HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında gündemde yer alan konulara ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak’a yönelik düzenlediği Pençe-Kilit operasyonuna değinen Sancar, iktidarın savaş politikalarıyla siyaseti dizayn etmeye, muhalefet partilerini hizaya sokmaya çalıştığı görüşünü dile getirdi:

“Özellikle diğer muhalefet partilerinin tarihten dersler çıkarmalarını bekliyoruz. Her sınırötesi operasyondan sonra iktidarın arkasına dizilme alışkanlığının bu düzenin kalıcı hale gelmesinden başka bir şeye yaramayacağını hatırlatmak istiyoruz. Bu oyuna gelmeyin, savaş politikalarıyla, çözümsüzlükle gidilecek yol sefalettir, faşizmin kurumsallaşmasıdır. Bu iktidar, ülkenin bekasını gerekçe gösteriyor, böyle propaganda yapıyor, aslolan kendi bekalarıdır.”

Mithat Sancar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

‘SURUÇ’U UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ’

– Suruç için adalet arayışı, 81. ayını dolduracak. Katilleri, onlara göz yumanları, onları teşvik edenleri yargılaması gereken mahkemeler, hayatını kaybeden yoldaşlarımızın ailelerine soruşturmalar açıyorlar. Onları gözaltına alıyorlar, onları tutukluyorlar. Düş yolcularımızın hayallerini ve anılarını yaşatacağız, Suruç’u unutmayacağız, unutturmayacağız.

‘İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ BİR CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYOR’

– Cezaevlerinde yaşanan gelişmeler ailelerin, partimizin ve demokratik kamuoyunun gündemindeki acil yerini korumaya devam ediyor. Bir ülkenin demokratik standartlarını görmek istiyorsanız, ilk bakılacak yerler cezaevleridir. Türkiye’de duvarlar sürekli yükseliyor ve çoğalıyor. Hepten zindan rejimine dönmüş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu rejim, ülkeyi bir cezaevi toplumuna dönüştürmek için her yolu deniyor. Dikkat edelim; 2022 verilerine göre Türkiye’de şu an 383 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. İktidar bunu yeterli görmüyor, 37’sinin daha yapımına başlandı. Bu iktidarın bütün icraatlarını en iyi gösterecek örnek budur arkadaşlar; bu ülkeyi bir cezaevine dönüştürmeye çalışıyorlar. 

‘HEP BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK BOYNUMUZUN BORCU’

– İşte 8 Mart, işte Newroz meydanları. Oralarda yükselen ses mesaj veriyor dostlarım. Adalet ve demokrasi umudunun nerede yattığını gösteriyor. Korku bacayı sardığı için her gün yeni operasyonlar yapıyorlar. Bizim binalarımıza saldırı oluyor, diğer partilerin binalarına saldırılar oluyor. Biz bundan “Bunlar sadece bizim meselemiz değildir” diye boşuna demiyoruz. Eğer gerçekten bunu durdurmak istiyorsak, hep birlikte mücadele etmek boynumuzun borcudur.

‘BU ÜLKEDEKİ SİYASETİ, SAVAŞ POLİTİKALARI ÜZERİNDEN DİZAYN ETMEYE ÇALIŞIYORLAR’

– Bakın, bu iktidar daimi savaş politikalarıyla ayakta duruyor, varlığını savaş politikalarına bağlamış” deyip duruyoruz. İşte şimdi, Federe Kürdistan bölgesine bir sınırötesi operasyon başlattılar. Bunun ötesi sınır ötesi operasyon değil, apaçık savaş politikalarıdır. Buradan çok yönlü hesapları var elbette. Bu hesapların içinde ülkedeki siyaseti yeniden dizayn etme hedefi de yer alıyor. Bu ülkedeki siyaseti savaş politikaları üzerinden dizayn etmeye çalışıyorlar, muhalefet partilerini bu politikalar üzerinden hizaya getirmeye çalışıyorlar. Herkesi sessizce bu cephede yer almaya çekiyorlar, belki de mecbur ediyorlar. Ama hiç kimse mecbur değil bu politikalara.

‘MUHALEFET PARTİLERİNİN TARİHTEN DERSLER ÇIKARMALARINI BEKLİYORUZ’

– Özellikle diğer muhalefet partilerinin tarihten dersler çıkarmalarını bekliyoruz. Her sınırötesi operasyondan sonra iktidarın arkasına dizilme alışkanlığının bu düzenin kalıcı hale gelmesinden başka bir şeye yaramayacağını hatırlatmak istiyoruz. Bu oyuna gelmeyin, savaş politikalarıyla, çözümsüzlükle gidilecek yol sefalettir, faşizmin kurumsallaşmasıdır. Bu iktidar, ülkenin bekasını gerekçe gösteriyor, böyle propaganda yapıyor, aslolan kendi bekalarıdır. 

