Son dönemin gözde partisi İYİ Parti’deki eylem, söylem ve kadro uyuşmazlığı sadece bana mı tuhaf geliyor? Partiyi kuran ana kadro MHP’de siyaset yapmış kişiler. Genel başkan Meral Akşener, 28 Şubat sürecinde askere karşı dik durmasıyla biliniyor. Parti kendisini merkez sağda konumlandırıyor. Ama parti sözcülerinin eylem ve söylemleri merkez bir sağ parti olmaktan çok uzak.
Akşener’in parti kurma süreci, 2016 yılında MHP Genel Başkanlığına giden yolda yapılan tüzük değişikliği kurultayının iktidarın yargıya müdahalesiyle engellenmesinin ardından başladı. Sonra 15 Temmuz yaşandı. Ve MHP yönetimi, Akşener’i 8 Eylül 2016’da partiden ihraç etti.
Ardından 15 Temmuz’u ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak gören iktidar, sistemden çok rejim değişikliği olarak kabul edilen Cumhurbaşkanlığı referandumuyla güç kazandı. Evet oyları yüzde 51,4, hayır oyları yüzde 48,6 olarak açıklandı. Böylece olağanüstü hal ortamında yapılan ilk seçimdi. MHP’nin desteği ile ‘tek adam’ rejimine geçiş kapısı açılmış oldu.
CADI AVI SÖYLEMİYLE İYİ PARTİ’YE BİÇİLEN SINIR
Referandum sürecinde halkın ilgisini gören Akşener, 25 Ekim 2017 tarihinde İYİ Parti’nin kuruluş dilekçesini verdi. Kurduğu partinin ana kadrosunun neredeyse yüzde 80’i eski MHP’lilerden oluşuyordu. İYİ Parti kurulduktan hemen sonra Bahçeli ve Erdoğan tarafından ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ olarak nitelendi. Parti yönetiminde cemaatin kapısının önünden geçen kimse yokken üstelik. Bahçeli ve Erdoğan’ın bu nefret söylemi partinin siyaset tarzını derinden etkiledi. İYİ Parti, 15 Temmuz sonrasında yaşanan hukuksuzluklara hiç ses çıkarmayan bir muhalefet partisi oldu. İllere yaptığı ziyaretlerde KHK’lılar karşısına geçip Akşener’e yaşadıkları hukuksuzlukları yüzüne anlattılar. Akşener bu insanları izlemekle yetindi, ne tepki verdi ve bir iki kelimeyle de olsa hukuksuzlukları eleştirdi.
Buna rağmen AKP’den sonra sağ kulvarın en büyük partisi olan İYİ Parti’ye halkın ilgisi artmaya başladı. Anketlerde yüzde 17-18’ler civarında bir oranına ulaştığı tahmin ediliyor.
İşte tam da bu aşamada, hem de ülke tam da seçim sathı mailine girmişken İYİ Parti’de tuhaf şeyler olmaya başladı. Parti yönetimindeki bilinen MHP’li isimler geri plana çekilmesine rağmen İYİ Parti hala bir merkez sağ parti gibi hareket etmekten ve söylem üretmekten hala çok uzak. Akşener, Gezi Davası çıkışını birçok yorumcu “istibdada karşı bir başkaldırı” olarak okudu ama daha bu çıkışın dumanı tüterken Ergenekon ve Balyoz sanığı, TSK’daki fişlemelerin baş sorumlusu, daha geçen yıl evrakta sahtekarlıktan ceza almış eski asker Ahmet Zeki Üçok’u partiye aldı.
KHK SORUNUNDAN UZAK DURARAK MERKEZ PARTİ OLUNUR MU?
İYİ Parti şu ana kadar iktidar tarafından kendisine çizdiği alanın içerisinde siyaset yaptı. Partinin büyümesi ve sağın en büyük partisi olması, iki konuda atacağı adımla doğrudan ilişkili.
Temelde insan hakları sorunu olan Kürt meselesi hakkında parti ne düşünüyor ve projesi nedir? Şu ana kadar mevcut rejimin söylemleri dışında bir şey ortaya koymadı. AKP’nin Kürt sorununda şiddeti daha da arttıran adımlarına “milli menfaatler” diyerek arka çıktı.
