Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Avrupa Parlamentosu, Ankara’ya ağır eleştirilerin yapıldığı 2021 Türkiye raporunu kabul etti

Avrupa Parlamentosu, Ankara'ya ağır eleştirilerin yapıldığı 2021 Türkiye raporunu kabul etti


Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’de demokratik standartlardaki gerilemenin “kasıtlı” olduğu savunulan 2021 Türkiye Raporu’nu Strasbourg’daki genel oturumda oylayarak kabul etti.

Euronews’da yer alan habere göre, mevcut 622 parlamenterin oy kullandığı oturumda 448 ‘evet’, 67 ‘hayır’ ve 107 ‘çekimser’ oyla kabul edilen rapor son yıllardaki tüm raporlar gibi Türkiye’ye yönelik oldukça sert ifadeler ve eleştiriler içeriyor. 

 

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye’de demokratik standartlardaki gerilemenin “kasıtlı” olduğunu savunduğu 2022 Türkiye Raporu’nun AP oturumunda büyük çoğunlukla kabul edildiğini açıkladı.

 

DW’nin aktardığı habere göre, Avrupa Parlamentosu’nun 2022 Türkiye raporu Strasbourg’da düzenlenen genel kurul oturumunda tartışıldı. AP Türkiye raportörü Nacho Sanchez-Amor, oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye’de demokratik standartlardaki gerilemenin “kasıtlı” olduğunu savundu ve “İnsanlar demokratik umutlarının uçsuz bucaksız otoriter bir sarmalda yok olup gittiğini görüyor” şeklinde konuştu. Sosyal Demokrat Grup üyesi İspanyol parlamenter, mevcut durumun bir sonraki seçimler sonrası devamı halinde “Türkiye’nin üyelik sürecinin sonlanacağını düşündüğünü” söyledi.

 

“Avrupa Birliği yoluna kapıyı kapatmak bilinçli kararınızdı”

 

Amor, Twitter’dan yaptığı paylaşımda şunları yazdı:

 

“Avrupa Parlamentosu (AP), büyük bir çoğunlukla Türkiye üzerine raporumu onayladı. Umarım bu, Türkiye hükûmetinin dikkate almamazlık edemeyeceği açık bir mesajdır: Avrupa Birliği yoluna kapıyı kapatmak bilinçli kararınızdı. Türkiye toplumu ise bilmeli ki geleceği yazılmadı!”

 

“Cumhurbaşkanlığı bağımsız olması gerken kurumlara müdahale ediyor”

 

Raporda Türkiye’deki mevcut ekonomik durum için ise “kaygı verici” denildi.

 

Raporda Cumhurbaşkanlığının, bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtilerek bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatıldı.

 

Hukuksal güvenliğin olmamasının da yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabileceği belirtildi.

 

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor.

 

Raporun öne çıkan başlıkları şu şekilde:

 

Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bu olmadan da AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı olmadığı mesajı veriliyor.

 

Gereken reformlar konusunda siyasi iradenin bulunmadığı ifade ediliyor.

 

Raporda Türkiye’deki mevcut ekonomik durum “kaygı verici” olarak tanımlanıyor.

 

Cumhurbaşkanlığının bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtiliyor ve bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatılıyor.

 

Hukuksal güvenliğin olmaması yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabileceği ifade ediliyor.

 

Geçen yıl olduğu gibi bu yılda raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor.

 

Türk hükümeti, “Osman Kavala davasında AİHM kararına açıkça meydan okuyarak, AB üyelik sürecini yeniden başlatma emellerini kasten imha etmekle” suçlanıyor.

 

Türkiye ve AB’nin, üyelik sürecine paralel olarak, üst düzey diyalog ve modernleştirilmiş bir anlaşma vasıtasıyla, “demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı koşullu, yeni, dengeli ve mütekabiliyet ilkesine dayalı ortaklık” arayışına girmeleri isteniyor.

 

Türkiye için “ekonomik ve stratejik planda önemli ortak” ifadesini kullanan rapor; ticaret, göç, kamu sağlığı, iklim, ekolojik dönüşüm, güvenlik ve terörle mücadele gibi müşterek çıkar alanlarında Türkiye’yi “önemli bir komşu” olarak tanımlıyor.

 

Dış politikaya geniş yer ayrılan raporda, Ankara’nın, aday ülkeler arasında AB’nin dış ve güvenlik politikasına “en uzak ülke” olduğu belirtiliyor.

 

Türkiye ve AB’nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının “çeliştiği” not ediliyor. Ankara’nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor.

 

Ukrayna’ya desteği için Ankara’ya teşekkür ediliyor ancak Rus yöneticiler ve Rus oligarkları hedef alan yaptırımlarla ilgili tutumunu gözden geçirmesi ve Rus sermaye ve yatırımları için “sığınak olmayı bırakması” isteniyor.

 

Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile “tam dayanışma” mesajı verilirken, Ankara’ya da “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç” mesajı veriliyor.

 

Ankara’ya bir kez daha “Ermeni soykırımını tanı” çağrısında bulunulurken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor.

 

Göç ve sığınmacılar konusunda işbirliğinin devamını savunan rapor, bu alanda Mart 2016’da imzalanan siyasi deklarasyona iki tarafın da saygı duymasını istiyor ve Türkiye’ye yönelik göç baskısını anladığını belirtmekle birlikte, Türk hükümetinden göçmenleri “siyasi malzeme” olarak kullanmamasını istiyor.

 

Raporda Ankara’nın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Diyanet aracılığıyla “AB’deki Türk diasporasını kontrol etmek istediği” de belirtiliyor.

 

Türkiye’nin “Afrika, Balkanlar, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da AB karşıtı dezenformasyon yaydığı şüpheleri üzerine AB Dış İlişkiler Dairesi Stratejik İletişim biriminden konuyla ilgili dosya hazırlayarak AP’ye sunması” talep ediliyor.


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version