Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

On soruda SADAT

On soruda SADAT


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim güvenliğiyle ilgili son çıkışı ve SADAT önündeki açıklamaları, söz konusu yapıyı yeniden gündemin merkezine yerleştirdi.

Suç örgütü lideri Sedat Peker de videoları ve tweetlerinde SADAT’ın AKP ile ilişkilerini paylaşmıştı.

Paramiliter yapı olmakla suçlanan SADAT, internet sayfasındaki açıklamasında kendini “İslam ülkelerini süper güç haline getirme” hedefini koyan bir savaş şirketi olarak tanımlıyor.

SADAT, bugüne kadar 25 İslam ülkesine yönelik projeler yapan şirkete yılda 17 proje teklifi geldiğini belirtiyor. “Ddevletten bunun için kendilerine referans olmasını” istediklerini belirten SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi, adını daha sonra “Suriye Milli Ordusu” diye değiştiren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) 2012’de kendilerinden eğitim talebi olduğunu da açıkladı. 

Merkezi İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinde bulunan Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi SADAT’ın amacı nedir? Kimlerden oluşuyor? İktidar SADAT’la ne tür bir ilişki içinde? Ve SADAT hakkındaki iddialara ne diyor?

DW Türkçe’nin derlemesine göre SADAT hakkındaki bilgileri anlatan on başlık şöyle:

NASIL KURULDU, AMACI NE?  

SADAT, 28 Şubat döneminde kadrosuzluk nedeniyle emekli edilen Adnan Tanrıverdi ve benzer şekilde “irticai faaliyetleri” nedeniyle emekli edilen askerler tarafından 2012 yılında kuruldu. Bir yıl sonra ise Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) yine aynı ekip tarafından faaliyete geçirildi. Her iki kuruluşun temeli 2000 yılında kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’ne (ASDER) dayanıyor. Amaçları aynı olan iki kuruluşun organik olarak da birbiriyle bağlantılı olduğu dikkati çekiyor.

ASSAM, amacını “İslam Ülkelerinin bir süper güç olarak dünya siyaset sahnesine çıkmasını sağlamak” olarak tanımlıyor. SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi de ASSAM’ın sitesinde yayımladığı bir yazısında, “ASSAM stratejiler oluşturan ve dünya kamuoyuna sunarak alternatif yöntemler üreten bir Yumuşak Güçtür” diyor. Tanrıverdi, SADAT’ı ise “Hiçbir silahlı gücü olmamış ama İslam Ülkelerinde var olan Silahlı Kuvvetler ve Polis Teşkilatlarına ellerindeki Sert Gücü etkin kullanmalarını sağlayacak reorganizasyon, danışmanlık, eğitim ve donatım hizmetleri sunan bir Yumuşak Güç olarak faaliyetlerini yürütmektedir” olarak tanımlıyor. 

SADAT’a iş başvurularında İngilizce’nin yanı sıra Arapça dili şartı da arıyor.

SADAT’IN PERSONELİ KİM?

Şirketin sitesinde verdiği bilgilere göre, SADAT Savunma’da Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaptıktan sonra emekli olmuş general, üst subay ve subaylar ile astsubay çavuştan başçavuşa kadar çeşitli rütbelerde personel çalıştırıyor. Bunlar arasında Harp Akademileri’nde eğitim görmüş, Genelkurmay Karargahında ve tugay, tümen, kolordu ile ordu komutanlıklarında görev yapmış emekli askerler ile Askeri Ataşelik ve NATO karargâhlarında görev yapmış kişiler yer alıyor.

Böylece TSK’nin en kritik birimlerinde çalışmış emekli askerlerin bilgilerini kullanan SADAT, yabancı ülkelere eğitim ve danışmanlık hizmeti verebiliyor. 

Askeri alanda İslam ülkelerine eğitim verdiğini söyleyen SADAT’ın en tartışmalı faaliyeti “Gayri Nizami Harp Eğitimi” iddiası. Kurumun sitesinde de buna ilişkin “SADAT Savunma hizmet verilen ülkelerin topyekûn savunma organizasyonu ihtiyacı olarak ortaya çıkacak Gayri Nizami Harp teşkilatlanması ve bu teşkilatın unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekâtı ile bu harekata karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini verir” bilgisi yer alıyor.

