Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gazetecilikten başbakanlığa, skandallarla dolu bir kariyer; Boris Johnson | HABER PORTRE

Gazetecilikten başbakanlığa, skandallarla dolu bir kariyer; Boris Johnson | HABER PORTRE


MEHMET ÖZDEMİR | HABER PORTRE – TR724

İngiltere siyasetinde gelenek bozulmadı; uzun süredir istifa baskılarına direnen Muhafazakar Parti lideri ve Başbakan Boris Johnson, parti başkanlığını ve başbakanlığı bıraktı. Johnson’ın aldığı kararı perşembe sabahı BBC duyurdu. Gelişmenin ardından Muhafazakar Parti’de yeni liderin belirlenmesi için süreç başlatıldı.

İngiltere’de neredeyse 50 yıldır başbakanlar görev süreleri dolmadan istifa ediyor. Johnson’dan önceki 5 başbakan, Theresa May, David Cameron, Gordon Brown, Tony Blair ve Margaret Thatcher başarısızlık veya tepkiler sebebiyle seçimden önce koltuğu bırakmak zorunda kaldı.

Siyasi hayatı skandallarla dolu olan Boris Johnson’u istifaya sürükleyen son olay Muhafazakar Parti’nin Parlamento’daki Grup Yöneticisi Chris Pincher hakkındaki taciz iddialarıydı. Pincher, İngiliz basınında kendisi hakkında çıkan ‘sarhoşken iki erkeği taciz etti’ haberlerinden hemen sonra istifa etti.

Ardından bütün oklar daha geçen ay ‘Partygate’ skandalı sebebiyle zirveye çıkan istifa baskılarını savuşturmayı başaran Johnson’a yöneldi. Zira Pincher’le ilgili benzer iddiaları bilmesine rağmen onu bu göreve getirmekle suçlanıyordu. Başbakanlık’tan yapılan açıklamada önce Johnson’un söz konusu iddialardan habersiz olduğu duyurulsa da sonradan Johnson üç yıl önce Pincher’le ilgili böyle bir suçlamanın kendisine ulaştığını kabul etti.

En yakın isimden ‘artık bırak’ çağrısı

Bu gelişme üzerine Johnson yine istifa etmeyeceğini açıklayınca 5 bakan ile bazı bakan yardımcılarının da aralarında olduğu 50’den fazla üst düzey bürokrat görevinden istifa eti. Kendisine en yakın isim olan İçişleri Bakanı Priti Patel dahil partiden Johnson’a görevi bırakması için çağrılar yapıldı. Mevcut şartlarda hükümeti daha fazla çalıştıramayacağını anlayan Johnson istifa kararı aldı. İngiltere’de yayın yapan ITV kanalı, Johnson’ın Kraliçe 2. Elizabeth’i de telefonla arayıp kararını paylaştığını duyurdu.

Başta ifade ettiğimiz gibi Boris Johnson’un siyasi hayatı skandallarla dolu. Öyle ki, 2004 yılında yaşadığı ve Muhafazakar Parti başkan yardımcılığından ayrılmasına yol açan olay bir diziye ilham kaynağı oldu. Nisan ayında Netflix’te yayınlanan dizi ‘Bir Skandalın Anatomisi’ (Anatomy of a Scandal) adını taşıyor.

6 bölümlük dizi, İngiliz yazar ve gazeteci Sarah Vaughan’ın aynı isimli romanına dayanıyor. Dizide, yeni göçmenlik yasası çıkarmanın mücadelesini veren James Whitehouse isimli İçişleri Bakanı bir anda eski danışmanının tecavüz suçlamasıyla karşılaşır. Bakanın karısı Sophie, masumiyetine inansa da olayları araştırdıkça eşinin başka bir suçu olduğunu öğrenir. Mahkeme jürisinin tacizden suçsuz bulduğu eşini polise ihbar eder. Romanın yazarı Vaughan, The Times’a verdiği bir röportajda Whitehouse’un karakter yapısı için Boris Johnson’dan ilham aldığını itiraf etmişti.

