46 yaşındaki Smith’in İngilizce, İspanyolca, Portekizce, Rusça, Romence, Bulgarca, Slovakça ve Çekçe’yi akıcı bir şekilde konuşması ve daha onlarca dili rahatlıkla anlaması hem çevresindekileri hem de bilim insanlarının ilgisini çekti. Smith ayrıca Hırvatça, Fince, İtalyanca, Letonca, Sırpça konuşabiliyor. Fransızca, Almanca, Macarca, İzlandaca, Galce, Felemenkçe, Norveççe, Amerikan işaret dili, Lehçe’yi orta düzeyde biliyor. Bununla birlikte Arapça, Yunanca, İbranice, İsveççe, Estonca, Japonca, Gürcüce, Endonezyaca, Mandarin, Ukraynaca, Lakotaca, Navahoca, Amharca, Seylanca’yı temel düzeyde anlayabiliyor.

Independent Türkçe’nin haberine göre çok dil bilen kişilerin normal insanlardan bilişsel olarak nasıl farklılaştığı üzerine çalışmalar yürüten araştırmacılar Saima Malik-Moraleda ve Evalina Fedorenko, Smith’in beynini inceledi. İnceleme Vaughn’ın beyninin dili anlamak için kullandığı kısımların normalden daha küçük olduğunu ortaya çıkardı. Smith’in verileri, MIT ve Harvard Üniversitesi’nde çalışmalarını yürüten Malik-Moraleda ve Fedorenko’nun incelediği çok dil bilen diğer kişilere ait bilgilerle uyuşuyordu.

Malik-Moraleda bu farkı şöyle açıklıyor: “Ana dilinde konuşurken dili işleyen bölgelerine göndermek için daha az oksijene ihtiyacı var. Dili o kadar çok kullanıyor ki bu alanları harekete geçirmekte gerçekten verimli hale gelmiş.”

Vaughn’ın beynindeki dille ilgili kısımlar doğuştan küçük ve daha verimli olabilir. Ancak çok fazla dil öğrenmesi beyin yapısını değiştirmiş görünüyor.

The Washington Post’a konuşan Smith liseden sonra öğrenimine devam etmese de farklı diller bilen kişilerle vakit geçirerek ve onların yanında çalışarak birçok dil öğrenmeyi başarmış.

Fince, İtalyanca ve Amerikan işaret dilinde hikayeler anlatabilen Smith, Meksika’daki Nahuaların konuştuğu Nahuatl’ı ve Kızılderili dilleri ailesine ait Saliş dilini de konuşabiliyor.

Smith’in Katalan ve Felemenk aksanları İspanya ve Hollanda’dan gelen kişileri bile etkiliyor.

Ancak bu kadar meziyeti olan Smith saati 20 dolardan daha az bir ücrete halı temizliyor.

‘GERÇEK BİR POLİGLOT’

Smith’in müşterilerinden biri olan Kelly Widelska onu, “yaşayan gerçek bir poliglot” diye niteliyor. Poliglot birçok dili konuşabilen kişilere deniyor. Smith’le tanışmadan önce Kantonca ve Mandarin dilleriyle amatörce ilgilendiğini belirten Kelly bugüne kadar sadece YouTube’da poliglot gördüğünü söylüyor.

Ancak uzmanların başka bir tanımı daha var. 11 ve daha fazla dil konuşabilenlere de “hiperpoliglot” (Çok sayıda (Genelde beşten fazla olarak kabul edilir) dili akıcı olarak konuşabilen kişi) deniyor. Ve Smith bu kategoriye giriyor.

HEM ÇALIŞTI HEM DİL ÖĞRENDİ

Bildiği dillerle başkalarını etkilemekle ilgilenmeyen Smith, İngilizce ve İspanyolca konuşulan bir ailede büyüdü. Küçükken farklı diller konuşan kişiler kendisini büyülediği için zamanla bu alanda kendisini daha çok geliştirmeye başladı. Ancak bu çaba hobi amaçlıydı.

Annesinin Fransızca albümleri, babasının Almanca sözlüğü bu süreçte işe yaradı. Sınıfında Sovyetler Birliği’nden gelen bir öğrencinin olması ve kütüphanedeki dil kitaplarını kurcalaması da bu süreçte etkili oldu.

Smith’e dair en şaşırtıcı olansa öğretmenlerinin dikkatini çekememesiydi. Annesi sönük kalan oğlunun bir sorunu olup olmadığını öğrenmek için onu psikoloğa bile götürdü. Ancak psikolog son derece zeki olduğunu söyleyerek onu gönderdi.

46 yaşındaki halı yıkamacısı liseden sonra çalıştığı yerlerde de bolca dil öğrendi. Sanat tarihçisi ve koleksiyoner Meda Mládková’nın köpeklerini gezdirirken evin ziyaretçilerinden Doğu Avrupa lehçelerini öğrendi.

Amerikan işaret diliniyse üniversite öğrencilerinin vakit geçirdiği bir kulüpte hafızasına kattı. Gönüllü olarak akvaryum temizlediği bir restorandan da Japonca’yı öğrenerek çıktı.