Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Siyasi istikrarsızlığın yaşandığı Pakistan’ı bundan sonra neler bekliyor?


Pakistan’da aylarca devam eden ekonomik hoşnutsuzluğa bir de son günlerde yaşanan siyasi gerginlik eklendi. Haftanın sona ermesiyle, ülkenin en karizmatik başbakanlarından biri devrildi, yerine ülkenin önde gelen siyasi hanedanlarından birinin üyesi geldi. Tüm bölge için sonuçları olan gerginlik henüz sona ermemiş olabilir.

Usta siyasetçi Şahbaz Şerif, pazartesi günü, sol cenahtan radikal muhafazakarlara uzanan siyasi yelpazeyi kapsayan, farklı partilerden oluşan bir koalisyon hükümetine başkanlık etmeye yemin etti. Şimdilerde her ne kadar aynı cephe içinde yer alsalar da rekabet geçmişine sahip bu partileri yönetmek hiç de kolay olmayacak. Şerif, Yüksek Mahkeme’ye kadar giden bir siyasi kavganın ardından yapılan güven oylamasıyla devrilen eski kriket yıldızı yeni muhafazakar İslamcı politikacı Han’ın yerini aldı.

Kısaca Pakistan’da yaşananlara ve bundan sonra olabileceklere genel olarak göz atalım:

Hükümet değişikliğine ne yol açtı?

İmran Han, 3 Nisan’da parlamentoyu feshedip erken seçim çağrısı yaparak muhalefetin talep ettiği güvensizlik oylamasından kaçındı. Han’ı ekonomik olarak kötü yönetimle suçlayan muhalefet, Yargıtay’a başvurdu. Han’ın adımının yasadışı olduğuna karar verildi ve güvensizlik oylaması yapıdı. Han, pazar sabahına kadar süren oylama ile iktidardan düştü.

İmran Han, 11 Eylül’den bu yana Pakistan’da var olan Amerikan karşıtlığını kullanmaya çalışıyor. Washington’ı, bağımsız dış politikası nedeniyle muhalifleriyle birlikte kendisini devirmek için komplo kurmakla suçluyor. ABD Dışişleri Bakanlığı ise herhangi bir müdahaleyi reddediyor. Bununla birlikte yine de bir hükümet değişiklikliği, Taliban’ın yönetimi devraldığı Afganistan’dan kaotik bir şekilde ayrılan ve bölgede müttefiklere ihtiyaç duyan Washington için iyi haber olabilir.

Hükümet kimlerden oluşuyor?

Yeni hükümet, geçmişte birbirleriyle amansız şekilde mücadele eden farklı partilerden oluşuyor. En büyükleri, Şerif’in başında bulunduğu Pakistan Müslüman Birliği (PML) ile cinayete kurban giden eski başbakan Benazir Butto’nun oğlu ve kocası tarafından yönetilen Pakistan Halk Partisi (PPP). Her iki parti de aile üyeleri tarafından yönetiliyor, aile partiye hakimdir ve liderlik sorunu yaşanmasına izin verilmez.

Taliban yanlısı, radikal duruşuyla bilinen Cemaat-ul Ulemayi Pakistan (JUI) ise koalisyon içindeki üçüncü büyük güç. Muttahida Meclis-i Amal (MMA) olarak da bilinen ve JUI’nin de aralarında yer aldığı Pakistan’da 5 dini partinin oluşturduğu bu ittifakın liderliğini Mevlana Fazlurrahman yürütüyor. JUI de aile partisi olarak öne çıkıyor. Gruba ait çok sayıda medrese bulunuyor ve sayıları binlerle ifade edilen bu dini ‘okullar’ ülkenin kuzeybatısında, Afganistan sınırında yer alıyor. Hem Afganistan Talibanı’na hem de Pakistan Talibanı’na (TTP) destek sağlıyor.

Her üç partinin liderliğinin adı da yolsuzluk iddialarıyla lekeli. Buna kara para aklama ile suçlanan Başbakan Şahbaz Şerif de dahil. Üç lider de siyasi amaçlı olduğunu iddia ederek suçlamaları reddediyor.

Şimdilerde Han’ı devirmek için güçlerini birleştirdiler. Seçim yasalarını değiştirmek, 2023 yazında yapılacak bir sonraki seçimde şanslarını artırmak ve seçim bölgelerini yeniden düzenlemek dışında siyaseten ortak noktaları neredeyse biç yok. Pakistan’da aile siyasetine son vermek isteyen Han’ın geri dönüşüne karşı birleşiyorlar. Uzun vadede ortak gündemlerinin kendilerini bir arada tutacağının garantisi yok.

