Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Konu ‘El Kaide’ olunca, Yargıtay 16. Ceza Dairesi ‘hukuku’ hatırladı!

Konu ‘El Kaide’ olunca, Yargıtay 16. Ceza Dairesi ‘hukuku’ hatırladı!


HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN

Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik yargılamalarda hukukun katledilmesine yol veren Yargıtay 16. Ceza Dairesi, konu El Kaide terör örgütü olunca hukuku hatırladı. Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir sanık hakkında ‘El Kaide terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla verdiği mahkumiyet kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Yargıtay, ‘içtihat kararında’, tek başına dinlemelerin hükme gerekçe yapılamayacağını söylüyor. Halbuki bugüne kadar Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik yargılamalarda yüzlerce insan sadece ‘ankesörden arandığı’ gerekçesiyle mahkum edilmişti. Yargıtay da bu mahkumiyetleri ‘noter’ gibi onaylamıştı.

Yargıtay, El Kaide kararında ayrıca ‘örgüt üyeliği için hiyerarşik yapıda yer almak’ gerektiğini söylüyor. Cemaat mensuplarının yargılandığı davalarda binlerce insan bankada hesabı olduğu ya da sendika üyeliği bulunduğu için hüküm giydi. Yargıtay da bu cezaları onadı! Bankada hesabı olması o kişinin örgütün hiyerarşik yapısında olduğunu ispat mı ediyor?

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Hizmet Hareketi mensuplarına uyguladığı ‘düşman ceza hukuku’ yine Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bir kararıyla resmiyet kazandı. Şöyle ki;

Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Aralık 2011 tarihinde sanığı ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan mahkum ediyor. Firari olduğu için tutuklanamayan sanık, Ukrayna’da yakalanıyor. Türkiye’yi iadesi isteniyor. ‘Yeniden yargılama’ şartıyla iade ediliyor ve sanık yeniden yargılanıyor. Yeniden yapılan yargılamada da Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi mahkumiyet kararını onaylıyor.

Karar temyiz ediliyor ve dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne geliyor. Hizmet Hareketi’ne yönelik yapılan yargılamalarda hukuk katliamlarını görmezden gelen Yargıtay, bu kez hukuku temel ilkelerini hatırlıyor.

ÖRGÜT ÜYELİĞİ İÇİN ‘HİYERARŞİK YAPI’ ŞARTI

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin İçtihat Metni’nin ‘Sonuç’ kısmında ‘terör örgütü üyeliğini’ şöyle tanımlıyor: “Örgüte üye olmaktan anlaşılması gereken, örgütü kuranlar veya yönetenler dışında kalmakla beraber, örgütün amaçlarını benimseyerek verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaktır. Failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığı, bu örgütsel pozisyonun doğrudan doğruya ortaya konulması veya failin eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu ya da eylemin niteliğinden hareketle belirlenir. (…) Örgüt üyeliğini kabulde asıl olan, failin nerede ve hangi faaliyette bulunduğu değil terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığıdır. ”

BANKADA HESABIN OLMASI, HİYERARŞİK YAPIYA DAHİL OLUNDUĞU ANLAMINA GELİR Mİ?

Konu El Kaide olunca Yargıtay, olması gerektiği gibi ‘kılı kırk yarıyor’!

Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik duruşmalarda binlerce insana yasal bir bankada hesabı olduğu, yasal bir sendikaya üyeliği bulunduğu ya da yasal bir kurumda çalıştığı gerekçesiyle ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla ceza verildi ve Yargıtay da bu cezaları onadı!

Kişinin yasal bir bankada hesabının bulunması ya da bir sendikaya üye olması ‘hiyerarşik yapıya dahil’ olduğu veya var olduğu ileri sürülen örgütün amaçlarını benimsediği, verilecek görevi yerine getirmeye hazır olduğu anlamına mı geliyor?

TEK BAŞINA DİNLEMELER, HÜKME GEREKÇE YAPILAMAZ

Yargıtay kararında daha sonra tek başına dinlemelerin hükme gerekçe yapılamayacağını anlatıyor: “… CMK’nın 135. maddesi kapsamında iletişimin dinlenmesi sonucunda elde edilen telefon görüşme içeriklerinin belirti/emare delili olup tek başına hükme esas alınamayacağı hususu ile re’sen araştırma ilkesi nazara alınmadan; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, anılan ilkelere aykırı olarak hangi delillere dayandığını da açıklamadan; ‘sanığın El Kaide yapılanması içerisinde yer aldığı, yurt dışına sık sık cihat amaçlı çıkış yaptığı (…)” şeklindeki soyut bir kabul ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, T.C. Anayasasının 141/2, CMK’nın 34/1 ve 230/1-c maddelerine de aykırılık oluşturacak biçimde gerekçesiz hüküm kurulması kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA…”

YARGITAY, ‘SOYUT’ SUÇLAMALARDAN RAHATSIZ OLMUŞ

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, ‘sanığın El Kaide yapılanması içerisinde yer aldığı’ ifadesiyle yetinilmesini eleştiriyor. Bunun gerekçelendirilmemesini bozma sebebi sayıyor. Ayrıca, Hizmet Hareketi’ne mensup olduğu ileri sürülen kişilere yönelik yargılamalarda sanıkların yurt dışına çıkmalarını cezalandırmaya gerekçe yapan Daire, El Kaide davası sanığının ‘yurt dışına sık sık ‘cihat amaçlı’ çıkış yaptığına ilişkin mahkeme gerekçesini soyut kabul ediyor.

YARGITAY, ‘ADİL YARGILAMA HAKKI’NI HATIRLATIYOR

Yerel mahkeme, mahkumiyet kararında sanığın ‘örgüt içerisinde üst düzey sorumlu olan Cengiz Altaca ile irtibatını devam ettirdiğini’ söylüyor. Ancak Yargıtay buna da hiç itibar etmiyor.

Yargıtay ayrıca, AİHS’nin ‘adil yargılanma hakkını’ düzenleyen 6. maddesine de vurgu yapıyor. Hizmet Hareketi’ne yönelik davalarda binlerce insana ByLock kullandığı gerekçesiyle ceza verildi. ByLock verilerinin elde edilme şeklinin hukuka aykırı olduğu resmi raporlarla sabit. ByLock verilerinin nasıl elde edildiğinin araştırılması talepleri reddedildi.

Yerel mahkemelerin verdiği bu hukuksuz kararların neredeyse tamamı Yargıtay tarafından onandı. Adil yargılanma sadece El Kaide terör örgütü üyelerinin hakkı mı?

DR. GÖKHAN GÜNEŞ: İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYORLAR

İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, Yargıtay’ın kararıyla ilgili şunları söylüyor: “Bu karar, 16. Ceza Dairesi’nin uyguladığı düşman ceza hukukunun resmi belgesidir. Bu karar da bir kez daha göstermiştir ki, güncel davalarda yargılama konusu ‘örgüt üyeliği’ ya da ‘örgütsel nitelikli’ eylemler değil, ‘cemaat üyeliği’ ya da ‘cemaat irtibatı veya iltisakıdır.’

Güncel yargılamalar kapsamında ortada bir terör örgütü ve ceza verilen kişilerin de terörist olmadığı bilindiğinden; bu kişilerin cezalandırılabilmesi için tek seçenek, bu kişilerin yasal ve rutin faaliyetlerini örgütsel nitelikli kabul etmektir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin yaptığı tam da budur. Daire üyeleri (şimdiler de 3. Ceza Dairesi); sistematik, yaygın ve örgütlü şekilde gerçekleştirilen insanlığa karşı suçların baş faalidir.”

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version