VAN- Tahran’daki zirveden olası bir Rojava işgaline İran ve Rusya’nın Türkiye’ye destek vermeyeceği mesajının ortaya çıktığını belirten Siyaset Bilimci Farshad Pisoureha, “Ne NATO, ne Rusya ne de İran, Erdoğan’ın politikalarını onaylamıyor ve inanmıyor” dedi.
İran’da yaşayan Siyaset Bilimci Dr. Farshad Pisoureha, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Tahran’da Astana Üçlü Zirvesi kapsamında bir araya geldiği görüşmeyi değerlendirdi.
‘TEK HEDEF KÜRTLERİN STATÜSÜNÜ YOK ETMEK’
İki gün önce Tahran’da çok önemli bir görüşme gerçekleştiğini söyleyen Pisoureha, “Görüşmenin en önemli odak noktası Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırı hazırlığıydı. Türkiye’nin tek amacı ve lobi yaptığı tek nokta Kürtlerin büyük bedeller vererek elde ettiği Rojava’yı işgal etmek ve oradaki statüyü yok etmektir ki bunu her yerde de dile getiriyor. Türkiye, zaten bu niyette olduğunu da başından beridir anlatıyor. Türkiye, Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nin elde ettiği statüde yaptığı hatayı burada kesinlikle yapmak istemiyor. Yıllardır işte bu statüyü yok etmek için her gün operasyonlar yapıyor ve oradaki Kürtleri yok etmek istiyor. Erdoğan’ın 20 yıldır ortaya koyduğu politika Osmanlıcılık hayalini tekrar devreye sokmaktır” dedi.
‘İRAN, ROJAVA OPERASYONUNA KARŞI ÇIKTI’
İran’ın Suriye politikasının başında Kürtlerin yanında yer almadığını ve Türkiye’nin operasyonlarına sessiz kalmayı tercih ettiğini anlatan Pisoureha, “Ancak Kürtlerin Rojava’daki başarısından sonra İran bu kez Türkiye karşıtı bir pozisyona girdi. Bir yandan ABD’nin Kürtlere yakınlaşması, diğer yandan Türkiye-Rusya birlikteliği ve aynı zamanda Türkiye’nin İran karşıtı olan NATO üyeliği, İran’ı bir seçim yapmaya zorladı. Bu durumda İran, daha fazla ileri gitmemek şartıyla Kürtlere destek vermeye başladı. Çünkü bölgede hem NATO hem Rusya ile ilişki kuran Türkiye’nin, kendileri için bir fayda sağlamayacağını gördü. İşte iki gün önceki görüşmede İran çok önemli çok mesaj vererek, Türkiye’nin olası operasyonuna karşı çıktığını tüm dünyaya ilan etti” diye konuştu.
‘İRAN NET BİR TAVIR ORTAYA KOYDU’
İran’ın, Türkiye’nin Rojava’ya yapmak istediği operasyona karşı net bir tavır sergilediğini söyleyen Pisoureha, “Bu görüşmede iki nokta ortaya çıktı: Birincisi İran, 15 Temmuz darbesinde Erdoğan’a destek verdiklerini söyleyerek, İslam karşıtı olan İsrail ile ilişkilerinin bitirilmesini istedi. İkincisi ise Rojava’ya saldırının kesinlikle olmamasını istedi. Hatta İran’ın bu tavrını bir tehdit olarak da görmek gerekiyor. İran, Türkiye’ye Suriye’ye yapacağı her operasyonun terörist gruplara destek anlamına geleceğini net olarak açıkladı. Olası bir operasyonda İran ve Rusya’nın Türkiye’ye destek vermeyeceği mesajı bence net bir şekilde ortaya çıktı. Yani burada görüyoruz ki ne NATO, ne Rusya ne de İran, Erdoğan’ın politikalarını onaylamıyor ve inanmıyor. Bu operasyona karşı çıkıyor olabilirler ama çok iyi biliyoruz ki Kürtlerin yaşadığı dört ülke de onların güçlenmesini istemiyor. Yani Kürtler her yerde güçsüz olsun istiyorlar” dedi.
