15 Temmuz’un en önemli aktörleri 6 yıldır sorgulanamıyor.
HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
6 Harbiyeli öğrencinin hazırladığı ‘Mavi Otobüs’ belgeselinin etkisi midir bilinmez; ancak 6 yılın ardından 15 Temmuz ‘ucundan, kıyısından’ da olsa konuşulmaya başlandı. 15 Temmuz’u ‘araştırmaya/yazmaya’ başlayanların ilk fark ettikleri gerçek şu oluyor; AKP rejimi, 15 Temmuz’un araştırılmasını istemiyor! Bir iktidar, kendisine karşı yapıldığı ileri sürülen bir darbe girişiminin araştırılmasını neden istemez ki? İstemiyor; çünkü 15 Temmuz’da bütün oklar AKP’yi gösteriyor…
15 Temmuz, Türkiye’deki ‘mayınlı’ alanlardan biri. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri 15 Temmuz’un konuşulmasını, sorgulanmasını asla istemiyor. Hatırlarsınız; 15 Temmuz’un araştırılmasına dair önerge bile AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedilmişti.
İyi ama bir iktidar kendisine yönelik olduğunu ileri sürdüğü bir darbe girişiminin araştırılmasını neden istemez? Darbecilerin ortaya çıkarılması, darbe planlarının deşifre edilmesi, darbenin siyasi ayağından hesap sorulması iktidarı neden rahatsız eder?
Türk medyasında, 6 yıl sonra da olsa 15 Temmuz’un ufaktan sorgulanmaya başladığını görüyoruz. Gerekçe her ne olursa olsun gazetecilerin 15 Temmuz’u ‘konuşmaya’ başlaması, sorular sorması önemli.
AKAR VE FİDAN NEDEN KOMİSYONA GELMEDİ?
Pusula Güvenlik Araştırma Topluluğu (PUGAT) yazarlarından Sezer Aksu, 15 Temmuz’la ilgili 21 Temmuz’da çok güzel bir dosya haber hazırlamış. Buna göre Meclis Darbe Araştırma Komisyonu, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ‘dinlemek’ için 9 kez çağrı yapıyor ancak hiç birine olumlu cevap alamıyor. Çağrılara ilişkin ‘belgeler’ de dosyada yer alıyor.
Komisyon tutanaklarını okuduğunuz zaman, Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in, Akar ve Fidan’la ilgili bütün talepleri ‘geçiştirdiğini’ net olarak görüyorsunuz. Halbuki, ilk istihbaratı alan kişi Hakan Fidan oluyor. İhbar üzerine Genelkurmay’a gidip saatlerce Hulusi Akar’la görüşüyor. İki isim 15 Temmuz’un en önemli tanıkları ancak ne konuştuklarını 6 yıldır bilmiyoruz!
‘İhbarcı Binbaşı H.A, 15 Temmuz günü saat 14.45’te MİT’e gelerek ihbarda bulunmasına rağmen (sözde) darbe neden engellenmedi’ sorusuna 6 yıldır cevap verilemiyor. Darbe ihbarını alan Hulusi Akar’ın bunu önlemek için neden bir girişimde bulunmadığını ya da nasıl bir önlem aldığını da bilen yok!
KOMİSYON RAPORU ‘YOK’ OLDU!
Burada bir hatırlatma yapalım; 15 Temmuz Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun raporunun da ‘Cemaat’i haklı çıkardığı için’ yayınlanmadığı bizzat komisyonun başkanvekili Selçuk Özdağ tarafından itiraf edilmişti. Özdağ’ın ‘teyit’ ettiği bilgiye göre, komisyon raporu, bazı önemli hukukçuların ‘uluslararası alanda AKP’yi zor durumda bırakıp, Cemaat’i haklı çıkaracağı’ yönündeki telkinleri nedeniyle yayınlanmamıştı.
BİNALİ YILDIRIM’IN BOĞAZINDAKİ DÜĞÜM: 15 TEMMUZ
Gazeteci Sedat Bozkurt da dün önemli bir yazı kaleme aldı. 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde dönemin başbakanı Binali Yıldırım’ın Hakan Fidan’ı görevden almak istediğini yazdı. Bozkurt, kisadalga.net’teki yazısında Yıldırım’ın, MİT Müsteşarlığı’nın Cumhurbaşkanlığına bağlandığını resmi gazetede yayınlanan bir kararla öğrendiğini aktarıyor.
Peki neden görevden almak istiyor Fidan’ı? Çünkü 15 Temmuz gecesi kendisine ulaşamıyor. Ülkenin başbakanı, kendisine bağlı olan ülkenin istihbaratının başındaki isme ulaşamıyor! Skandal…
ERDOĞAN, İKİ İSMİ KORUMAYA ALIYOR
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ‘darbe’ ihbarını aldıktan sonra araması gereken ilk kişi Binali Yıldırım. Ancak aramıyor. Yıldırım’ın açıklamalarına göre kendisinin darbeden haberi yok. Fidan, Erdoğan’ı da aramıyor. Erdoğan da darbeyi eniştesinden öğrendiğini açıklamıştı.
Peki ne yapıyor Hakan Fidan; dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a gidiyor. Saatlerce görüşüyorlar Genelkurmay’da… Ne konuştuklarını kimse bilmiyor. Zira iki isim de Erdoğan tarafından korumaya alındı, sorgulanamıyor.
REİCHSTAG YANGINI VE 15 TEMMUZ
KHK’lı Denizciler tarafından kurulan Alesta’nın son konuğu Deniz Kurmay Kıdemli Albay Mehmet Dağcı’ydı. 15 Temmuz sonrasında KHK’yla ihraç edilmiş, TSK’nın ‘parlak’ kariyerli isimlerinden sadece biriydi. NATO’da birlikte görev yaptığı bir subayın 15 Temmuz’la ilgili yorumunu paylaştı.
Kendisinden dinleyelim: “Alman bir subay arkadaşım 15 Temmuz’dan bir kaç gün sonra yanıma geldi. ‘Biraz konuşabilir miyiz’ diye sordu, ‘Tabi ki’ dedim. ‘Mehmet ben sana soru sormayacağım, başınıza ne geldi ona anlatacağım’ dedi. ‘Bu, sizin Reichstag yangınınız.’ diye devam etti. Reichstag yangını Hitler’in Almanya’nın kontrolünü ele aldığı olay.”
27 Şubat 1933 günü Alman parlamento (Reichstag) binası yakılıyor. Hitler, yangını Komünistlerin şiddetli bir ayaklanma, darbe planladığını iddia etmek için kullanıyor. Bunu önlemek için acilen yasa çıkarılması gerektiğini savunuyor. Bazı anayasal güvenceler kaldırılıyor ve Nazi diktatörlüğünün önü açılıyor. Tıpkı 15 Temmuz sonrasında OHAL kanunları ve KHK’lar gibi…
Mehmet Dağcı, Reichstag yangını sonrasında Hitler’in ‘Tanrının bir lütfu’ ifadesini kullandığını söylüyor. Erdoğan’ın da 15 Temmuz için ‘Allah’ın bir lütfu’ dediğini hatırlatıyor. Benzerlik dehşet verici…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***