Gazeteci İsmail Saymaz, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesiyle ilgili soruşturmada gözaltı kararı verilen ve yapılan aramalarda bulunamayan emekli Albay Levent Göktaş’ın operasyon haberini önceden haber almış olabileceği iddiasını kaleme aldı.
Saymaz kaleme aldığı yazısında haber kaynağından aldığı bilgilere de yer verdi. Saymaz kaynağının, “Diğerleri sabah saat 06.00-06.30 arasında alınırken, Göktaş’a saat 07.30’da gidiliyor. Operasyon devam ederken adam asansörden inip gidiyor. Belki polisle aynı asansörü kullanıyorlar. Yani polisin çıktığı asansörle aşağıya iniyor. Siz bir yere operasyon yapıyorsanız, dış kapıyı tutmaz mısınız? Belli ki tutmamışlar. Sızma şüphesi var” ifadelerine yer verdi.
Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili soruşturmada, şüpheli Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’dan Türkiye’ye getirilmesinin ardında, 8 Haziran günü 9 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiş, 8 şüpheli yakalanırken emekli Albay Levent Göktaş’a ulaşılamamıştı. Daha sonra Göktaş’ın kaçtığına dair görüntüler yayınlanmıştı.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, bugün yayınlanan “Hani hedef değildi?” başlıklı yazısında, operasyonun önceden Levent Göktaş’a sızdırılmış olabileceği iddiasına yer verdi. Saymaz, iddiaya kaynak olarak soruşturma makamlarına yakın bir ismi gösterdi.
Saymaz’ın yazısından ilgili kısmı şöyle:
“Adı MİT başkanlığına anılan Emekli Albay Levent Göktaş, Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin 8 Haziran’dan beri firari.
Soruşturma makamlarına yakın bir kaynak, “Hablemitoğlu neden öldürüldü?” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“FETÖ hakkındaki ‘Köstebek’ adlı kitabın basılmaması, örgütün MİT ve Emniyet yapılanmasına dair diğer çalışmalarının önlenmesi.”
Kaynak, üç öbek şüpheliden söz ediyor.
İddiasına göre birinci grupta eski MİT’çi Enver Altaylı ile FETÖ Türkiye imamı Mustafa Özcan yer alıyor.
İkinci grupta suikastı organize ettiği öne sürülen Göktaş ve emekli Binbaşı Fikret Emek var. Nuri Gökhan Bozkır ve Tarkan Mumcuoğlu’nun suikastı gerçekleştirdiği savunuluyor.
8 Haziran’da operasyon için düğmeye basılıyor. Polis ekipleri, Göktaş’ı gözaltına almak için Sarıyer’deki kızının oturduğu daireye operasyon düzenliyor. Göktaş, dairede bulunamıyor. Aynı binada bir başka dairede olduğu ve operasyon sırasında kaçtığı ileri sürülüyor.
Kaynağım şöyle diyor:
“Diğerleri sabah saat 06.00-06.30 arasında alınırken, Göktaş’a saat 07.30’da gidiliyor. Operasyon devam ederken adam asansörden inip gidiyor. Belki polisle aynı asansörü kullanıyorlar. Yani polisin çıktığı asansörle aşağıya iniyor. Siz bir yere operasyon yapıyorsanız, dış kapıyı tutmaz mısınız? Belli ki tutmamışlar. Sızma şüphesi var.”
Göktaş, o gün öğle saatlerinde Kıraça Holding’e gidiyor. Sonradan yapılan araştırmada holdingde hiç güvenlik kamerası olmadığı öğreniliyor.
Ardından lüks bir araç tutarak, Antalya’ya gidiyor. Araç içerisinde ceketli olduğu görülüyor. Bu şehirde emekli bir polisin evinde kalıyor. Altı aylığına kiraladığı villada kalmıyor.
Yakalanacağını anladığı için İstanbul’a dönüyor. Bu kez kameraya şapka ve sırt çantasıyla takılıyor. Polislerin elinden son anda kaçıyor. İstanbul’a döndükten sonra hiç haber alınamıyor.
İddialar da çok ciddi, kuşkular da. Göktaş’a önceden baskın haberi verildi mi? Eve bir saat geç gidildi mi? Birileri tarafından korunduğu için mi hala yakalanamadı?”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***