Yalova’da, sonra Afyon’da sonra Giresun’da sonra Sakarya’da sonra Elâzığ’da en son Tokat’ta her salı 13.30’da ‘Bay Kemal’ konuşacak. Erdoğan! Sen çatlasan da patlasan da hoplasan da zıplasan da Türkiye’nin muhtelif yerlerinde, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine Bay Kemal konuşmaya devam edecek… CHP toplumun sıkıntı çeken bütün kesimlerinin sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerini, paketleyip önüne koyuyor. Proje bizim, şimdilik devleti sen yönettiğin için paşa paşa yapacaksın. EYT Erdoğan, paşa paşa, tıpış tıpış EYT sorununu çözdün çözdün, çözmezsen bizim borcumuz sözümüz. Biz zaten en geç 10 ay sonra çözmüş olacağız.

“BİZİM EN BÜYÜK PROJEMİZ TEK ADAM REJİMİNE SON VERMEK”

Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş demiş ki, ‘Recep Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin, tek dertleri bu, bir tane projeleri yok.’ Ayıp Bekir Bey, ayıp. Taşeron, emekliye iki bayram ikramiyesi, elektrik faturalarından TRT payının kalkması, 3600, KYK… Bak hırsızlık söyleyeyim ben size, proje hırsızlığı. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun aile sigortası projesini, AK Parti almış adını değiştirmiş ‘aile destekleri programı’ yapmış, olsun olsun. Çalışıyorlar bakalım, ortaya ne çıkacak merak ediyorum. Projenin asıl sahibinin bu projeyi hayata geçirmesi halinde milletin huzuru, refahı, mutluluğu yerine gelecek. Bizim en büyük projemiz tek adam rejimine son vermek kardeşim oldu mu? En büyük projemiz bu, başka projelerimiz de var. Devleti ahlak, adalet ve liyakatla buluşturmak. Devlette kurul kalmadı, kurum kalmadı, kural kalmadı, kadro kalmadı. Kadroların yüzde 80’i sekseni liyakatsiz, ehliyetsiz… Proje bak, söyleyeyim. Türkiye’de 130 milyar dolar, 2018’de sıcak para vardı, Bekir Bey, Numan Bey. Şimdi kaç lira var? Haberleri yoktur da ben söyleyeyim, 40 milyar nereye gitti? Güven ortamı yok, ülkeyi diktatör yönetiyorsa yabancı ülkeden para gelmez, o ülkede hukuk yoksa demokrasi yoksa sistem yoksa kural yoksa kimse sana para getirip yatırım yapmaz.

“SEÇİMİ ZAMANINDA YAPARSAN İLK BEŞE GİREMİYORSUN ERDOĞAN”

CHP sahada. Milletvekillerimize, örgütümüze, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza yaklaşan seçime hazırlanıyoruz. Erdoğan’a bir tavsiyede bulunarak bitirmek istiyorum. Şimdi bu AK Parti fena inişte, şu anda. Erdoğan’a tavsiyem şu, seçim zamanında yaparsan sen ilk beşe giremiyorsun Erdoğan. Gel seçimi kasımda yap, belki üçüncü olursun.

“TÜRKİYE’DE ARTIK BİR ALEVİ SÜNNİ AYRIŞMASI NE KAFALARDA VARDIR NE FİİLİYATTA VARDIR”

Alevi kurumlarına yapılan saldırıların sorulması üzerine Engin Altay, “Alevilerin Kerbela’dan bugüne çekmediği acı çekmediği zulüm kalmadı. Çorum’dan, Maraş’tan, Sivas’tan, orada yaşanan acılardan, orada yitirdiğimiz canların üzüntüsü, kederi, herkese bir şey öğretti. Türkiye’de artık bir Alevi Sünni ayrışması ne kafalarda vardır ne fiiliyatta vardır. Ama devletin hiçbir şeyi de karanlıkta bırakmaması lazım. Bir provokasyon olduğuna yönelik endişe taşıyoruz. Bu ve benzeri saldırıların devamının gelmesi ile ilgili bir endişe taşıyoruz” yanıtı verdi. (ANKA)