Şirketin özel harekat ve istihbarat eğitimi verdiği de belirtiliyor.

SADAT’IN İKTİDARLA İLİŞKİSİ NE?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın SADAT yöneticileriyle “alakasının olmadığını” belirtmesine karşın 2012’de kurulan SADAT Savunma, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidarla yakın bir görüntü veriyor.

SADAT’ın kurucusu olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanlığını yapmıştı. Tanrıverdi aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi oldu.

Yine SADAT’ın kurucularından Gürcan Onat’ın askeri öğrenci alımlarına ilişkin komisyonlarda iki yıl boyunca görev yaptığı ortaya çıkmıştı. 

SADAT HAKKINDAKİ İDDİALAR NE?

SADAT hakkında bugüne kadar pek çok iddia ortaya atıldı. Türkiye’de eğitim kamplarının bulunduğu, El Nusra’ya yardım tırları adı altında silah gönderdiği, 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasında görev aldığı iddiaları başı çekti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Konya ve Tokat’ta silahlı eğitim kampları iddiasıyla ilgili yürüttüğü soruşturmada, “delil bulunmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. 

SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ise “Silahlı gücümüz yok” diyor. Kuruluşundan bu yana 25 ülke için askeri projeler ürettiklerini söyleyen Tanrıverdi, isim vermiyor ama bu 25 ülkeyi Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle Türkî cumhuriyetler olarak özetliyor.

Tanrıverdi, Libya, Yemen gibi çatışma bölgelerine girmemeyi tercih ettiklerini belirterek “Biz girmek istesek de devletimiz onay vermez” açıklamasını yaptı. Tanrıverdi, adını açıklamadığı bir ülkeye yönelik yaptıkları özel kuvvetler projesinin de devletin onay vermemesi nedeniyle uygulanamadığını kaydetti.   

SADAT LİBYA’YA YÖNELİK BM AMBARGOSUNU DELDİ Mİ? 

Şirket 2013 yılında Libya ordusu ile askeri spor tesisi ve zırhlı araç bakım-onarım merkezi kurmak için iki adet “İyi Niyet Protokolü” imzalamıştı. Ancak Ağustos 2013’de eski Tümgeneral Halife Hafter’in başlattığı isyan sonrasında, bu anlaşmalar hayata geçirilemedi. O tarihten beri SADAT’ın Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği iddiaları öne sürülüyor.

Tanrıverdi, 2013 tarihli projelerine ilişkin “BM ambargosunu delmeyecek şekilde projeler yaptık. Fakat o dönem teknik ve mali teklif sunma aşamasına yaklaşmışken Libya karıştı. 2020 yılında BM Güvenlik Konseyi Libya Yaptırımları Masası bize yazı gönderdi. Biz de Libya’da herhangi bir faaliyetimizin olmadığını, ambargonun bilincinde olduğumuzu bildirdik” dedi.  

BM, Libya’ya 2011’de silah ambargosu uygulanması kararı almıştı. Ancak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler ambargo kararına rağmen Libya’ya askeri destek sağlamaya devam etti.

KILIÇDAROĞLU’NUN İDDİALARI NEYDİ?

Geçen hafta SADAT’ın kapısına giden CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Düne kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Hedefleri arasında gayrı nizami harp eğitimi de var. Dikkatinizi çekmek isterim kamuoyunun yani sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tehdit. Aynı zamanda terörist yetiştiren bir kuruluş” demişti.

2023 seçimlerinde de işaret eden Kılıçdaroğlu, “SADAT gibi kuruluşlar, kim olursa olsun seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu SADAT’tır ve Saray’dır” uyarısında bulunmuştu.

Kılıçdaroğlu’nun iddiaları için Tanrıverdi, “Seçim güvenliğini tehdit edecek iddiası doğru değil. İç siyasetin bir unsuru değiliz” dedi. 

Tanrıverdi, “Emekli askerlerin TSK’dan edindikleri bilgilerle yabancı ülkelere proje yapılmasıyla devlet sırları taşınmış olmuyor mu?” sorusuna ise “Devlet sırları ayrı, askerlik bilgileri ayrıdır. Biz askerlik mesleğiyle ilgili stratejik danışmanlık yapıyoruz. TSK’nın gizli bilgilerini transfer etmek söz konusu değil” yanıtını verdi. Tanrıverdi, ülkelere yönelik projeleri tamamladıktan sonra Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve MİT’e raporladıklarını ve onay aldıklarını kaydetti. 

