Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Üreticiler: Et pahalı değil, alım gücü düşük

Üreticiler: Et pahalı değil, alım gücü düşük


Kırmızı et fiyatlarını düşürmek için ithalat da değerlendiriliyor. Ancak üreticilere göre bunun da fiyatları düşürmesi mümkün değil. Kasaplar ise önlem alınmazsa fiyatların 250 lirayı bile bulabileceğinden bahsediyor.

Son dönemde hızla artan enflasyon vatandaşın alım gücünü de oldukça etkiliyor. Özellikle gıda grubundaki fiyat artışları tüketiciyi zorluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Mart ayı istatistiklerine göre yıllık enflasyon yüzde 61,14’e çıktı. Gıda enflasyonu ise yüzde 70’i aştı.

 

Gıda tarafında tüketicinin dikkatle takip ettiği ürünlerin başında ise kırmızı et geliyor. Son zamlarla birlikte tezgahlarda etin kilogram fiyatı 100 lirayı aştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ramazan ayı sonrasında et fiyatlarının düşürülmesi için yeni bir ithalat adımının atılacağını belirtti.

 

Peki et fiyatlarını bugünden yarına düşürmek mümkün mü?

 

Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre, bir kilogram kırmızı etin üreticiden çıkış fiyatı şu an 86 lira 97 kuruş. Bu, geçtiğimiz yılın Mart ayına göre 118’lik bir artışı ifade ederken geçen aya göre de yüzde 22,5 bir yükselişi gösteriyor. Aynı istatistiklerine göre üç yıl önce bugün, kırmızı etin kilogram fiyatı 30 lira 39 kuruştu.

 

Üreticiler, bu artışta en büyük payın yem, gübre ve enerji gibi girdi maliyetlerinin hızla yükselmesinde olduğunu belirtiyor.

 

“Kırmızı etin fiyatı pahalı değil”

 

DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Kırmızı Et Üreticileri Birliği Merkez Başkanı Bülent Tunç, bu maliyetlerle üretim yapmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Tunç’a göre girdi maliyetleri hesaplandığında etin fiyatı pahalı değil, tüketicinin alım gücü düşük kaldığı için böyle hissediliyor.

 

Kısa süreli önlemlerin et fiyatlarını aşağı çekmeyeceğini belirten Tunç, “İthalat da buna çare olamaz. Önce şunun altını çizmek istiyorum. Biz üreticiler olarak ithalata da ihracata da karşı değiliz. Eğer faydası olacaksa yapmamız gerekir. Ancak gelinen noktada fiyatları düşürmenin çaresi bu değil. Emin olun fiyatlar düşmeyecek. Kimse fiyatların düşmesini beklemesin. Bu kararlar ancak fiyatların yükselmesini durdurabilir. Belki tüketici için olumlu bir etki olur” yorumunda bulundu.

 

Adana Kasaplar Odası Başkanı Saruhan Yağmur da ithalatın uzun vadede bir çözüm olmayacağını belirtiyor. Buna göre sürekli artan fiyatları düşürmek kısa vadede zor. Yapılacak ithalatın bazı bölgelerde yerli üreticiye zarar verebileceğini anlatan Yağmur, girdi fiyatlarının acilen düşürülmesi gerektiğini belirtiyor. Yağmur’un bu konuda vurguladığı diğer bir başlık da yerli üreticinin uygulanan politikalar yüzünden küstürülmesi.

 

Bir kilogramın maliyeti ne kadar?

 

Şu an bir kilogram etin üreticiye maliyetinin 85 lirayı bulduğuna dikkat çeken Bülent Tunç, ithalat gibi günlük tedbirlerin yerine uzun vadeli programların uygulanması gerektiğini dile getiriyor.

 

“Bu fiyat nasıl düşecek? 130 liraya aldığımız yem 325 liraya geldi. Yem fiyatı tekrar 130 liraya düşerse fiyatlar da geriler, yoksa fiyatların düşmesi imkansız” diyen Tunç, sözlerini “Bizim 3 yıllık 5 yıllık stratejik planlara ihtiyacımız var. Üstelik bu plan ve programlar devreye alındıktan sonra değiştirilmemesi gerekiyor. Her gelen tarım bakanı bunu değiştirmemeli. Bakanlıktaki genel müdürler de bu konularda uzman olmalı. Her yıl farklı bir program uygulanıyor. Üretici önünü göremiyor. Sonuç olarak üretimi bırakıyor” diye sürdürdü.