‘TEK POLİTİKA: KÜRT KARŞITLIĞI’
Erdoğan tüm ziyaretlerinde ortaya çıkan tek noktanın Kürt karşıtlığı politikası olduğunu ifade eden Pisoureha şöyle devam etti: “Erdoğan İran’da iki hareket yaptı. Birincisi; intikam almak için Putin’i bir süre bekleterek güçlü olduğunu bu şekilde anlatmaya çalıştı. İkincisi ise; Erdoğan Kürt karşıtı politikasını yine burada da anlattı. Çünkü Erdoğan, gittiği her ülkede Kürt karşıtı politikasını her zaman anlatıyor. İran’da da faşizan politikalarının tümünü dile getirdi ve bu söyleminden vazgeçmedi. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta eline geçirdiği rolü güçlendirmek isteyen Erdoğan’ın tüm bu politika ve hareketlerinin tek nedeni 2023 yılındaki seçimlerdir. Bu şekilde davranarak daha fazla oy kaybının önüne geçmek istiyor. Çünkü ona kazandıracak tek nokta Kürt karşıtı siyasettir.”
‘HEDEF PKK DEĞİL, KÜRT HALKIDIR’
Türkiye’nin Zaxo’da sivillere yönelik katliamını da değerlendiren Pisoureha, “Bu saldırıdan sonra Kazimi’nin tavrı iyiydi ama Kürtler maalesef iyi bir cevap vermediler. Yıllardır Kürt topraklarının işgal girişiminde bulunan Türkiye’ye tek bir söz edilmediği için neredeyse her gün orada siviller vuruluyor. Burada hedef kesinlikle PKK değil, Kürt halkının tamamıdır. Bu durumu anlamamak olur mu? Bu saldırılar, Kürt topraklarını yok etmek, Kürtleri çaresiz bırakmak, ormanlarını, doğasını yok etmektir. Yine kimyasal silahlar kullanıldığına dair birçok açıklama var ama maalesef neredeyse Federe Kürdistan Bölgesi’nden tepki bile yok. Bu saldırılar insanlığa karşı saldırılardır. Türkiye, PKK bahanesi ile tüm faşizmini ortaya koyuyor. Tamam, Federe Kürdistan Bölgesi’nin ekonomik olarak Türkiye’ye bir bağımlılığı var ama bir an, yaptıkları referandumda Türkiye’nin tavrını hatırlasınlar. Barzani ailesinin siyasetlerini netleştirmeleri gerekiyor. Yani böyle bir saldırıda Arap ve Bağdat bile Kürtlerden daha fazla tepki gösteriyor. Türkiye’nin siyasetinin tüm Kürtlere karşı olduğunu bilmeyecek kadar siyasetten uzak olamazlar” dedi.
KDP’NİN TAVRI
Hiçbir Kürdün Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne yapılan saldırıları kabul etmediğini söyleyen Pisoureha, şöyle konuştu: “Ama tüm bu saldırıların bizzat federe yönetiminin izni olmadan gerçekleşmeyeceğini Kürtler çok iyi biliyor. Türkiye’nin bölgesel hükümetin izni olmadan orada bir savaş yürütemeyeceğini çok iyi biliyor. Hewlêr, Süleymaniye’nin buna tepki göstermesi gerekiyor. Bu faşizme herkesin karşı çıkması gerekiyor ama en çok Federe Bölgesi’nde yaşayan Kürtlerin karşı çıkması gerekiyor. Kürtler Ortadoğu’da büyük bir güçtür ve bu gücüyle çok büyük başarılar elde edebilirler ama tek yol birlikte hareket etmektir. Kürtlerin NATO, Rusya, ABD’ye ihtiyacı yok. Kürt siyaseti, halkına güvenirse bunu başarır. Kürtleri, önderleri Sayın Öcalan başta olmak üzere Kürt siyasetçilerine yönelik tutumu görmeleri ve buna göre hareket etmeleri gerekiyor.”
MA / Adnan Bilen
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***