Özel hayatı dizilere ilham kaynağı oldu

Peki, Vaughan’a ilham veren olay neydi? Boris Johnson, 2003 yılında Muhafazakar Parti’nin başkanı yardımcılığına atandı. Ertesi yıl adı uzun süre editörlüğünü yaptığı Sepectator dergisinin yazarı Petronella Wyatt ile anılmaya başladı. Johnson, 4 yıl süren bu evlilik dışı ilişkiyi yalanladı ancak gerçek kısa sürede ortaya çıktı. İstifa baskılarına maruz kalan Johnson o zaman da koltuğu bırakmaya yanaşmadı. Bunun üzerine parti lideri Michael Howard tarafından görevden alındı.

İlginçtir; Petronella Wyatt, 2000 yılında aynı dergideki bir yazısında ‘eski arkadaşım’ dediği Johnson’un başbakanlığını eleştirdi, hem de Türk kökenine atıf yaparak. Yazının ilgili bölümü şöyle: “Eski erkek arkadaşım Boris Johnson Türk kanına sahip ve bununla çokça övünüyor. Görünen o ki bu özelliği kendini belli etmeye başladı. Boris kararnameyle ülke yönetiyor, bu ülkedeki en yetkili kurumun parlamento olduğunu unutuyor.

Bilindiği üzere Johnson, 1922’de İzmit Tren Garı’nda linç edilerek öldürülen Osmanlı İmparatorluğu’nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal’in torunu Stanley Johnson’ın oğlu. 1964’te New York’ta doğan Johnson’un tam adı Alexander Boris de Pfeffel. İngiltere’de ünlü Eton Koleji’nden mezun olduktan sonra Oxford Üniversitesi’nde okudu. Ardından gazeteciliğe başladı, muhafazakar eğilimli Times ve Daily Telegraph gibi gazetelerde çalıştı. BBC’nin ‘Have I Got News for You’ adlı talk show programında yer aldı.

Hakkındaki iddialar gazetecilik döneminde başladı

Johnson hakkındaki ‘yalancılık’ iddiaları siyasi hayatından önce de gündemdeydi. Onun Times gazetesindeki görevine yalan alıntı yaptığı için son verildiği biliniyor. Medyaya yansıyan bilgilere göre, yayımcı Conrad Black, Johnson’a, muhafazakar eğilimli Spectator dergisinin editörlüğünü, bu görevde olduğu sırada milletvekilliğine aday olmamak şartıyla önermiş, ancak o sözünü tutmamıştı. Sol eğilimli The Independent gazetesine göre Black, Johnson için, “Ağza alınamayacak kadar iki yüzlüdür.” dedi.

Brüksel’de Daily Telegraph adına çalışırken de Avrupa Birliği hakkında gerçek olmayan makaleler kaleme aldığı ortaya çıktı. Aynı gazetedeki yazılarından birinde çarşaflı, peçeli kadınları ‘banka soyguncusuna’ ve ‘posta kutusuna’ benzetti. Danimarka’da gündeme gelen peçe yasağına karşı olduğunu ama kadınların o haliyle ‘çok gülünç göründüğünü’ yazan Johnson’ın bu ifadeleri büyük tepki çekti.

Johnson’ın siyasi kariyeri 2001’de Muhafazakar Parti’den milletvekili seçilmesiyle başladı. 2008-2016 arasında iki kez seçim kazanarak soldaki İşçi Parti’ye yakın başkent Londra’nın belediye başkanı olarak görev yaptı. Ardından bir süre hükümet dışından Kültür Bakanlığı ve Temmuz 2018’e kadar Theresa May hükümetinde Dışişleri Bakanlığı yaptı. Brexit konusunda Başbakan May ile ayrı düştüğü için istifa etti. Bir yıl sonra May’in istifa etmesi üzerine Muhafazakar Parti lideri ve başbakan oldu. 2019 genel seçimlerinde beklentilerin üzerinde oy alarak liderliğini pekiştirdi.