Ve 10 milyon kişiyi ilgilendiren 15 Temmuz sonrasında yaşanan hukuksuzlar ve KHK meselesi konusunda mevcut rejimin çizgisini savunmaya devam edecek mi? Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) İYİ Parti kontenjanından atanan üyeler istihbarat raporları üzerinden gelen bilgileri doğru kabul edip insanların mesleğini ve özgürlüğünü elinden alacak kararlara imza atmaya devam ediyorlar. HSK örneğinden hareketle İYİ Parti’nin KHK konusunda önerdiği çözümün AKP-MHP iktidarının hukuksuzluklarından farkı ne?
HUKUK CİNAYETİNİ GÖRMEZDEN GELMEYE NE KADAR DEVAM EDECEKLER?
CHP ve DEVA Partisi, aileleriyle birlikte milyonları bulan KHK’lılarla ilgili eylem planını açıkladı. HDP ise Ömer Faruk Gergerlioğlu ve birkaç vekilin çabalarıyla KHK meselesi ve diğer hukuksuzluklar gündeme getirilmeye devam ediyor. Akşener nedeniyle KHK’lıların kendisine yakın hissettikleri İYİ Parti’den ise ses çıkmıyor. Bu hukuksuzluklara sessiz kalan bir parti nasıl merkez sağ parti olacak? Genel başkan yardımcıları dışlanmış toplum kesimlerini savunan açıklamalar yapıyor ve yapmalı da. Ancak KHK’lılar konusunda hala tek cümle yok?
Özal’ın ANAP’ı veya Demirel’in DYP’si merkez sağ partilerdi. Parti içerisinde toplumun her kesimini temsil edecek şekilde isimler bulunurdu. Herkes bir yolla parti yönetimine veya iktidarda ise bakanlara ulaşma yolunu bulur, görüş ve taleplerini iletirdi. 28 Şubat sürecinde aldığı rolle eleştirilmesine rağmen Mesut Yılmaz’ın başında bulunduğu Anavatan Partisi’nde de durum böyleydi. 28 Şubat sürecine Anavatan Partisi’nin yönetimine itiraz eden milletvekilleri vardı. Merkez sağ bir parti olma iddiasındaki İYİ Parti ise toplumun bütün kesimlerini kucaklamak yerine hukuksuzluğa maruz kalmış bir kesimi bilinçli bir şekilde görmezden ve duymazdan geliyor. Bazı parti sözcüsü konumundaki kişiler ve milletvekilleri de sabahtan akşama kadar ‘FETÖ’ sakızını çiğnemeyi milli spor haline getirmiş durumdalar. Ecevit’in DSP’si bile toplumun farklı kesimlerine kapısını açma bakımından İYİ Parti’den daha iyi durumdaydı.
KHK KONUSUNDAN UZAKLAŞTIKÇA MERKEZ SAĞ PARTİ OLMA ŞANSINI KAYBEDER
Hasılı İYİ Parti damga yemekten kaçtıkça merkezden uzaklaşıyor. KHK meselesi İYİ Parti’nin merkez sağ bir parti olmasının önündeki turnusol kağıdı işlevi görüyor. KHK meselesinden uzaklaştıkça merkez sağ parti olmaktan da uzaklaşıyor. İYİ Partili yöneticilerde yükselişe geçen siyasi parti yetkililerinde görülen kendinden ve emin burnu havada bir tavır seziyorum. Kürt meselesi ve hukuksuzluklar konusunda gerekli adamı atmadıkları taktirde oy oranındaki yükseliş kalıcı olmayacaktır.
Oysa AKP ve MHP’den kaçan oylarla yüzde 15 civarına yerleşen İYİ Parti, merkez bir partiye uygun şekilde davranıp partiyi de buna göre dizayn etse, oylarını yüzde 25’in civarına çıkararak iktidar alternatifi bile olabilirdi. Bu haliyle merkez sağ bir parti olması hayalden öte gitmez.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***