Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Umre fotoğraflarından sonra bir dünyevi, bir uhrevi olmak üzere iki sorumuz var: Resmi temaslar için çıkılan bir seyahate kişisel bir durak eklemek hukuki midir? Devletin kasasından alınan parayla yapılan Umre caiz midir?
Bu soruların cevaplarını yıllarını siyasete adamış ve her konuşmasında Hz. Ömer adaletinden bahseden Cumhurbaşkanı’nın daha iyi yanıtlayacağına şüphe yok.
Ancak devlet protokolünün hem çıktığı resmi gezilerde harcadığı her kuruşu, kamuoyunun yararına harcadığını ve hiçbir şekilde resmi protokol kuralları dışına çıkılmadığını ıspatlaması gerekir.
Hem de İslam dininin getirdiği yorumlarda kişilerin Umre ve Hac ibadetlerini ancak yeterli ‘kişisel’ maddi gücü olması halinde, o parayla yapması tavsiye edilir.
Ekonomik kriz içindeki bir devletin kasasından alınan parayla içine girilen ihram gönülleri paklamaya yetmez. Bir devlet insanının, halkı açken tok yatması kabul edilemez. Sümmani’nin dediği gibi “Kimi sevap için Kâbeye varır, Kâbe kapınızda bilmez misiniz?”
Maalesef bazıları bilmez.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***