Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Avrupa’daki sağ popülizm Türkiye’ye mi sıçradı?

Avrupa'daki sağ popülizm Türkiye'ye mi sıçradı?


Türkiye’de sığınmacı karşıtlığını öne çıkaran Zafer Partisi, Avrupa’nın pek çok ülkesinde güçlenen sağ popülist ya da aşırı sağ partilerin yeni bir örneği mi?

Son yıllarda Fransa’dan Almanya’ya, Danimarka’dan İtalya’ya kadar Avrupa’nın pek çok ülkesinde “sağ popülist” ya da “aşırı sağ” olarak nitelendirilen siyasi partilerin mülteci ya da yabancı karşıtlığı üzerinden güçlendiği gözlemleniyor. Siyaset bilimcilere göre benzer şekilde sığınmacı sorununu öne çıkaran Zafer Partisi’nin de tartışmaların sürmesi durumundaAvrupa’daki örneklere benzer şekilde büyüme potansiyeli var.

 

Zafer Partisi, daha önce MHP ve İYİ Parti’de siyaset yapan Ümit Özdağ tarafından 26 Ağustos 2021’de kurulan yeni bir parti. Ancak yeni olmasına karşılık, özellikle sığınmacılar meselesini ön plana çıkarması, sosyal medyadaki etkinliği ve girdiği polemikler üzerinden son günlerde iç siyasetin en çok tartışılan oluşumlarından biri oldu.

 

Avrupa’nın pek çok ülkesinde son yıllarda göçmenleri, yabancı düşmanlığını odağına alarak gittikçe büyüyen bir popülist aşırı sağ akım bulunuyor. Almanya’da AfD, Fransa’da Ulusal Cephe, Avusturya’da FPÖ, Macaristan’da Fidesz, Yunanistan’da Altın Şafak bu tür partilerden sadece birkaç tanesi. 

 

Türkiye’de aslında “uç sağ” olarak nitelendirilebilen partilerin hep olduğuna işaret eden siyasi analistlere göre, ancak Zafer Partisi Avrupa’da son dönemin popülist sağ partilere benzerlikleriyle ilk örnek olarak görülebilir.   

 

Zafer Partisi siyasi yelpazenin neresinde?

 

Peki Zafer Partisi, Avrupa’da son dönemde güçlenen “sağ popülist” ya da “aşırı sağ” partilerle siyasi yelpazede benzer konumda mı? 

 

Zafer Partisi’ni “radikal sağın Türkiye’deki yeni temsilcisi” olarak nitelendiren Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Aytürk, şunları söylüyor:

 

“Türkiye’de Avrupa’daki anlamıyla radikal sağ partiler görmüyorduk. Radikal sağ ile kastettiğimiz şu: 1970’li yılların sonundan itibaren bütün Avrupa’da, ama zamanla bu bütün Batı dünyasına yayıldı, doğan yeni sağ hareketler. Temel özellikleri bir şeye itiraz ediyor olmaları. İlginç olan şey ise Türkiye’de radikal bir sağ parti yakın bir zamana kadar yoktu.”

 

Aytürk’ün burada kast ettiği ise Avrupa’dakine benzer radikal sağ. Türkiye’de 1940’lı yılların ikinci yarısından itibaren “uç sağ” partilerin hep bulunduğunu, bunların milliyetçi ya da İslamcı olabileceğini ve genelde farklı bir Türkiye hayal ettiğini ifade eden Aytürk, Avrupa’dakine benzer “radikal sağ” partilerin Türkiye için yeni bir olgu olduğuna dikkat çekiyor.

 

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Somer’e göre de bu tür partilere “aşırı” ya da “radikal” denilmesi demokrasiye referansla alakalı. Somer, “Çünkü siyaset anlayışları ve toplumlara önerdikleri projeler demokratik ve özgürlükçü sistemlerle bağdaşan öneriler değil” diyor.

 

Neden hem popülist hem de uç sağ?

