Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürü İsmail Üzmez, yakın zamanda Meclis’e sunulması beklenen ‘Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’ düzenlemesi ile bitki ve hayvanların coğrafi işaretlemelerinin yapılacağını ve Türkiye’ye ait olduklarının tescilleneceğini belirtti. Üzmez, “İnsanlar ülkemizden coğrafi işareti almamış nadir, endemik türleri götürüyor. Belki ileride bunlar kanser ilacı, diğer ilaçlar, gıdada kullanılacak; ama biz buradan bir değer almayacaktık. Bu yasa ile biz bunu önlüyoruz” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Başkaları bizim sırtımızdan milyonlarca dolar kazanç elde ederken bunun kaynağı bizim endemik türlerimiz olduğu halde buralardan ekonomik olarak istifade edemeyen bir ülke konumundayız. Biz de payımıza düşeni alabilmeliyiz. Şu an bakanlığımızda taslak şeklinde hazırlanan bir çalışma var, bunu Meclis’imize sunmuş olacağız” açıklamasını yaptı.
‘2 MİLYON VERİ TOPLADIK’
DKMP Genel Müdürü İsmail Üzmez, söz konusu taslak düzenlemeye ilişkin açıklama yaptı. Üzmez, biyoçeşitliliğin dünya için önemine değinerek, “Biyolojik çeşitlilik ile insanlar ilaç, gıda, boya gibi her türlü sanayi ve endüstriyel üretimler üreterek ekonomilerine çok büyük katkılar yapmakta. 1992 yılında tüm ülkelerin katıldığı biyoçeşitlilik taraflar konferansı yapıldı. Bizim Meclis’imizden de 1996’da geçti, biz de konferansa üye olduk. Biyoçeşitliliğin önemi burada anlaşılınca, 81 ilimizde biyoçeşitliliğin envanterini yapalım istedik. Bunların tespiti için 7 yıllık bir çalışma yaptık. 918 akademisyen arkadaşımızla, 25 bin gün çalışarak yaklaşık 2 milyon veri topladık. Bunları bir yazılım ile Nuh’un Gemisi veri tabanına yükledik” dedi.
‘3 BİNİN ÜZERİNDE ENDEMİK TÜR VAR’
Yaklaşık Avrupa Kıtası kadar türe sahip olduklarının ortaya çıktığını vurgulayan Üzmez, “Bu kadar bilim adamı, bu kadar yıl çalıştıktan sonra ortaya 13 bin 404 tür çıktı. Bunun 12 bini bitki, kalanı da kuş ve memeli yaban hayvanları, bunları tespit ettik. Ülkemizde 150- 170 yıldır yok oldu diye düşünülen nadir ve endemik türleri tekrar tespit edip kayıt altına aldık. Bu bitkinin Latince adı, Türkçe adı, coğrafi dağılımı, nerede yayıldı, çiçek açma süresi gibi özellikleri ile bunları yükledik. Hiç literatüre girmemiş ‘İstanbul Soğanı’ gibi bitkileri de dünya literatürüne ilk defa kazandırdık. 3 bin üzerinde de endemik tür var. Yani sadece Türkiye’de bulunan ve diğer yerlerde olmayan bitki ve hayvan demek bu” ifadelerini kullandı.
‘YENİ BİR YASA YAPIYORUZ’
Üzmez, pandemi sürecinde gıda arzının, açığının çok stratejik bir öneme sahip olduğunu gördüklerini vurgulayarak, “İnsanlık ve dünya koronavirüs ile birlikte esas stratejik önemin silahtan daha çok gıda olduğunu gördü. Gıda, sanayi, ilaç, endüstri, hatta uçakların bile birçok şeyi biyoçeşitliliğe dayalı yapılıyor. Yeni bir yasa yapıyoruz; ‘Biyoçeşitliliği Koruma Yasası.’ Her bitki ve hayvanın coğrafi işaretleme ile bize ait olduğu tescil olacak. Benim bitkimden, hayvanımdan bir ilaç elde edilip, bütün dünyaya yayıldığında, buradan biz ekonomik bir değer alacağız. Bitki bizim; ama herhangi bir ülke bundan faydalanarak üretim yaparsa biz oradan bir ekonomik değere sahip olacağız” diye konuştu.
Üzmez, yasa ile biyokaçakçılığın da önüne geçileceğini kaydederek, “Eskiden böyle bir yasamız olmadığı için, biyokaçakçılık vardı. İnsanlar, bilim adamları geliyor, kaçak olarak arazilerimizden böcek, bitki tohumları, yaprak topluyordu. Biz gümrük memurları ile iş birliği yağarak bunların yurt dışına çıkarılmasını engelliyoruz, yakalıyoruz. İnsanlar ülkemizden coğrafi işareti almamış nadir, endemik türleri götürüyor. Belki ileride bunlar kanser ilacı, diğer ilaçlar, gıdada kullanılacak; ama biz buradan bir değer almayacaktık. Bu yasa ile biz bunu önlüyoruz. Nuh’un Gemisi’ne giren ülkemizdeki akademisyen arkadaşlarımız buradan istediği veriyi kolayca alıp çalışabilme imkânına sahip olacak. Bu da bizim bilim dünyasına sunduğumuz önemli bir çalışma. Tespit, araştırma, bilim, geliştirme dışında bizim nesli tehlike altında olan, yok olmak üzerinde olan bitki ve hayvanlar da var. Biz bunları gözetim ve koruma altına alıp, bunlarla ilgili özel proje yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’nun hayata geçirilmesiyle Türkiye’nin genetik kaynaklarının kullanımından doğan faydaların eşit ve adil paylaşımı konusunda da gerekli temel düzenlemeler yapılmış olacak. Ayrıca, söz konusu kanun yalnızca biyokaçakçılıkla etkin mücadele sağlamak, biyolojik çeşitliliği ve ülke ekonomisini korumakla kalmayıp, yasalara uygun olarak akademik çalışmalar yürüten bilim insanlarının haklarını da korumuş olacak. (DHA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***