– Evet, bu ülkeye Suriye iç savaşı başladığından bu yana çok sayıda insan sığındı. Bunlara çeşitli isimler veriliyor; göçmen, mülteci, sığınmacı… Bugün, bu insanların yaşadığı şartları da göz artı ediyorlar. Ülkelerini neden terk etmek zorunda kaldıklarının üstünü örten anlayış, nefret politikalarına ve pogrom çağrılarına yönelmiştir. Yaşadıkları yerleri, büyüdükleri mekanları terk etmeleri için çok önemli sebepleri olması gerekiyor. İşte Ukrayna savaşı. 5 milyondan fazla insan topraklarını kaybetmek zorunda kaldı. Yani eğer insanlar ülkelerinden kaçıyorsa ya canları tehlikededir, ya çocuklarının geleceği tehdit altındadır, ya da yaşama şartları çok kötüdür. Bugün sığınmacıları nefret objesi haline getirenler, savaş politikalarını her gün alkışlayanlardır. Suriye’de Kürtler bir hak kazanmasın diye iç savaşı harlayan güçler, bugün de o savaşın sonucu olarak bu topraklara gelenlere nefret kusuyorlar. Şimdi de pogrom planları devreye sokuyorlar. Öncelikli fikrimiz insan onuruna saygıdır.

‘TEMEL İLKEMİZ İNSAN ONURUNA SAYGIDIR’

– Nereden gelirse gelsin, hangi şartlar altında burada yaşamını sürdürüyorsa temel ilkemiz insan onuruna saygıdır. Çözüm önerimiz ise savaş politikalarına karşı olmaktır. Eğer gerçekten bu soruna çözüm arıyorsanız, bölgesel barış politikası izlemek dışında hiçbir yol ve seçenek yoktur. Diğerleri vicdansızlıktır, diğerleri ahlaksızlıktır. Sorumluyu ve sorumluluğun kaynaklarını doğru görmek ve doğru göstermek zorundayız. Bizler sığınmacı ve göçmen meselesini insan onuru ilkesini göz önünde tutarak değerlendiriyoruz. Özellikle bu topraklarda yaşanan sorunun çözümü olarak da bölgesel barış politikalarını destekliyoruz. Bölgesel barış politikalarına yönelebilmek için de temel şart, Kürt düşmanlığından vazgeçmek. 

‘SAVAŞ POLİTİKALARI KAYNAKLARI YUTUYOR, CAN ALIYOR’

– Şimdi, Federe Kürdistan bölgesine yönelen operasyonların nedeni de bu anlayıştır. Bundan vazgeçildiği anda bu ülkede demokratik çözümün yolu açıldığı anda, bütün bölgede barışın yolu açılacaktır. Bölgesel barış, sorunlarımızın çözümünün en önemli anahtarıdır. Savaş politikalarının yarattığı yıkımın en ağır yaşandığı alanlardan biri de ekonomidir. Bu iktidarın savaşa ayırdığı bütçeyi her seferinde dile getiriyoruz. Savaş politikaları kaynakları yutuyor, canları alıyor. Yaralar daha da katmerleşiyor. O nedenle hem canlarımızı hem de yoksulluktan kurtulmamızı sağlamak için bu iktidarın ekonomi politikalarında izlediği yolun temelini de, kaynağını da görmemiz lazım.

‘ERDOĞAN VE BAHÇELİ DOĞRU SÖYLEMİYOR’

– Geçenlerde sarayın örtülü ödenek harcamaları açıklandı. Kılıfı ne bunun? Gerekçe, gizli hizmet giderleri. Nedir bu gizli hizmetler? Hiçbir açıklama yok. Biz biliyoruz, savaş politikalarının her biri için ayrı ayrı kaynak gerekiyor. Onun sonucunda ülkede yaşanan ekonomik çöküş ortaya çıkıyor. Türkiye, enflasyonun en yüksek olduğu ülkelerden biri. AKP Genel Başkanı ‘Küresel bir sorun’ diyor, küçük ortağı da bunu söylüyor. Ama doğru söylemiyorlar, rakamlar ve veriler ortada. Yüksek enflasyon, bu ülkedeki iktidar politikalarının bir sonucudur.

ÜLKE ÜLKE ENFLASYON RAKAMLARINI PAYLAŞTI

– İşte rakamlar, mesela Çin’de enflasyon yüzde 1.5, Güney Kore’de yüzde 4.1, Japonya’da yüzde 0.9, Fransa’da yüzde 4.5, Endonezya’da yüzde 2.6, Kanada’da yüzde 5.7. Hepsini toplayın, alt alta koyun Türkiye’deki enflasyon oranına ulaşamıyorsunuz.