 

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Berk Esen de Zafer Partisi’nin Batı ülkelerinde de örnekleri görülen tipik “popülist uç sağ hareket” olduğu görüşünde. Esen, Zafer Partisi’ni ve Ümit Özdağ’ınneden hem popülist hem de uç sağ olduğunu şöyle açıklıyor:

 

“Popülist olması söyleminden belli. Sadece göçmen karşıtı olması nedeniyle değil. İktidar ile muhalefet partilerini tek tip bir kategoriye koyup bir taraftı sessiz istilaya izin veren kötü elitler olarak yansıtıyor, geri kalan kesimi de kendisinin hitap etmeye çalıştığı halk olarak nitelendiriyor. Ve tabii ki bizi bu tehlikeden kurtaracak olan tek kişi de kendisi ve onun partisi! Bu zaten çok popülist bir strateji. Uç sağ olması da zaten göçmen karşıtlığı ve milliyetçiliğinden kaynaklı.”

 

Esen sözlerini, “Türkiye’de uzun süredir milyonlarca göçmen yaşadığı için bu hareketin şimdiye kadar çıkmaması şaşırtıcıydı aslında” diye sürdürüyor. Özdağ’ın daha önce üye olduğu MHP’nin tipik bir “uç sağ popülist” parti olmadığını ve Avrupa’daki muadillerinden farkı bulunduğunu kaydeden Esen, sözlerini şöyle sürdürüyor:

 

“MHP, çıkış noktası 60’lı yıllarda yükselen sol dalgayı durdurmak için biraz da devlet tarafından destekli olan, paramiliter ayağı güçlü, geleneksel milliyetçi bir partidir. Zafer Partisi’ne en yakın MHP’yi gösterebiliriz ama MHP’nin kullanmadığı strateji ve söylemleri gündeme getirmesi açısından da farklılar.”

 

Avrupa’daki partiler ile benzerlikleri neler?

 

Siyaset Bilimci Somer, Zafer Partisi’nin Avrupa’daki radikal sağ partilerle benzerliklerini şöyle sıralıyor:

 

“Birincisi bayraklaştırdıkları, kullandıkları konular ile ilgili benzerlikler var. Özellikle küresel bir sorun olan mülteci krizinin bu partiler tarafından bayraklaştırıldığını görüyoruz. İkinci olarak kullanılan metotlar ve söylemler. Bir tehdit ve korku duygusunun özellikle ön plana çıkartılması ve toplumun temel sorunlarının çözümü yerine insanların duyduğu endişenin nedeni olarak yabancıların gösterilmesi.”

 

Somer, partinin kullandığı sosyal medya yöntemleri ve üslup ile örgütlenme biçimlerinin de Avrupa’daki partiler ile benzeştiğini belirtiyor.

 

Milliyetçilik akımları üstüne çalışmaları ile bilinen Aytürk’ün tespitine göre ise radikal sağ partilerin itiraz ettikleri hususlar iki ana noktada toplanıyor: Birincisi ulus bilincini ortadan kaldırdığını düşündükleri AB gibi şemsiye örgütler, ikincisi de yabancılar ile göçmenler. Zafer Partisi de sığınmacılara yönelik açıklamaları ve itiraz noktaları ile bu açıdan Avrupa’daki radikal sağ partilere benziyor.

 

Zafer Partisi’nin ekibi ve programı yeterli mi?

 

Zafer Partisi’nin sadece sığınmacılara yönelik söylemleri öne çıkartırken, diğer taraftan ekonomi ya da özgürlükler gibi diğer köklü sorunlara etkili çözümler önermemesi de uzmanların dikkat çektiği bir başka husus. 

 

Aytürk’e göre Zafer Partisi gibi radikal sağ partilerin programlarını geliştirmesi biraz da ne kadar süre devam edeceklerine bağlı. 

