Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Akşener: Bu kez de Nebati’nin affını isteme vakti geldi

Akşener: Bu kez de Nebati'nin affını isteme vakti geldi


İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor. Akşener’in konuşmasından başlıklar şöyle: 

“1 yıllık hasret bitti, ve nihayet mübarek Ramazan ayına kavuştuk. Ramazan’ı, 11 ayın sultanı yapan; oruçlarımızdır. İbadetlerimizdir. Cenabıhak’ka yakın olmanın, gönüllerimize verdiği huzurdur. Soframızdaki bolluktur. Memleketimizdeki berekettir. Peki bugün, bu mübarek ayda, Memleketimizde ve milletimizde, huzura, bolluğa ve berekete dair bir şey var mı? Maalesef yok.

“SADECE RAMAZAN PİDESİNİN AYLIK MALİYETİ 540 TL”

Yumurtalı, çörek otlu Ramazan pidesinin tanesi, 7 buçuk lira oldu. Sade pidenin fiyatı ise, 6 lira. 4 kişilik bir aile; sahurda ve iftarda, toplam 3 sade pide yese; sadece Ramazan ayının pide maliyeti, 540 lira. Pidenin yanında yiyeceği, zeytini, peyniri, reçeli saymıyorum. Kaynayacak çayı bile saymıyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yıl, fıtır sadakasını, 40 lira olarak belirledi. 40 liranın altına, kesinlikle düşülmemesini de vurguladı. Fitre nedir? Bir kişinin günlük normal gıda ihtiyacı… 4 kişilik bir aile için, aylık olarak hesaplarsak, 4800 lira eder. Bu da aslında, Diyanetin, nisan ayı için belirlediği açlık sınırıdır.

‘FİTRE ÜZERİNDEN ÖLÇÜLSE BİLE AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİN 550 LİRA ÜZERİNDE’

Fitre üzerinden hesap ettiğimizde bile, açlık sınırı, asgari ücretin, 550 lira üzerinde. Yani bugün, asgari ücretle geçinmeye çalışan, milyonlarca insanımız, açlık sınırının altında, yaşam mücadelesi veriyor.

Üstelik daha bunun içinde, elektrik, su, doğal gaz, kira, giyecek, ulaşım, çocukların okul masrafları yok.Bir yandan danışmanlara, saray eşrafına, 5-10 maaş vereceksiniz, bakan yardımcınıza, 314 bin lira maaş vereceksiniz, diğer yandan, çalışanları, emeklileri, açlığa mahkûm edeceksiniz. Böyle vicdansızlık olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Yazıklar olsun.

Yıllık enflasyon, TÜİK’e göre bile, yüzde 61,1 olarak açıklandı. Bu rakam, son 20 yılın, en yüksek enflasyon oranı. “Sisli zihin sendromundan” muzdarip gibi gözüken, Nebati Bakan; ışıltılı gözleriyle, “Piyasada işler, elhamdülillah iyi” dese de; Afrika ülkelerinden bile, daha yüksek bir enflasyon oranıyla karşı karşıyayız. 39 Afrika ülkesinde, yıllık enflasyon, yüzde 10’un altında. 53 Afrika ülkesinde ise, sadece Sudan ve Zimbabve’nin enflasyonu, bizden yüksek. Şu tabloya bakar mısınız?

‘MALİYET ARTMAYA, TEZGAHLAR YANMAYA DEVAM EDİYOR’

İşin kötüsü, gün geçtikçe, her şey daha da kötüye gidiyor. Marketlerdeki fiyatlar, durdurulamıyor. Pazardaki fiyatlar, durdurulamıyor. Maliyetler artmaya, raflar, tezgâhlar, yanmaya devam ediyor. Çiftçilerimiz yalnız kalmaya, üretimimiz yok olmaya, devam ediyor. Milletimizin cebindeki para, her gün erimeye, devam ediyor.

‘ERDOĞAN’IN KEYFİ, NEBATİ’NİN NEŞESİ ASLA BOZULMUYOR’

Ama tüm bunlara rağmen, iktidar tarafında her şey tıkırında, Sayın Erdoğan’ın keyfi, Nebati Bakan’ın neşesi asla bozulmuyor. Saray sefası, memleket yansa bile, hız kesmiyor. Bakan yardımcılarının üç maaşları, danışmanların beş maaşları, tıkır tıkır yatıyor. Üstelik, durmak bilmeyen zam furyası da, tam gaz devam ediyor.

