Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan’ın ‘dost kazanma’ gündemi: ‘Aziz kardeşim Kral Selman’dan sonra sırada Sisi var

Erdoğan’ın ‘dost kazanma’ gündemi: ‘Aziz kardeşim Kral Selman’dan sonra sırada Sisi var


Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti sonrası yanında götürdüğü gazetecilere açıklamalarda bulundu. Dış politikada son dönemdeki temaslarını, ‘Düşman üretme değil dost kazanma sürecine’ sözleriyle niteleyen Erdoğan, sosyal medya düzenlemesi konusunda da hızlı adımlar atılacağını belirtti.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun elektriği kesilen eve ziyareti hakkında, “Bay Kemal’i ciddi manada aldatıyorlar, o da oyunlara çok rahat geliyor. Çünkü kendisinin ufku yok.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde yanındaki gazetecilere erdiği demeçten öne çıkan başlıklar şöyle:

‘AZİZ KARDEŞİM KRAL SELMAN…’

Hadimul Harameyn ve Şerifeyn, aziz kardeşim Kral Selman’ın davetine icabetle Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretimizi hamdolsun başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin ilk gününde Cidde’de hem Kral Selman bin Abdülaziz el-Suud hem de Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la bir araya geldik. Kendileriyle gündemimizdeki konuları, ikili ilişkilerimizin tüm boyutlarını gözden geçirdik. Bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin geliştirilmesi için atabileceğimiz ortak adımlar üzerinde durduk.

KARŞILIKLI UÇAK SEFERLERİ BAŞLIYOR

Karşılıklı tarifeli uçak seferlerinin tekrar başlayacak olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade ettim. Turizmin teşvik edilmesine önem verdiğimizi özellikle belirttim. Suudi makamlarının salgın tedbirlerini hafifletmesiyle birlikte vatandaşlarımız bu yıl hac ve umre ibadetlerini yerine getirebilecekler. Hac konusunda zaten kota açıklandı. Umrede ise böyle bir kota söz konusu değil. Umrenin önü açık.

‘MISIR’LA İLİŞKİLER İLERLİYOR’

İsrail ile ilgili bir politikamız var; aynı şekilde Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir. Çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle ortak yanları çok çok ileri. Dolayısıyla biz Mısır halkını yok farz edemeyiz. Gönlümüz bir an önce şunu arzu ediyor; bu birlikteliği, beraberliği sağlayalım. Çünkü bunu sağladığımız anda bölgenin barışı, bölgenin birlikteliği çok daha ileri bir konuma inşallah taşınacaktır diye düşünüyorum.

‘MACRON’UN KAZANMASI İSABETLİ OLDU’

Fransa seçiminde elenmiş olması, kaybetmiş olması bence tüm dünyamız için bir kazanımdır. Çünkü ne çekiyorsak aşırılıklardan çekiyoruz. Hatta ben arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde de şunu söylüyordum; “Artık biz Macron’u tanıyoruz, biliyoruz. Münasebetlerimiz belli bir noktada. Dolayısıyla Macron’un seçim kazanması Türkiye-Fransa ilişkileri açısından çok daha isabetli olacaktır.” Temennilerimiz de tuttu. Ama hepsinden öte burada bence tabii Macron akıllı bir siyaset güttü. Macron’un karşısındakilerinin ise bir defa Fransa’nın yapısını, sosyolojik yapısını tam manasıyla iyi analiz edemedikleri ortaya çıktı. Yani onların İslam düşmanlığını, hele hele başörtüsüne karşı aşırı derecedeki tavırlarını, Müslümanlara yönelik yapacakları uygulamaları çok açık net ortaya koymaları, ikinci tur için tabii Macron’u çok daha öne çıkardı. Hele hele Sayın Macron’un son televizyon programındaki yaklaşımları, başarısı bana göre seçimde finalde onun öne çıkmasını ve seçimi kazanmasını getirdi. Seçimin hemen öncesinde, NATO toplantısında kendisiyle bir saat kadar özel bir görüşmemiz oldu. O görüşmede de Türkiye-Fransa ilişkilerini bundan sonraki dönemde nasıl planlayacağız, ne gibi adımlar atacağız, bunları konuştuk. Bu seçimde ortaya çıkan neticeyle de aramızdaki ilişkiler inşallah çok daha iyi bir konuma gelecektir.