 

“Şu an itibariyle evet tek meseleli bir parti bu. Onun ötesinde tek kişiden ibaret bir parti gibi de görünüyor” diyen Aytürk, Avrupa’da 20-30 yıl süren hareketlerde diğer konularda da politikalar geliştirildiğine işaret ederek bu nedenle Türkiye’de radikal sağın ne kadar süre ayakta kalacağı, nasıl kurumsallaşacağı, tek bir parti mi yoksa birkaç parti mi olacağı gibi unsurların görülmesi gerektiğini kaydediyor.

 

Esen de Zafer Partisi’nin şimdilik tek kişilik bir parti olduğuna ve Özdağ ile birlikte bir siyasi elit bulunmadığına dikkat çekerek tipik popülist bir parti olarak örgüt kurmak gibi zor bir oluşum içine girmektense sosyal medya üzerinden seçmenlere hitap eden söylem geliştirdiğini belirtiyor.

 

Zafer Partisi daha güçlenir mi? 

 

Yeni bir parti olduğundan dolayı henüz anketlerle oy potansiyeli hakkında çok doğru sonuçlar çıkarılamayan Zafer Partisi’nin popülaritesinin giderek artıp artmayacağı da bir başka tartışılan konu.

 

Esen, partinin gerçek potansiyelini anlayabilmek ve kendisini tam olarak nasıl konumlandıracağını görmek için 1-2 sene beklemenin yararlı olacağı görüşünde. Esen, partinin oyları her partiden toplayabileceğini ancak oy oranının belli bir düzeyde kalacağı öngörüsünde bulunarak “Zafer Partisi gümbür gümbür geliyor geliyor diyenlerden değilim, biraz daha itidalli analiz yapıyorum” diyor. 

 

Somer de Zafer Partisi’nin şu anda “boşluk doldurduğunu” söyleyerek bunu şöyle açıklıyor:

 

“Nedir bu boşluk? Bizim genelde ana akım, merkez gibi sıfatlarla adlandırdığımız daha büyük siyasal partiler dünyadaki iklim krizi, sosyal adaletsizlikler, eşitsizlikler, gelecek kaygılarına karşılık insanlara hitap eden ve işleyebilecek çözümler öneremiyorlar. Öneremedikleri zaman dolan bu boşluğu korku siyaseti üzerinden bu tür partiler doldurabiliyorlar.”

 

“Radikal sağ Türkiye’de kök salacak”

 

Aytürk, partinin popülaritesinin artacağını ve önümüzdeki aylar içinde kamuoyu yoklamalarında daha görünür hale geleceğini düşündüğünü belirtirken, bunun nedenini de sığınmacılar meselesinin uzun sürecek olmasını gösteriyor. Şu anda yaşanan göçlerin “devasa bir yer değiştirme” hareketi olduğunu, tarihte bunun örneklerinin görüldüğünü ve kısa vadede çözümlenmesinin zor olduğunu söyleyen Aytürk, bu konunun Zafer Partisi’nin oy oranına etkisini şöyle aktarıyor:

 

“Bu şartlar altında ben radikal sağın Türkiye’de kök salacağını düşünüyorum. Ama ne kadar büyüyeceği, Türkiye’deki merkez partilerin tutumuna ve bu sorunla baş etme yeteneklerine bağlı. Eğer başarılı politikalar geliştirirlerse radikal sağ küçük bir parti olarak kalır. Ama küçük de derken uzun vadede oy oranının yüzde 5’in üstüne çıkacağını kesinlikle düşünüyorum.”

 

Somer de Zafer Partisi’nin güçlenip güçlenmemesinin tamamen diğer muhalefet partilerinin politikalarına bağlı olduğunu ifade ederek “Eğer insanları ikna edici çözümler önerebilirlerse (bu parti) büyümeyecektir” öngörüsünde bulunuyor.

 

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise partisini nasıl konumlandırdıklarına ilişkin DW Türkçe’nin sorusuna yanıt vermedi.

 

KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version