Hz. Ömer’in Basra Kadısı Ebu Musa el-Eş’ari’ye bir mektup yazarak adeta bir adalet manifestosu yayınladığını kaydeden Profesör Tekineş, “İşte günümüzün adil (!) hakim-savcılarına ve devlet yöneticilerine asırlar öncesinden müthiş uyarılar” ifadelerini kullandı.
MADDE 1: “Allah’a hamd ve sena ve Nebii kerime salat selamdan sonra bil ki, kaza muhkem bir fariza ve uyulması lazım bir sünnet-i celiledir. Ey kadı, sana bir dava arz edilende çok dikkat et; hasımlardan birinden diğerinin hakkını ikrara delalet edecek bir söz sadır olursa, ikrarı ile ilzam et, ikrar sayılmayacak söz ve beyanlara kıymet verme.”
MADDE 2: “Meclisi kazada karşında ve hükmünde bulunan insanları eşit tut, ta ki şerefli olanlar zulmünden ümitvar ve zaif olanlar adlinden ümitsiz olmasınlar.”
MADDE 3: “Delil iddia edene, yemin münkire düşer.”
MADDE 4: “Helal olan bir şey’i haram ve haram olan bir şey’i helal kılmamak şartiyle sulh caizdir.”
MADDE 5: “İddia eden davasını, suçlanan savunmasını isbat için mühlet isterse delil ikame edecek kadar müsaade et; bu müddet zarfında delil ikame ederse hakkını ver, aksi halde aleyhine hükmet. Bu tarz-ı hareket kadı için bir özürdür, şüpheyi bertaraf eder.”
MADDE 6: “Bir mesele hakkında hükmettikden sonra hükmünün yanlış olduğu anlaşılırsa hakka rücu et; hakka rücu batılda ısrardan hayırlıdır.”
MADDE 7: “Müslümanlar adildirler. Onların yekdiğeri aleyhine şahadetleri makbuldür; meğer ki, yalan şahadetle maruf olmak veya hakkında haddi kazf icra edilmiş bulunmak veya velâ, karabet sebebiyle def’i mazarrat ve celbi menfaat daiyesi (şüphesi) bulunmak gibi şahadete mani halleri ola. Bu gibilerin şahadetleri kabul olunmaz.”
MADDE 8: “Ey Kadı, sana kitap ve sünnetde bulunmayan hir mesele getirilirse son derece basiret üzere ol. Birbirinin benzeri olan şeylere dikkat et. Emsali emsale kıyas eyle, Allah’ın rızasına ve kanun koyucunun maksadına uygun olan re’yi ihtiyar et.”
MADDE 9: “Esnayı muhakemede gazab ve hiddetden, bağırıp çağırmaktan ve işlerin çokluğundan sıkıntı getirmekten ve ekşi yüzlü olmaktan sakın; çünki kaza fazilet-i ahlakiyedir. O kadı ki, hükmü hüsn-i niyete makrun ola. Allah halk ile kendi arasında vukuu melhuz tehlikelerden korur; nefsinde olmayan şey’i sureti hakdan görünerek hüsn-i niyeti ihlal edenleri Allah halk yanında rezil ve rusva eder, çünki Allah ancak hüsn-i niyetle olan amelleri kabul eyler.”
***Ali Himmet Berki, “İslam’da Kaza Tarihi” Ankara 1969
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***