Anayasa hukukçu Prof. Dr. Ergun Özbudun, altı partili muhalefet ittifakı ile HDP’nin durumuna ilişkin perpektifonline sitesinde yazı kaleme aldı. Özbudun’un ‘Muhalefet İttifakı ve HDP’ başlıklı yazısı şöyle:
Altı muhalefet partisi liderinin Ahlatlıbel ve Bilkent görüşmeleri sonucunda kamuoyuna açıklanan mutabakat metnine karşı bazı muhalif analistlerce yöneltilen, çoğu abartılı eleştiriler arasında en ciddiye alınması gerekeni, HDP’ye ilişkin olanıdır. Bu analistler HDP’nin masada yer almamış (veya davet edilmemiş) olmasını, muhalefet cephesi açısından önemli bir zaaf olarak görmektedirler.
Gerçekten, bütün kamuoyu araştırmalarının gösterdiği gibi, HDP’nin yüzde 10 civarında bir seçmen desteği vardır. Küçük sol partilerle oluşturulmaya çalışılan “üçüncü ittifak” ile bu grup yüzde 15’e yaklaşabilir. Bu oy potansiyelinin gerek Cumhurbaşkanlığı gerek TBMM seçimlerinde kritik önem taşıdığı açıktır. Çünkü hemen bütün kamuoyu yoklamaları, Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasındaki oy farkının, yaşanan bütün sıkıntılara rağmen hayli küçük olduğunu göstermektedir. Bütün analistlerin ittifak ettiği gibi Millet İttifakı birinci turda Cumhurbaşkanlığını kazanamazsa iktidar bloku devletin bütün imkânlarını kullanacak, dolayısıyla ikinci tur tehlikeye girecektir. Keza muhalefet ittifakı gerek Cumhurbaşkanlığı gerek TBMM seçimlerini kazanmakla beraber Meclis’te Anayasayı değiştirecek asgarî beşte üç çoğunluğa ulaşamazsa, bir kez daha HDP’nin desteği kritik önem kazanacaktır. Bu destek sağlanamazsa muhalefet partilerinin topluma taahhüt ettikleri anayasa değişikliklerini gerçekleştirmeleri mümkün olmayacaktır.
Bu görüşlerde büyük ölçüde isabet payı bulunmakla beraber, bardağın dolu tarafına baktığımızda biraz farklı bir tablo göze çarpmaktadır. Bir defa, HDP’nin masada yer almamış olması, onun kesinlikle dışlandığı anlamına gelmez. Açıklanan mutabakat metni, bunun üzerinde aylardır yoğun şekilde çalışan altı muhalefet partisince oluşturulmuştur. Kamuoyuna duyurusunun bu partiler tarafından yapılmış olmasında bir garabet yoktur. Ayrıca mutabakat metnindeki taahhütlerle HDP’nin bir süre önce açıklamış olduğu tutum belgesi arasında önemli bir fark da bulunmamaktadır.
Mutabakat metninde Kürt sorununa ismen dahi değinilmemiş olması elbette eleştirilebilir. Ancak metinde Kürt seçmenlerin dileklerine hitap eden bazı ifadeler yok değildir. Mesela metinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kayyum uygulamalarına son verilmesi, bir yargı kararı olmadıkça seçilmiş yerel yöneticilerin görevden uzaklaştırılamamaları, bu durumda dahi görevden uzaklaştırılan belediye başkanı yerine yeni başkanın belediye meclisi tarafından seçilmesi gibi, HDP seçmenlerinin memnuniyetle karşılayacağı hususlar yer almıştır (II B, 2.4). Keza siyasi partiler hakkındaki yasal mevzuatın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve Venedik Komisyonu raporları ışığında düzenleneceği vaadi (II A, 1-1) de mevcut parti yasaklarından en çok zarar görmüş olan Kürt partileri açısından olumlu karşılanacaktır. Nihayet Siyasi Etik Kanunu kapsamına giren kamu görevlilerinin işlemlerinde “dil, din, mezhep, felsefî inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet, bölgecilik ve benzeri sebeplerle ayrım yapamayacakları hükmü de (II, B, 3) elbette bütün azınlıklar bakımından çok olumludur.
Bu taahhütlerin olumlu niteliğinden kuşku duyulamazsa da bunların Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü için yeterli olup olmayacağı tartışılabilir. Ancak bu konudaki temasların önümüzdeki dönemde de devam edeceği anlaşılmaktadır. HDP’nin resmen masada olmaması, buna engel değildir. HDP Eş Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Mithat Sancar, yakın zamanlardaki bir röportajında, altılı görüşme ve mutabakatı normal karşıladığını, zaten partisinin kendi ittifakıyla parlamento seçimine gireceğini, ancak Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortak aday belirlenmesi ve yeni anayasanın yapımı süreçlerinde HDP ile açık ve şeffaf görüşmeler yürütülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Muhalefet ittifakının hedeflerine ulaşabilmesi, bu müzakerelerin yapıcı ve uzlaşmacı bir anlayışla yürütülmesine bağlıdır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***