‘MATEMATİĞİN KATLEDİLMESİNİ UTANÇLA İZLEDİK’

Biliyorsunuz, geçtiğimiz haftayı da, yine zamlarla geçirdik. İktidar mensuplarının ısrarla yaptıkları, “Şaşı bak, şaşır” tarzı, Avrupa kıyaslamalarıyla, aklın, mantığın ve matematiğin katledilmesini, yine utançla izledik. Ak Parti iktidarının beceriksizliğine, yine tüm gerçekliğiyle şahit olduk.

Doğalgaza, konutlarda yüzde 35, elektrik üretiminde, yüzde 44,3, sanayide ise, yüzde 50 zam yapıldı. Böylece; 2020 yılı Aralık ayından bugüne kadar, doğalgaz fiyatları; evlerde yüzde 101, sanayide yüzde 710, doğalgaz santrallerinde ise, yüzde 668, artmış oldu.

İktidar her ne kadar, kendi yarattığı bu kriz ortamı içerisinde, ne yapacağını şaşırmış bir hâlde, artan doğalgaz fiyatlarını, farklı tüketicilere, farklı oranlarda yansıtsa da; bütün bu fiyat artışları, vatandaşın cebine, doğrudan veya dolaylı şekilde etki ediyor.

Milletimiz bir yandan, iki katına çıkan doğalgaz faturasını, nasıl ödeyeceğini düşünürken; diğer yandan da, sanayinin ve ticaretin kullandığı doğalgaza yapılan zamları, çarşıdaki, pazardaki fiyatlarla, karşısında buluyor.

‘SADECE GIDADA DEĞİL, ARTIK ENERJİDE DE EN YÜKSEK ENFLASYONA SAHİP ÜLKEYİZ’

Santrallerdeki doğalgaza yapılan zamlar, elektrik fiyatlarında da karşımıza çıkıyor. Sadece gıdada değil, artık enerjide de, en yüksek enflasyona sahip ülkeyiz. 

Şubat verilerine göre; son bir yılda, Türkiye’de enerji fiyatları yüzde 97,2 arttı. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu artış, yüzde 28,7 oldu. Hatta Sırbistan’da yüzde 10,2, Polonya’da, yüzde 15,2, Bulgaristan’da, yüzde 23 oldu. Enerji fiyatı deyince, Avrupa ülkelerini dillerine dolayanlara duyurulur…”

Ancak; elektrik ve doğal gaza yapılan, bunca zamma rağmen, iktidar hâlâ, milletimizle dalga geçercesine, abuk sabuk açıklamalar yapıyor. Yeterince zam yapmadıklarını, fiyatları sübvanse ettiklerini söylüyor. Eğer sübvansiyon yapmazlarsa, asgari ücretli bir vatandaşın, maaşıyla, sadece doğal gaz ve elektrik faturasını ödeyebileceğini söylüyor. Şu aymazlığa, şu utanmazlığa bakar mısınız? İşte size, 20 yıllık AK Parti iktidarının, milletimizi getirdiği durumun itirafı…

İşte size, asgari ücreti, enflasyon oranında iyileştirmek yerine, açlık sınırı altında, çile çeken insanlarımıza, hallerine razı olmalarını öğütleyen, empati yoksunu AK Parti zihniyeti. Allah ıslah etsin.

Mesele bununla da bitmiyor. Geçtiğimiz hafta, şekere de, yüzde 31 zam yapıldı. Biz, bu arkadaşlara, ülkemizde bir şeker krizi olduğunu, bu kürsüden defalarca söyledik. Pancar üreticilerimizin düştüğü, çıkmazı anlattık.

‘UÇAĞI HAVADAYKEN TÜRKŞEKER’E YÜZDE 31 ZAM YAPILDI’

TÜRKŞEKER’in, fiyatları sübvanse etmesinin, sürdürülebilir olmadığını, 50 kiloluk bir torba şekerin, TÜRKŞEKER’de 260 ila 285 lirayken, özel fabrika fiyatlarının, 450 ila 490 lira seviyesine, çıktığından bahsettik. Daha birkaç hafta önce, şeker yokluğundan yakınan, Kayserili, Aydınlı vatandaşlarımızın, sesini duyurduk.