“Türk göçü İngiltere için tehdit oluşturur”

Birleşik Krallığı, Avrupa Birliği’nden (AB) çıkaracak Brexit kampanyasının öncüleri arasında yer alan Johnson, o dönem sıkça Türk göçünün İngiltere için tehdit oluşturacağını savundu. Sonra bu açıklamaları inkar etti fakat referandumdan öncesi dönemin Başbakanı David Cameron’a yazdığı bir mektupta, İngiltere’yi Türkiye’den gelecek kitlesel bir göçten koruyacak tek yolun, AB’den ayrılmak olduğunu öne sürmüştü. Nisan 2016’daki bir konuşmada ise, “Son derece Türk yanlısı biriyim; ancak 77 milyon Türk ahbabımın ve Türk kökenlilerin buraya herhangi bir kontrol olmadan gelmesini hayal bile edemiyorum. Bu çılgınca olur.” demişti.

Boris Johnson’un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilişkisi de ilginç ayrıntılar barındırıyor. 2016’da daha önce kendisinin de çalıştığı Spectator dergisi editörü Douglas Murray, Johnson’ı, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret içerikli şiir yarışmasının galibi” olarak açıkladı. Murray yarışmayı, Erdoğan’ı ve Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında soruşturma açılmasına izin veren Başbakan Angela Merkel’i protesto etmek için düzenlediğini duyurmuştu. Johnson da söz konusu yarışmaya katıldığını ve kazandığını açıkladı. İki lider en son geçen hafta Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde karşılaştı. Erdoğan’ın toplantıya hazırlanan Johnson’un omuzunu aniden sıktığı ve Johnson’un hızla ayağa kalkıp Erdoğan’ın elini ittiği sahne çok konuşuldu.

Brexit yalanı yüzünden hakkında dava açıldı

Johnson, Brexit kampanyası sürecinde birçok kez yalan beyanda bulunmakla suçlandı. Hatta Mayıs 2019’da ‘halka yalan söylemek ve yanlış bilgilendirmek’ iddiasıyla hakkında dava açıldı. Johnson’ın yalan beyanlarından biri AB üyeliğinin Birleşik Krallık’a haftalık maliyetinin 350 milyon sterlin olduğu iddiasıydı. Oysa İngiltere İstatistik Ofisi’nin verilerine göre bu rakam 190 milyon sterlin civarındaydı. Johnson’un Brexit uğruna gerekirse Parlamento’yu askıya almaktan söz ettiği bile ileri sürülmüştü.

Johnson, Dışişleri Bakanlığı döneminde de krize sebep olan çıkışlar yaptı. “Beyaz sömürgecilerin Afrika’ya dönmesi yararlı olur.” sözü ile Myanmar ziyareti sırasında, emperyalist ve ırkçı şiirleriyle bilinen Rudyard Kipling’den yaptığı alıntı bunlardan sadece ikisiydi. İddialara göre, Boris Johnson, zaman zaman Birleşik Krallık’tan ayrılma talepleriyle gündeme gelen Kuzey İrlanda için de “Kuyruğun köpeği sallamasına izin verilemez!” şeklinde sert bir yorum yapmıştı.

‘İngiltere vatandaşını İran’da tutuklattı’ iddiası

Johnson’ın İngiltere vatandaşı Nazanin Zaghari-Ratcliffe’nin İran’da casuslukla suçlanıp tutuklanmasında rolü olup olmadığı da çok tartışıldı. Çünkü Ratcliffe ifadesinde “Ben turistim, ailemi görmeye geldim.” demesine karşın Johnson onun için “İngilizce öğretmeye gitti.” demişti.

Boris Johnson, 3 yıllık başbakanlığı döneminde bunca skandalın yanı sıra görev başında para cezası alan ilk başbakan olarak da tarihe geçti. Johnson’un kendi hükümetinin koyduğu Covid-19 sosyal mesafe kurallarını düzenlenen içkili partilere katılarak defalarca deldiği geçen ayki müfettiş raporlarında ortaya çıktı. Londra Polis Teşkilatı’nın kestiği para cezasını ödeyen ve halktan özür dileyen Johnson o zaman istifaya yanaşmamıştı.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version