‘MISIR VE İSRAİL İLE İLİŞKİLERİ KOPARKMAK BİZE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ’

Mısır ve İsrail ile ilişkiler noktasında da tabii bölgede Türkiye olarak belirleyici bir ülke konumunda olmamız hasebiyle ipleri tamamen koparmamız bize bir şey kazandırmaz. Bizim yaklaşım tarzımız her zaman şu; bir iplik düzeyinde de olsa bağı koparmayacaksın, o bağı tutacaksın ki bir gün bu ilişki size lazım olabilir. Biz de bu anlayışla aramızdaki bu bağları koparmayalım istiyoruz. Tabii İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Gerçekçi olmak lazım; bölgedeki durumlar, hele hele barışa yönelik planlar noktasında bizim de ihtiyacımız var. Bu adımları bu şekilde atalım istedik. Attığımız bu adımların da isabetli olduğu görülüyor. Tabii hele hele Sayın Herzog gibi bir Cumhurbaşkanı’nın İsrail’in başında olması da bu ilişkilerde gerçekten barışa yönelik bir adım atılmasına vesile olmuştur. Temenni ederiz ki Sayın Başbakan ile de münasebetleri çok daha iyi bir konuma getirelim. Tabii Ramazan ayında İsrailli bazı aşırı grupların, radikal grupların Mescid-i Aksa’da meydana getirdikleri rahatsızlıklar, bizleri de ciddi manada rahatsız etmiştir. Biz Sayın Herzog’a Hamursuz Bayramı ile bizim itikaf döneminin çakıştığını da söyledik; “İnşallah bu dönem böyle kavgalı gürültülü olmaz, çok daha sakin bir şekilde geçer” dedik ama maalesef arzu ettiğimiz gibi olmadı, yine sıkıntılar yaşadık. Temenni ederiz ki bundan sonra yaşamayız.

‘DÜŞMAN ÜRETME DEĞİL DOST KAZANMA SÜRECİ’

Bu süreç de en başta düşman üretme değil dost kazanma sürecidir ve kardeşliğimizi pekiştirme sürecidir. Şu anda bunu başarıyla sürdürmenin gayreti içinde olacağız. Uluslararası camiaya baktığımız zaman, örneğin Amerika’da daha önce Trump vardı, ondan önce Obama vardı. Bizim Obama’yla da Trump’la da münasebetlerimiz gayet iyiydi ve görüşme noktasında aramızda herhangi bir sıkıntı yoktu. Peki, Sayın Biden ile aynı durumu yakalayabildiniz mi? Hayır, yakalayamadık. Temennimiz bu değildi. Aslında münasebetlerimizin olumlu istikamette çok farklı olduğu bir insan olmasına rağmen beklediğinizi alabildiniz mi? Hayır. Zaman zaman tabii bazı görüşmelerimiz olmuyor değil, oluyor ama bunun daha ileri olması gerekirdi. Temennim odur ki bundan sonraki süreçte bunu başarırız. Ama yine söylüyorum, AK Parti iktidarı düşman üretme üzerine değil, dost kazanma üzerine bu süreci devam ettirecektir. Bu tezgâha da bu oyuna da biz gelmeyiz.

‘İBB ÇALIŞANININ FOTOĞRAFI’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bunun hesabını vermesi lazım. Neden böyle bir teröristi istihdam ettiği, neden teröristlerin müracaat ettiği kapı olduğu ve neden onlara mali imkanlar sağlandığı sorularının cevabının verilmesi lazım. Elbette seçim öncesi verilmiş sözler var. PKK’nın uzantısı konumundaki partiye verilen sözler var. Bundan sonraki süreç de tabi özellikle yargının sürecidir. Yargı da zaten gereğini yapacaktır, ben öyle inanıyorum, öyle de olması lazım. Zira, Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde de devletin kurumlarının içerisinde bu tür teröristlerin iş bulması ve bu teröristlerin oralarda belli makamları elde etmeleri asla kabul edilemez. Yani siz bir taraftan günahsız birçok insanı kapının önüne koyacaksınız, öbür taraftan da boşalan yerlere bu teröristleri alıp yerleştireceksiniz. İlla boşalan yere de gerek yok, icabında bunlara zaten yer hazırlanabiliyor. Şu an itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi de eminim yargı önünde bunun hesabını verecektir.

‘SOSYAL MEDYAYA OLUMLU BAKMIYORUM’

Sosyal medya konusunda doğrusu benim yaklaşımım olumlu değil, sosyal medyaya pek olumlu bakmıyorum. Ama sosyal medyayı bir kenara atmamız da mümkün değil. Onun için de gerekli olanı yapmamız lazım. Bu da nedir? Yasal düzenlemeler… Şu anda biz bu yasal düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda gereken adımları süratle atacağız. Şimdi, Elon Musk 44 milyar dolar verdi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşrulaşmaz. Örneğin Trump’ın Twitter ile ilgili mücadelesinde neler yaşandığını gördük. Ben daha önce de söylüyordum ‘Twitter cıvıtır’ diye. Bunun ne olduğunu da zaten yaşıyoruz. Sosyal medyada iftira derseniz iftira var, yalan derseniz yalan var. Hakikatlerin paylaşıldığı veya ulaştırıldığı değil, tam manasıyla olumsuzlukların, yalanın, yanlışın, her türlü fitnenin, fücurun olduğu bir yapı. Elon Musk burayı almış olabilir fakat bundan sonraki süreçte de biz birinci derecede ülkemizi düşünmek zorundayız. Şu anda çıkaracağımız yeni yasal düzenlemeyle bu işe bir çekidüzen vermeyi hedefliyoruz. Devlet olarak dezenformasyonla mücadele etmek için üzerimize düşeni kararlılıkla yapacağız.