Pazar günü (10 Nisan), yüz binlerce destekçisini bir araya getirdiği ülke çapındaki gösterilerden de cesaret alan Han, “sokağın gücü” yoluyla erken seçimleri zorlamak istiyor. Bu durum şiddete yol açabilir, zira partinin tabanı çoğunlukla gençlerden oluşuyor. Muhalefet, ekonomik kötü yönetime atıfta bulunarak kendisini görevden almış olsa da, yeni hükümetin herhangi bir çözüm yolu olup olmadığı net değil. En azından şu ana kadar açıklanmadı.

Değişiklik ABD’nin Pakistan ve Afganistan politikasını nasıl etkileyecek?

Taliban’ın Afganistan’ı yeniden ele geçirmesinin ardından Pakistan’In çatışmada ABD’ye destk olup olmayacağı yönündeki bir soruyu yanıtlayan İmran Han, “Barışta evet, savaşta ve çatışmada asla” yanıtını vermişti. 11 Eylül sonrası ABD’nin ‘terörle mücadele’ politikasını en sert şekilde eleştirdi. Eski kriket yıldızının haleti ruhiyesi, ABD’nin Afganistan’daki 20 yıllık savaşı sırasında haksız yere hedef alındığını düşünen ve Taliban’ı durdurmak için “yeterince bir şeyler yapmamakla” suçlanan birçok Pakistanlıda var olan bir durum.

Han’a göre, el Kaide’nin 11 Eylül saldırılarına hiçbir Pakistanlı veya Afgan karışmamış olsa da, savaşın sonucu olarak militan saldırılarda yaklaşık 80 bin Pakistanlı sivil ve yaklaşık 5 bin Pakistan askeri hayatını kaybetti.

El Kaide lideri 11 Eylül saldırılarını Afganistan’da planlamış, 2011’de Pakistan’da saklanırken öldürülmüştü.

Han, Afganistan’daki IŞİD hedeflerine yönelik “ufuk ötesi” olarak isimlendirilen sınır mtesi saldırılar için ABD’ye Pakistan topraklarına veya hava sahasına erişim izni vermeyi reddetti.

ABD Başkanı Joe Biden’ın seçilmesinden sonra Han ile telefon görüşmesi yapmaması, İslamabad’la Washington arasında gerginlik olduğu görüşünün en net kanıtı oldu. Han, ABD’nin “itaatkar bir Pakistan” istediğini, Çin ve Rusya ile olan yakın ilişkilerine karşı olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan İmran Han, uluslararası toplumu Taliban yöneticileriyle daha fazla ilişki kurması için zorladı ve ABD’nin Taliban’ı cezalandırma girişimlerine direndi. Biden’ın 11 Eylül kurbanlarının aileleri için Afganistan’ın ABD’de tutulan rezervlerinden 3,5 milyar doları ayırma kararını çok sert şekilde eleştirdi.

İmran Han liderliğindeki Pakistan, Taliban’ın resmi olarak tanınması için var gücüyle hareket etti. Küresel çabalara öncülük etti. Örgütün, kız çocuklarının 6’ıncı sınıftan itibaren okula gitmemesi yönündeki kararını destekledi. Bu açıklamalar, Afganistan’da halkın tepkisine neden oldu.

Washington’ın yeni hükümet içerisinde Taliban yöneticileriyle anlaşma konusunda daha istekli ve aynı fikirde müttefikler bulması muhtemel.

Ülkenin önünde hagi ekonomik sorunlar bulunuyor?

Muhalefet, Han’ın hem enflasyon hem de enerji fiyatları yükselirken ekonomiyi düzgün bir şekilde yönetemediğini dile getirdi.

Geçen ay pompadaki gazın fiyatını 10 Pakistan rupisi (birkaç ABD senti) düşürmeye çalıştı, ancak haleflerinin fiyatları tekrar yükseltmek zorunda kalacağı neredeyse kesin.

Rusya’dan net petrol ve gaz ithalatçısı.

Yeni başbakanın ailesi, şeker ve çelik fabrikalarına sahip Pakistan’ın en büyük iş yerlerinden birini kontrol ediyor. Şerif’in kazanması Pakistan rupisini dolar karşısında 86’dan 82’ye yükseltti. Karaçi Menkul Kıymetler Borsası’nda nisbi kazanımlar görüldü.

İmran Han’ın hükümeti, izlediği ‘zamanında karantina’ politikaları nedeniyle uluslararası arenada övgü aldı.

Yolsuzlukla mücadele konusundaki itibarı, yurtdışındaki Pakistanlıları ülkeye para göndermeye teşvik etti ve 2020-21’de 29,4 milyar dolar parayı ülkeye kazandırdı. Bu miktarın 2021-22’de 31 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Ancak ekonomik gelecek hala kasvetli görünüyor.

İslam Kalkınma Bankası, Pakistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasının geçen yılki yüzde 5,6’dan yüzde 4’e yavaşlamasını bekliyor. Enflasyonun da 2021’de yüzde 8,9’dan bu yıl yaklaşık yüzde 11’e yükselmesi bekleniyor.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version