 

“Doğru politikayla üretim artar”

 

Girdi maliyetlerinde artış yüzünden et temin ettikleri çoğu üreticinin piyasadan çekilmeye başladığını belirten kasaplar ise dişi kesiminin artmasına dikkat çekiyor.

 

Saruhan Yağmur, dişi hayvan kesiminin önüne geçilemediğini, sorunun kaynaklarının birinin de bu olduğunu aktarıyor. Yağmur’a göre eğer 3-4 yıl boyunca dişi hayvan kesimi hem büyükbaşlarda hem de küçükbaşlarda kısıtlanırsa Türkiye bu konuda kendi iç tüketimini karşılayabilir hatta güçlü bir ihracat potansiyeline sahip olabilir.

 

Ancak üreticilere göre buradaki asıl sorun yanlış destek politikaları. Hayvancılığa önemli oranda destek verildiğini ifade eden üreticiler bu desteklerin yanlış uygulandığını belirtiyor. Buna göre meraların düzenlenmesi ve yem bitkilerine yeni destekler verilmesi gerekiyor. 

 

“Et ve süt üretimi ayrı değerlendirilmeli”

 

Bülent Tunç, üreticinin doğru şekilde desteklendiğinde ithalat ve ihracat programlarından etkilenmeyeceğini belirtiyor. Tunç’a göre Türkiye kırmızı et ve süt üretiminde bazı yanlış adımları atmaya devam ediyor. Tunç, bu durumu şöyle özetliyor:

 

“Süt üretimine yoğun destek vererek kırmızı et fiyatlarının düşmesini bekleyemezsiniz. Bir dönem süt üretimi destekleniyor daha sonra bu destekler devam ettirilmiyor. Sonucunda üreticiler kovalarca sütü yollara döküyor. Bunun daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesi gerek. Et ve süt üretimini ayırmak gerekiyor. Hangisinin hangi desteğe ihtiyacı olduğu iyi tespit edilip sürdürülebilir bir mekanizma kurulmalı. Yoksa ne üretici ne de tüketici memnun olabilir. Biz süt hayvanı yetiştirip ondan et bekleyemeyiz. Bunların gelişim süreçleri de farklı. Süt hayvancılığını destekleyip ucuza kırmızı et yediremeyiz.”

 

Kurban Bayramı uyarısı

 

Yaklaşan Kurban Bayramı’na dikkat çeken Saruhan Yağmur da maliyetlerin bu şekilde devam etmesi haline etin daha da pahalı hale geleceğini söylüyor.

 

Yağmur’a göre şu an piyasada et bulmak zor. Yağmur, “Biz bu konuda uzun süredir çağrı yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde bakanlık ile görüşmelerimiz olacak. Geçmiş dönemde etin fiyatı 150 liraya gidiyor diye uyardığımızda bizi dinlemediler ancak şu an o seviyelerdeyiz. Şimdi tekrar uyarıyorum. Acil önlem alınmazsa kırmızı et için 250 liraları da konuşmaya başlarız. Etin fiyatı 250 lira olur. Önlem alınması gerekiyor” diyor.

 

“Etkisi iki yıl sonra görülüyor”

 

Kırmızı et üretimi hem yüksek maliyet hem de uzun bir süre gerektiriyor. Bu anlamda atılan adımların da en az iki sene sonra karşılık bulabildiğini söyleyen Bülent Tunç, “Bugün doğan hayvan için 2 yıllık bir süreç söz konusu.  Evet biz yine ithalat yapalım ama üreticimizi etkilemeyecek bir ortamda yapalım. Destekleri doğru uygulayalım. Meralarımızı ona göre düzenleyelim. Yem üretimimizi ona göre planlayalım. Yem üreticisine de destek verilmesi gerekiyor. Biz her şeyi düzgün yapsak bile iklimsel koşullardan da etkileniyoruz. Yani bu çok zorlu bir süreç. Hemen her şeyin düzelmeyeceği bir ortamda adımların da dikkatli atılması şart” şeklinde sözlerini sürdürüyor.

 

KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – EMRE ESER


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version