Banka, önümüzdeki yıllarda kölelik geçmişinin etkilerini azaltmaya yönelik çakışmalar için maddi destek sağlayacağını açıkladı.
Kuzey Hollanda eyaleti yönetimi de, kölelik geçmişi nedeniyle özür dileyen ilk eyalet oldu.
BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre, Hollanda hükümeti ise resmi tavsiyelere rağmen ülkenin kölelik tarihi nedeniyle şimdilik özür dilemiyor.
Hollanda İçişleri Bakanlığı’na danışmanlık eden Kölelik Geçmişi Diyalog Grubu Danışma Kurulu, devletin, geçmişteki kölelik uygulamaları nedeniyle resmî özür dilemesini tavsiye etmişti.
Ancak Hollanda’da köleliğin kaldırılışının yıldönümü nedeniyle her yıl 1 Temmuz’da düzenlenen “Zincirleri Kırma Günü”nde (Keti Koti), hükümetten beklenen bu özür gelmedi.
Hükümet, “Bu hassas konuda bir karar vermek için en azından sonbahara kadar” süre isterken, beklenen özür Hollanda Merkez Bankası’ndan geldi.
DNB Başkanı Klaas Knot, Amsterdam’da köleliğin kaldırılması nedeniyle düzenlenen ulusal anma töreni sırasında bankanın kölelik geçmişindeki rolü için özür diledi.
Hollanda, Surinam, Bonaire, Sint Eustatius ve Saba, Aruba, Curaçao ve Sint Maarten’deki köleleştirilmiş insanların tüm torunlarından özür dilediğini vurgulayan Knot, “Benden öncekilerin kişisel tercihleri yüzünden ten rengine indirgenen herkesten özür dilerim” dedi.
Merkez Bankası Başkanı Konot, o döneme ilişkin duyduğu hikayelerin, “canını yaktığını” söyledi.
Şubat ayında yayınlanan bir araştırma raporunda, Hollanda Merkez Bankası’nın 1814’teki kuruluşundan 1863’e kadar, ülke geçmişinde önemli bir yer tutan kölelikle yakından ilişkili olduğu saptanmıştı.
DNB’nin kölelik tarihi ile bağlantısına ilişkin 2020’de başlatılan soruşturmaya göre, bankanın başlangıç sermayesi, kahve, kakao, kauçuk ve şeker kamışı ticaretini kapsayan “plantasyon köleliği” ile doğrudan bağlantılı girişimciler tarafından sağlandı.
Kamı yayıncısı NOS’a göre, Merkez bankasına kredi teminatı olarak sunulan ürünlerin yaklaşık yüzde 30’u köleleştirilmiş kişiler tarafından üretilen mallardan oluşuyordu. Ayrıca, bankanın bazı kurucuları ve yöneticilerinin kölelikle ilgili büyük kişisel çıkarları vardı.
PROJELER İÇİN FON OLUŞTURULACAK, MADDİ DESTEK SAĞLANACAK
Hollanda Merkez Bankası, önümüzdeki 10 yıl içinde, bankanın kölelik geçmişinin etkisini azaltmaya yardımcı olacak projeler için maddi destek sağlayacak bir fon oluşturulacağını açıkladı.
Bu projeler, eğitim, sağlık ve bilgi paylaşımı alanlarında uygulanacak. Banka ayrıca Ulusal Kölelik Müzesi ve ilgili bir bilgi merkezi gibi eğitim niteliğindeki projeler için bir defaya mahsus 5 milyon euro kaynak sağlayacak.
Ancak, geçmişte yaşanan zararlar için mali tazminatı hükümetin sorunu olarak gören merkez bankası, bu nedenle maddi tazminat ödemeyecek.
KUZEY HOLLANDA EYALETİNDEN DE ÖZÜR GELDİ
Merkez Bankası’nın yanı sıra, Kuzey Hollanda eyaleti Kraliyet Komiseri Arthur van Dijk da, eyaletin kölelikteki rolü için özür diledi.
Hollanda’da ilk kez bir eyaletin kölelik geçmişi nedeniyle özür dilediği belirtildi.
Hükümetin isteği üzerine tavsiyede bulunan Kölelik Geçmişi Diyalog Grubu Danışma Kurulu, “Bu, bireyleri suçlu olarak belirlemek değil, köleliğin yol açtığı ıstırabın Hollanda Devleti tarafından tanınması meselesidir” demişti.
Kurul, Amsterdam, Rotterdam ve Utrecht kentlerinin özür dilediğini anımsatarak, aynı adımı devletin de atması gerektiğini vurgulamıştı.
Başbakan Mark Rutte’ye göre, bu karmaşık bir durum. Rutte, “Soru, bugün yaşayan insanları geçmişten sorumlu tutup tutamayacağınızdır” açıklamasını yapmıştı.
Hükümet ortağı diğer partiler ise, resmî özür dilenmesinden yana. Hollanda medyasına göre Hollanda hükümeti, uzun vadede Surinam ve Karayipler’deki kölelerin soyundan gelenlerden özür dilemeye sıcak bakıyor.
Ancak hükümet, bunun için bir süreye ihtiyaç duyuyor ve öncelikle köleliğin günümüzdeki sonuçları hakkında kapsamlı bir tartışma yapmak istiyor.
HOLLANDA’NIN KÖLELİK TARİHİ 17. YÜZYILA DAYANIYOR
Hollanda, özellikle “Altın Çağ” adı verilen 17. Yüzyıl’da, dünyanın en büyük köle tüccarlarından biriydi. Afrika’dan Amerika kıtasına en fazla köle taşıyan ikinci büyük ülke olan Hollanda’ya ait Batı Hindistan Şirketi (WIC), 1630’da Portekiz egemenliğindeki Brezilya’nın bir kısmını ele geçirince, Afrika’daki köle ticareti ile de ilgilenmeye başladı.
WIC, 1637’de Batı Afrika’da yine Portekiz’in sömürüsü altındaki Gana’da üstünlük kurarak, köle ticareti için taban oluşturdu. Hollandalılar, 15 ile 19. Yüzyıl arasında köle olarak satılan 12 milyon Afrikalıdan, yaklaşık 550 bin ile 850 binini Atlantik ötesine taşıdı.
Batı Avrupa’da kölelik yasaklanmış olmasına rağmen, köle tüccarlar Atlantik ötesi köleliği devam ettirdiler. 1654’te Brezilya’yı tekrar Portekiz’e kaybeden Hollanda, Karayipler’deki Curaçao’yu köle ticaretinde önemli bir istasyon haline getirdi.
Araştırmalara göre, 1650 – 1675 yılları arasında Yeni Dünya’ya yapılan tüm köle nakillerinin yarısından Hollandalı tüccarlar sorumluydu. Hollandalılar, köleleştirilmiş Afrikalıları, İspanyol, İngiliz, Portekizli ve Fransız tüccarlara satıyordu.
Köle ticareti sadece Afrika’yla sınırlı değil. Hollandalıların, Asya’da da, yaklaşık 1 milyon 135 bin kişiyi köleleştirdiği tahmine ediliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***