Karakaş, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Yasa gereği asgari ücretin işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek miktarda olması gerekmektedir. Cari asgari ücretin geçen yılda uygulanan asgari ücrete göre %50’den fazla artırılmasına rağmen döviz kurundaki dalgalanmalar, petrol fiyatlarında yüksek artışlar, Rusya-Ukrayna savaşı ile diğer iç ve dış etkenlere bağlı olarak enflasyon rakamlarında çok yüksek artışlar ortaya çıkmıştır.
Hâl böyle iken özellikle gıda, kira ve ulaşımda öngörülemeyen oranlarda çok yüksek fiyat artışları başta asgari ücretliler olmak üzere, diğer tüm sabit ücretli çalışan ve emeklilerin satın alma gücünün erimesine yol açmıştır.
Yüksek enflasyon sadece günümüze özgü değildir. Geçmiş dönemlere bakıldığında çok da geriye gitmeye gerek yok. 1990’lı yıllarda 2000’li yılların başında yüksek enflasyon karşısında ülkemize özgü çözümler ürettiğimiz de görülecektir. Bu çözümlerden biri de enflasyonun çift haneli olduğu ve çok yüksek olduğu dönemlerde milyonlarca çalışanın mağdur olmaması için 2000-2002 yılları arasında olduğu gibi her yıl 4 kez belirlenip zamlanması, izleyen yıllarda ise enflasyondaki düşüşe bağlı olarak yıllık bazda 3’e, düşüşlerin hızlanmasına bağlı olarak 2’ye ve bire düşürülmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Günümüzdeki enflasyon rakamlarının yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu temmuz ayında asgari ücretlilerin gerileyen alım güçlerinin yükseltilmesi için zam yapılması kaçınılmaz görünmektedir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***