Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Türkiye’nin ‘risk primi’ nedeniyle nakit akışı iyice bozuldu

Türkiye’nin ‘risk primi’ nedeniyle nakit akışı iyice bozuldu


Sektörün ortak gündemi olan finansmana erişim her geçen gün daha da güçleşirken, firmalar ödeme ve tahsilatlarda yeni piyasa koşullarına adapte olmaya çalışıyor.

Türkiye’nin yüksek iflas risk primi (CDS) nedeniyle ithalatta ödemelerin vadesi kısalıp neredeyse peşine döndü. İçerideyse tek çaresi ticaretini sürdürebilmek olan firmalar müşterisine daha uzun vade tanımak zorunda kalıyor.

 

CDS, yani kredi risk primi, ülkelerin ekonomik ve politik risk gelişmesine göre her gün değişiyor. Kredi dereceleme kuruluşlarının ülkelere verdiği notlarından daha dinamik bir gösterge haline gelen bu değer, ‘risk barometresi’ gibi piyasalar tarafından izleniyor.

 

Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yükseliyor. Türkiye’nin CDS priminin yükselmesi halinde, piyasaların gerilimi de artıyor.

 

Güçlü ekonomilerin CDS primi düşerken ödeme güçlüğü çekebileceğine inanılan ülkelerde bu prim yükseliyor. 28 Haziran itibariyle CDS puanı en yüksek ülke 13 bin 775’le Rusya. Bu ülkeyi 803 CDS primiyle Türkiye, 284’le Brezilya, 166’yla Meksika izliyor.

 

Türkiye’de bu tabloya finansman darboğazı ve küresel emtia fiyatlarındaki artış da eklenince ithalat ödemelerinde vade avantajını yitirildi.

 

Yüksek risk primi nedeniyle Türk alıcılara vade açamayan yabancı ihracatçılar vadeleri kısaltıp peşin ödemeye dönmeye başladı. İçerideyse ticaretini canlı tutabilmek için tek çaresi malını satmak olan firmaların, müşterilerine daha uzun vade açma eğiliminde olduğu öğrenildi.

 

Dünya’dan Merve Yiğitcan’a konuşan iş dünyası temsilcileri, kaynak sıkıntısı yaşayan işletmelerin peşine dönen ithalat ödemeleri nedeniyle nakit akışlarını yönetmenin çok daha fazla zorlaştığında hemfikir.

 

Eroğlu: Yabancı istese de sigorta izin vermiyor

 

TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu, şöyle konuştu: “Yurt dışındaki firmalarının Türk firmalarına vade tanırken uyguladıkları metotlar var. Birincisi, bankacılık sektöründen sizin verdiğiniz garantilerle vade yapıyorlar. Gidiyorsunuz onlara bir akreditif açıyorsunuz. Tabii burada CDS’ler devreye giriyor. Yüksek CDS’lerden dolayı vadeyi düşürüyorlar. İkinci bir metot daha var. Yabancı ülkelerle ithalatımızda o firma bizi kendi ülkesindeki ihracat bankasına sigorta ettiriyor. Firmanın sigortasıyla da vadeli şekilde malını bize gönderiyor. Şimdi o ihracat bankası diyor ki, ‘biz Türkiye’ye o kadar vade vermeyiz.’ Yani o yabancı firma vade vermek istese de veremiyor.”

 

Eroğlu’na göre, iç piyasada vadelerin uzamaya başlaması da ithalat ödemelerinin peşine dönmesiyle bağlantılı.

 

Akyüz: Nakit akışı sıkışıklığımız arttı

 

Geçmiş dönemlerde İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’ne başkanlık yapan Akyüz Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, firmaların birçoğunun kendi ellerinde olmayan nedenlerden dolayı ithalatta peşin ödeme talepleriyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

 

Akyüz, şöyle konuştu: “Siz Türkiye’de ne kadar güçlü olursanız olun ülkenizin notu sizi bir yere götürüyor. Bizim burada bir riskimiz var. Bundan dolayı da iş yaptığımız yabancı tedarikçiler peşine dönüyorlar. Örneğin eskiden 90 gün vadeyle ödüyorsanız, şimdi ‘Yüzde 30’unu peşin gönder, kalanını evraklar hazır olunca tamamla’ diyorlar. Bu anlamda ciddi sıkıntı yaşanıyor. Bu durum nakit akışı sıkışıklığını da artırıyor. Bulamadığımız finansman da bu sıkışıklığı artırıyor.”


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version