Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, Mart ve Nisan aylarında yaptığı son görüşmelerde söz konusu subayların kendisine bir isim listesi verdiğini anlattı. Kendisine ulaştırılan fişleme listesindeki Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli 62 generalden 42’sinin Gülen Hareketi’ne yakın isimler olduğunu söyledi. Aynı listedeki bilgilere göre, 15 Temmuz hava kuvvetlerinde planlandı ve operasyonda kimlerin tutuklanacağı da çalışıldı. 15 Temmuz’un ardından bu fişleme listesindeki 42 generalin tutuklanmasının “planlı ve kontrollü” bir çalışma olduğu, Erdoğan’ın da darbeyi eniştesinden öğrenmediğinin yeni bir belgesi olarak kayıtlara geçti.
15 Temmuz öncesine ilişkin hangi taş kaldırılsa altından ya emekli Tümgeneral Şirin Ünal ya da Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak çıkıyor. Neden? Çünkü bu ikilinin ortak bir noktası var. Eski asker ve Ak Parti İstanbul milletvekili Şirin Ünal, Albayrak grubuna yakın bir siyasetçi. TBMM’ye girmesinde de Albayrak ailesinin hem maddi hem de manevi desteği oldu. Albayrak’ın Ankara seyahatlerinde TSK mensuplarıyla bir araya gelmesindeki bütün organizasyonları Şirin Ünal ayarlıyordu. Yeni Şafak’ın patronu Ahmet Albayrak, 15 Temmuz öncesinde özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görev yapan pek çok muvazzaf subayla bir araya geliyordu. Ordudaki sözde Gülen Hareketi’ne yakın subay ve astsubaylarla ilgili ‘bilgiler’ alıyordu. Topladığı verileri de AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmayları ile paylaşıyordu.
Ahmet Albayrak, verdiği röportajda 15 Temmuz gecesine ait kurguyu bir kez daha deşifre etti. Albayrak, 15 Temmuz günü Balıkesir’den İstanbul’a dönerken yol çevirmesinde sözde ‘paralel yapı’nın darbe yaptığından şüpheleniyor. Daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın adını bile anmadığı bir saatlerde, Albayrak darbenin Gülen Hareketi’ne yakın askerler tarafından yapıldığını anlıyor. Gazete yöneticilerine de haber yollayarak, ‘paralel yapı darbe yaptı’ şeklinde manşetler atmalarını istiyor. Albayrak o akşam bununla yetinmiyor. Erdoğan’ı arıyor ancak ulaşamıyor. Sonra bakanları, milletvekillerini, istihbarat başkanlarını, generalleri arıyor. Darbeye karşı mücadele etmeleri için bildirimde bulunuyor. Ancak bu gücü ve feraseti nereden aldığını açıklamıyor. Darbeden haberdar olmayan ve yıllık izinde bulunan dönemin 3. Ordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk’ü telefonla arayarak darbe karşıtı açıklamalarda bulunması yönünde telkinlerde bulunuyor. Kendisini MİT Müsteşar yardımcısının arayacağını not düşüyor. Dediği gibi de oluyor. Birkaç dakika sonra Öztürk generalin telefonu çalıyor. Karşısında Müsteşar yardımcısı olduğunu belirten bir ses, darbeye karşı duruş mesajı vermesini istiyor.
HAKİM SAVCILARA TALİMAT VERMİŞ!
Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, bununla yetinmiyor o gece. Bazı gazete ve televizyonların yöneticilerini arıyor. Yenişafak ve Tvnet gibi “dik duruş” göstermelerini istiyor. Cumhurbaşkanının, Başbakanın, bakanların ve milletvekillerinin ortada olmadığı dakikalarda, Albayrak sorumluluk alıyor! İstanbul’daki savcı ve hakimlere bile talimat veriyor. Saatler 23.00’ü gösterdiğinde savcılar ve hakimler kendisine dönüş yapıyor ve yanında olduklarını bildiriyor. Devletin hakim ve savcıları görevlerini yaptıklarına dair bir gazete patronuna tekmil veriyor.
Bir TSK mensubu neden savcılığa gidip bilgi vermek yerine, eski bir general eşliğinde Ahmet Albayrak’la görüşmek için Ankara’dan İstanbul’a gelir. Elindeki bilgi ve belgeleri neden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim etmesini ister? Bunun izah edilecek bir yanı var mı?
15 Temmuz 6. yıl dönümünde tel tel dökülüyor. Belki bir sonraki yıl dönümünde senaryolar yerine gerçekler konuşulacak. İşte o zaman Albayrak başta olmak üzere bütün figürlerin rolleri ortaya çıkacak. Albayrak gerçekler anlatılırken de bu kadar cesur olacak mı?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***