ERDOĞAN’IN SADAT’LA ALAKASI VAR MI?

Adnan Tanrıverdi’nin 2016 Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’na atanmasının ardından SADAT’tan istifa ettiğini kaydeden Melih Tanrıverdi, “2020 Nisan’ına kadar o görevi yaptı. Görev icabı orada. Bunun SADAT ile ilgisi yok. Adnan Paşa, devlet adamıdır” diye konuştu.  

SADAT’ın iş takipçiliği yapmadığını savunan Melih Tanrıverdi, ticari faaliyetleri gereği Savunma Sanayii Başkanlığı’na gittiklerini savundu. Tanrıverdi, “Bazı ülkelerin Türkiye’den talep ettiği ekipman, teçhizat ve mühimmat ihtiyaçları oluyor. Bunları SSB’ye iletmişizdir. Aselsan, MKE ve Roketsan’ın ürünlerine talep oluyor. Biz de bu ülkelerin taleplerini Türk savunma sanayisine faydası olsun diye irtibatlandıyoruz” diye konuştu. Tanrıverdi, “Bunda komisyon alıyor musunuz?” sorusuna “Komisyon aldığımız konular da oluyor, almadığımız konular da oluyor” karşılığını verdi. 

Tanrıverdi, devletten destek alamamaktan şikâyetçi olduğunu da söyledi. “SADAT Türkiye’den herhangi bir kuruma hizmet verdi mi?” sorusuna Tanrıverdi, “Hayır, hiçbir kuruma danışmanlık eğitimi vermedik” diye yanıtladı. 

SADAT DEVLETE RAPOR HAZIRLADI MI?

Melih Tanrıverdi, Adnan Tanrıverdi’nin başdanışman olarak görev yaparken 2016’dan itibaren askeri okulların Milli Savunma Bakanlığı’na, Jandarma’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasını önerdiğini ve kabul gördüğünü aktardı. Tanrıverdi, “terörün kaynağında bitirilme politikası” olarak özetlenecek yeni terörle mücadele konsepti ile Suriye’ye yönelik sınır ötesi harekat planlarının da Adnan Tanrıverdi’nin önerdiğini iddia etti. 

SADAT SURİYE İÇ SAVAŞINA MÜDAHALE ETTİ Mİ?

Melih Tanrıverdi, bu iddiaları reddederken “SADAT olarak 2012 yılında Türkiye’nin oradaki sınır bölgesinde güvenlik tedbirleri alması gerektiği, sınır ötesi harekat yapması gerektiği ve göçü durdurması yönünde devletin tüm birimlerine rapor gönderdik” ifadesini kullandı. 

O dönem “ÖSO’nun da bizden eğitim talebi geldi” diyen Tanrıverdi, “Talep zamanı bunları kapsamlı şekilde raporlaştırdık, ‘konuyu yapabilir miyiz’ diye devletin ilgili kurumlarına sorduk. Ancak bir yanıt alamadık. Daha sonra da bu tür mahzurlu konulara girmemeyi tercih ettik. Yalnızca ülkelerin silahlı kuvvetlerine hizmet vermeyi uygun bulduk. Daha sonra TSK, ÖSO’ya eğit-donat kapsamında eğitim verdi” açıklamasında bulundu. 

SADAT, 15 TEMMUZ’DA NASIL BİR GÖREV ALDI?

SADAT’ın 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasında da görev aldığı, şirkete ait keskin nişancıların Boğaziçi Köprüsü’nde bulunduğu iddiası sıkça getirilmişti.

O tarihte çalışanlarının 4-5 olduğunu iddia eden Tanrıverdi ise “15 Temmuz’u televizyondan öğrendim. Sayın Cumhurbaşkanının çağrısıyla biz de meydanlara indik. Planlı programlı, proje dâhilinde yürüdüğümüz iddiası doğru değil. ASDER üyelerinin sahaya çıkışı da bireysel. O gece tankları durduran arkadaşlarımız oldu. Onlardan biri de emekli bir albaydı” dedi.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version