ERDOĞAN’IN GAZETECİLERİNDEN SORULAR

Kılıçdaroğlu en son ‘Adalet için karanlıktayım’ eylemi başlattı. Faturasını ödemediği için elektriği kapatıldı. Herhangi bir protesto çağrısında, eylem çağrısında kendi seçmenini ikna ettiğini, konsolide ettiğini düşünüyor musunuz? Elektrikleri geldi ama kendisi bir aydınlanma yaşadı mı?

Bu zat zihinsel olarak karanlıkta kalmış durumda. Önce bu zihinsel karanlıktan kendisinin aydınlığa çıkması lazım. Güya elektriğinin kesik olduğunu iddia ettiği bir eve gidip yine milleti aldatmaya kalktı. Oysa artık günümüzde evlere verilen elektrikler ve sayaçlar yapılanları, yalan yanlış operasyonları tespit etmemekten beri değil. Yani nerede elektrik var, nerede yok, bunların hepsini artık elektrik sayaçlarıyla zaten tespit ediyorlar. Nitekim o evde de elektriğin olduğu tespit edilmiş durumda, biliniyor. Ama Bay Kemal, maalesef bu olayın da farkında değil. Yani gittiği evin elektriği var mı yok mu bundan haberi yok. Ne yaptığının da farkında değil. Yanındaki kendi danışmanları da Bay Kemal’i ciddi manada aldatıyorlar, o da oyunlara çok rahat geliyor. Çünkü kendisinin ufku yok. Bu ufuk karanlık. Onun için onu aydınlatmaya büyük ihtiyaç var.
Gözden Kaçmasın

Tarihe meraklı olduğunuzu biliyorum. Sizin diğer devletlerin bakış açısıyla ilgili tahlilinizi merak ediyorum. Biz MÖ 3000’lerden itibaren tarihe damga vurmuş bir milletiz. Hunlar, Göktürkler ve devamında hep devlet kurduk ve dünya tarihi biz olmadan yazılamaz. İslam tarihi keza öyle. Bu ziyaretle ilgili şöyle bir şey dikkatimi çekti; sizin Suudi Arabistan’da kaldığınız odanın numarası 1453’tü. Yani şunun farkındalar; biz İslam dünyasında da kutlu fethi gerçekleştiren milletiz. ‘Fatih’in torunu geldi’ dediler belki. Ayasofya’yı açmanızla birlikte tabi ayrı bir heyecan dalgası yükseldi. Şunu acaba artık net bir şekilde görebiliyorlar mı; Türkiye olmadan temeli sağlam bir medeniyet kurulmaz. Artık bir şekilde sizce anladılar mı? Yani artık biz olmadan olmuyor. Onlar da bunun farkında mı acaba?

Oda numarasını o mesajı düşünerek yapmışlarsa tevafuk olmuştur. İnşallah biz ecdadımızın yolunda aynı kararlılıkla gidebiliriz, onların elde ettikleri başarıları biz de aynı şekilde elde edebiliriz. Tabii tarihin izini sürdüğünüz sürece başarıya ulaşırsınız. Ama tarihin izini kaybederseniz siz de kaybolursunuz. Biz şu anda bu izi sürmeye devam ediyoruz ve ilham kaynağımız orası. Oradan aldığımız ilhamla da yolumuza devam ediyoruz.

Geçen Özbekistan’a bir ziyaretim oldu. Özbekistan’da Hive’ye gittik. Burada da aklımda kaldığı kadarıyla 212 ağaç direk üzerine inşa edilmiş bir Cuma Camii var. Fakat burası ibadete kapalı. Bize orada 50 kişinin namaz kılabileceği bir yer hazırladılar. Namazdan sonra Şevket Mirziyoyev kardeşime dedim ki, “Benim senden bir ricam var; uzun yıllar kapalı olan Ayasofya’yı açmak elhamdülillah bize nasip oldu. Şimdi sen de gel bu Cuma Camii’ni aç.” Şeyhülislama dedi ki “süratle Cuma Camini açacağız.” Onlar bu işi başlattılar, biz de takipçisi olacağız. İnşallah Hive’de o Cuma Camii’ni açmak hepimize nasip olur, açılış törenine de Diyanet İşleri Başkanımızla, Aksakalımızla, tüm heyetimizle hep birlikte katılırız ve Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlı yeniden ayağa kalksın.

 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version