Ama Bay Kriz ne yaptı? Yurt dışından dönerken, çıktı; “Şekerle ilgili, TÜRKŞEKER, adımlarını olumlu atacak. Şekerde öyle pahalı bir fiyat uygulaması yok. Herhangi bir endişe taşımıyoruz.” dedi. Peki sonrasında ne oldu? Daha uçağı havadayken, TÜRKŞEKER, şekere yüzde 31 yaptı. Tabi doğal olarak saray danışmanlarını da bir panik hâli aldı. Alelacele, Bay Kriz’in açıklama metni geri çekildi, şeker kısmı silindi. Şu memleket meselelerine fevkalade hakim, üstün yönetim kabiliyetine bakar mısınız?

‘MAŞALLAH DEDİĞİ ÜÇ GÜN YAŞAMIYOR’

Biz bu arkadaşa, boşuna Bay Kriz demiyoruz. Neye dokunsa, neyi konuşsa, neden bahsetse, hemen bir krizle karşılaşıyoruz. Maşallah dediği, üç gün yaşamıyor. “Bizden önce elektrik yoktu.” dedi; Elektrik zamlandı. Doğalgaz müjdesi verdi; Doğalgaz zamlandı. “Ramazan’da et ucuzlayacak.” dedi; Et zamlandı. Şimdi de, “şeker ucuz” dedi; Şeker zamlandı. Gelen zamlar için, erken uyarı sistemi sanki mübarek. Ama tersten…

265 lira olan çuval fiyatı, 390 lira oldu. 5 lira 30 kuruş olan kilo fiyatı ise, 7 lira 80 kuruşa yükseldi. Peki bu fiyat kimler için? “Raf Fiyat Garantili” sistem içindeki marketler için. Yani yandaş marketler, satıcılar için. Bir de imalatçılarımız için açıklanan fiyat var. Onun da kilosunu 11 lira, çuvalını 550 lira yaptılar. Zam oranı, yüzde 85 oldu. Tabii şekerin fiyatı artınca, pancar küspesinin, melasın fiyatı da, yerinde duracak değil, doğal olarak onlar da arttı. Bu sırada, Tarım Bakanı çıktı, şekerin torba fiyatını, 575 liraya indirdik dedi. Peki indi mi? İnmedi.

Özel şirketlerin ana bayisine, ya da özel şeker şirketine sorarsanız; “Fiyat 600 ila 625 lira” diyor. “Tamam bir kamyon alayım.” derseniz; “Şekerimiz yok” diyor. Bu gidişle, 10-15 gün sonra, şeker fiyatları, ne kadar garantili olursa olsun, 750-800 lira olacak. Benden söylemesi. Eğer bulursanız, fiyat garantili ürün alırsınız.

‘BEŞLİ ÇETENİN DEĞİL VATANDAŞIN YANINDA OLUN’

Buradan iktidarı uyarmak istiyorum: Gıda fiyatlarını, devamlı sübvanse ederek terbiye edemezsiniz. Allah aşkına, artık aklınızı başınıza alın. Bu işlerin, polisiye tedbirlerle yürümeyeceğini artık anlayın. Asıl sorunu artık görün. Ürün maliyetlerine, piyasa düzenine odaklanın. Bunların hepsini bir bütün içinde değerlendirin. Piyasayı takip edin. Kamunun hakem rolünü, piyasanın insafına terk etmeyin.

‘BU DEFA DA NEBATİ’NİN ‘AFFINI İSTEME’ ZAMANI GELİP ÇATMIŞTIR’

Buradan açıkça ifade etmek isterim ki; Bay kriz ve arkadaşlarının uydurduğu, Türkiye Ekonomi Modeli, an itibariyle çökmüş, çöp olmuştur. Bay Kriz’in, “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” fantezisi doğrultusunda anlatılan “rekabetçi kur, uçan ihracat, döviz bolluğu ve düşen enflasyon” masalı, Türkiye’nin gerçekleri karşısında yenilmiştir. Daha önce nicesinin, başına geldiği gibi, arkadaşların, bu son sözde ekonomi modeli de, gelen son veriler itibariyle, iflas etmiş, ortada, enflasyonla mücadeleyi amaçlayan bir program, artık kalmamıştır. Ve aynı, iflas eden, önceki ekonomi programlarında olduğu gibi, bu defa da, Nebati Bakan’ın “affını isteme” vakti gelip çatmıştır.

Bu vesileyle; siyasi tarihimize, bu ucube sistemin öğüttüğü, nice bakandan biri olarak, ışıltılı gözleri ve sebep olduğu utanç tablosuyla geçecek bu arkadaşımıza, yeni hayatında, şimdiden başarılar diliyorum.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version