Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Seçim Yasası taslağını değerlendiren DP lideri Uysal: İktidarın sona geldiği anlaşılıyor

Seçim Yasası taslağını değerlendiren DP lideri Uysal: İktidarın sona geldiği anlaşılıyor


Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, seçim yasası taslağı, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve politik durumu, muhalefetteki altı partinin bütünleşmesi ve Eski Başbakan Tansu Çiller’in siyasete dönmeye çalışmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. İktidarın sona geldiği, hazırladıkları son Seçim Yasası taslağıyla da anlaşıldığı ifade eden Uysal, “Söyleyecek sözü kalmamış. Erdoğan’a bir beş yıl daha versek 20 yılda yapamadığı neyi yapacak?” dedi. Uysal, “Şimdi, Türkiye tarihi bir eşikte. Ya Erdoğan’ın şahsında somutlaşmış bu keyfi rejim devam edecek. Onun doğal sonuçlarını da 84 milyon her sahada fakirleşerek, özgürlük alanları daralarak yaşıyor. Ya da Türkiye’nin millet-devlet silsilesi itibarıyla tarihi yürüyüşünde tabii gelişim süreci içerisinde, küresel anlamda yeni bir denge oluşacak” vurgusu yaptı.

‘MİLLETİMİZİN ORTAK KANAATİ ‘BUNDAN DAHA KÖTÜSÜ OLMAZ’’

Türk milleti, Erdoğan’a kendisinden önceki cumhuriyet hükümetlerine nasip etmeyecek ölçüde yetki verdiğini belirten Uysal, “Güç istedi, mutlak güç verdi. O da yetmedi, “Dilimizden dökülen kanun haline gelsin” dedi. Şaibeli de olsa bir referandumla onun da yetkisini verdi. Hiçbir mazeret bırakmayacak şekilde yetki, güç, bütçe, zaman… Bunun artık sonuna gelindi. Şu an milletimizin ortak kanaati “Bundan daha kötüsü olmaz” noktasında. Karşımızda, hiçbir tek başına iktidarla mukayese edemeyeceğimiz bir iktidar alanı oluştu. Toplumsal alanları, medyadan ticari hayata domine eden… Türkiye’de serbest bir piyasanın olduğunu kimse iddia edemez. Bir ahbap çavuş kapitalizmi sürecinin içerisindeyiz. Vatandaşlarımız da bu sıkıntıları çok derinden hissediyor. Ama iktidar, dini, milli hamasi bir set, bir taarruz ve savunma hattı oluşturdu. Oradan zihinlerin, başta büyük Atatürk, Cumhuriyet, Lozan, Montrö konusunda bulandırıldığını görüyoruz. AKP, 2002 yılında uluslararası küresel kapital finans sisteminden şöyle bir rol aldı: 80 yıllık Cumhuriyetin bütün iktisadi altyapısını tasfiye etmek. Bugün bedelini ödüyoruz” ifadelerini kullandı.

‘NEGATİF SİYASET İKLİMİNE SAVRULDU TÜRKİYE’

20 yıllık iktidarın ardından yaşanan sorunların ispatı olduğunu söyleyen Uysal, “Adeta Cumhuriyetin 80 yılına bir devr-i sabık muamelesi uyguladılar. Ayrıca yedeğine aldığı birtakım dini örgütlenmelerle beraber, yüzde 10 barajı ve kutuplaşma iklimi de kitlelerin doğrudan tercihleri yerine negatif siyaset iklimine savruldu Türkiye. Ve bu noktaya geldik” dedi.

‘TÜRKİYE BİR BEKA SENDROMU YAŞAR HALE GELMİŞ’

Uysal, “Vatandaşımızın bunu gördüğü kanaatindeyim. Bu tür uzun iktidarları değiştirmek kolay değildir. Hele hele suçüstü yakalandığı andan itibaren, demokrasiyi kavgasız dövüşsüz iktidarın el değiştirmesi olarak tarif ediyor isek, Erdoğan’ın ve AKP’nin demokratik usullerle iktidarı kaybetmemek için özel gayreti var. Türkiye bir beka sendromu yaşar hale gelmiş. Buna sebebiyet veren bu iktidarla, AKP’li, Erdoğanlı bir Türkiye’nin, kendi potansiyeliyle, kendi imkan ve kapasitesiyle buluşma imkanı yok.

‘84 MİLYONUN ÜZERİNE KUMAR OYNUYORSUNUZ’

İktidarın sona geldiği, hazırladıkları son Seçim Yasası taslağıyla da anlaşıldığı ifade eden Uysal, “Söyleyecek sözü kalmamış. Erdoğan’a bir beş yıl daha versek 20 yılda yapamadığı neyi yapacak? Demokraside, hukukta, iktisadi olarak neyi yapacak? Birtakım batıl inançları ekonomide tezmiş gibi uyguluyorsunuz, bedelini 84 milyon ödüyor. 84 milyonun üzerine kumar oynuyorsunuz. Eğitim sistematik çöküşün en net yaşandığı sahalardan biri. Söylem üstünlüğünü kaybetmiş, din gibi ellerinde bir enstrüman var. İnsanımızın samimi duygularını, dini inançlarını siyasette kullanmak; Emevi siyasetidir bu. O açıdan ben iktidarın ne söyleyecek sözü ne programı ne kadrosu kaldığını düşünüyorum.

‘SEÇİM SİSTEMİYLE OYNAMADAN İKTİDAR HİÇBİR ŞEKİLDE ERKEN SEÇİME GİTMEZ’

Uysal, “İktidarı kurtaracak hiçbir demokratik formül yok. Bu düzenlemeler Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacı sonucu gündeme alınmış değil. Seçim sistemiyle oynamadan iktidar hiçbir şekilde erken seçime gitmez. Çok derinden siyasal iklimi kendi lehine değiştirecek birtakım müdahaleler yapmadan da bir seçime gitmez. Kendi lehine, hak etmediği bir temsiliyeti acaba nasıl oluştururum gibi hesaplar yapılıyor. 2018’i kendilerine göre veri kabul etmişler anlaşılan. En son tahlilde milletimizin iradesi var, onu en anlamlı şekilde temsile dönüştürmek elbette muhalefetin vazifesi. O sorumluluk bizim kılavuzumuz. Bir korkuyla hareket ettikleri belli ancak korkunun ecele faydası yok” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE TARİHİ BİR EŞİKTE BULUNUYOR’

Türkiye’de siyasetin işleyişi meşru rekabet sınırları dahilinde gerçekleşmedi diyen Uysal, “Son dönemlerde pek çok müdahale oldu, üstü örtülü, açık. Şimdi, Türkiye tarihi bir eşikte. Ya Erdoğan’ın şahsında somutlaşmış bu keyfi rejim devam edecek. Onun doğal sonuçlarını da 84 milyon her sahada fakirleşerek, özgürlük alanları daralarak yaşıyor. Ya da Türkiye’nin millet-devlet silsilesi itibarıyla tarihi yürüyüşünde tabii gelişim süreci içerisinde, küresel anlamda yeni bir denge oluşacak. Bu dengede Türkiye de kendi potansiyeliyle milli güç unsurlarını azami noktaya çıkararak bölgenin istikrarına, huzuruna katkı verebilecek bir siyasi akılla buluşacak mı buluşmayacak mı? Aslında bütün rekabet alanı burası” dedi.

‘TANSU ÇİLLER’İN GİRİŞİMİ NAFİLE ÇABA’

Tansu Çiller’in girişimlerini değerlendiren Uysal, “Biz bu defteri aslında kapattık. Kongreler er meydanıdır, herkes gelir söyleyeceği sözü varsa söyler. Türkiye’de çok uzun süredir AKP-FETÖ işbirliğiyle beraber operasyonel kiralama yöntemiyle farklı aktörleri siyasetlerine aparat yaptılar. Söyleyecek sözü olmayan ama en azından futbol tabiriyle ifade edeyim biraz şarj yaparak muhalefetin, özellikle bizim geleneğin ayarını bozacak birtakım müdahaleler yapmak istediklerini görüyorum ama bunlar nafile çabalar” diye konuştu.

‘TEMEL İDDİAMIZ, MİLLİ GÜVENLİK ŞEMSİYESİ, HUKUK, DEMOKRASİ VE LAİKLİK’

Altı partinin bütünleşme çalışmalarına değinen Uysal şunları ifade etti:

“Toplumsal beklenti ve sorumluluk her şeyin üzerinde. Bu süreçte şahsi önceliklerini kim koyarsa kaybeder. Kendi kaybetmekle kalmaz, Türkiye kaybeder. Türkiye bir uçurumun kenarında. Toplumsal beklentinin hepimiz için kılavuz oluşturduğu ve sorumluluk yüklediği kanaatindeyim. Bugünkü keyfi rejime karşı zaten 2018 yılında bir önemli eşik geçilmişti. DP olarak şuna inanıyoruz: temel iddiamız, milli güvenlik şemsiyesi, hukuk, demokrasi ve laiklik. Bu çerçevenin altında iddia koyan ortak paydalar oluşturma mecburiyeti var. 27 Mart’ta bütün bu mevzular konuşulur. Aslında Türkiye’de sadece 20 yıllık bir AKP dönemi kapanmayacak. Aslında 1.5 asırdır din meselesi üzerinden bir suiistimal sahası oluşmuş. Türkiye’yi bu cendereden çıkarıp salim bir limana yanaştıracak bir iradeyi ve fotoğrafı gördüğü kanaatindeyim milletimizin.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version