Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Çin Komünist Partisi yönetimi için yazılan çarpıcı Ukrayna Raporu

Çin Komünist Partisi yönetimi için yazılan çarpıcı Ukrayna Raporu


Kamu Politikası Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı, Şanghay Kamu Politikası Araştırma Derneği başkanı, Chahar Enstitüsü Akademik Komitesi Başkanı Profesör Hu Wei, ABD-Çin Algı Gözlemevi’ne Ukrayna Savaşı’nı analiz eden ve Çin’in atması gereken adımları değerlendiren bir makale yazdı. 

Rusya’nın bu savaşı önünde sonunda kaybedeceğini, ABD’nin yeniden Batı dünyasının lideri konumuna yükseleceğini, demokrasiler ve demokratik olmayan ülkeler arasında yeni bir Demir Perde’nin yükseleceğini öngören Wei, Pekin’in Putin yükünden kurtulması gerektiğini savundu. 5 Mart’ya yazılan, 12 Mart’ta ingilizceye çevrilen makalede çarpıcı analizler var:  

Rus-Ukrayna Savaşı, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en şiddetli jeopolitik çatışmadır ve 11 Eylül saldırılarından çok daha büyük küresel sonuçlara yol açacaktır. Bu kritik anda, Çin’in savaşın yönünü ve uluslararası manzara üzerindeki potansiyel etkisini doğru bir şekilde analiz etmesi ve değerlendirmesi gerekiyor. Aynı zamanda, nispeten elverişli bir dış ortam için çabalamak adına Çin’in esnek bir şekilde yanıt vermesi ve uzun vadeli çıkarlarına uygun stratejik seçimler yapması gerekiyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik ‘özel askeri operasyonu’, destekçileri ve muhaliflerinin amansız bir şekilde karşıt iki tarafa bölünmesiyle Çin’de büyük tartışmalara neden oldu. Bu makale herhangi bir tarafı temsil etmemekte ve Çin’deki en yüksek karar alma düzeyinin kararı ve referansı için kaleme alınmıştır. Makale, olası savaş sonuçları ve bunlara karşılık gelen karşı önlem seçenekleri hakkında nesnel bir analiz yürütmektedir.

I. Rus-Ukrayna Savaşının Geleceğini Tahmin Etmek

1. Vladimir Putin, Rusya’yı zor durumda bırakan beklenen hedeflerine ulaşamayabilir. Putin’in saldırısının amacı, Ukrayna sorununu tamamen çözmek ve Ukrayna’yı bir yıldırım savaşıyla yenerek, liderliğini değiştirerek ve Rusya yanlısı bir hükümet kurarak dikkatleri Rusya’nın iç krizinden uzaklaştırmaktı. Ancak, yıldırım harekat başarısız oldu ve Rusya uzun süreli bir savaşı ve bununla ilişkili yüksek maliyetleri karşılayacak durumda değil.

Nükleer bir savaş başlatmak, Rusya’yı tüm dünyanın karşısına koyacaktır ve bu nedenle kazanılamaz. Hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki durumları da giderek daha da elverişsiz hale geliyor. Rus ordusu Ukrayna’nın başkenti Kiev’i işgal etse ve yüksek bir maliyetle kukla bir hükümet kursa bile bu nihai zafer anlamına gelmez. Bu noktada Putin’in en iyi seçeneği, Ukrayna’nın önemli tavizler vermesini gerektiren barış görüşmeleri yoluyla savaşı terbiyeli bir şekilde sona erdirmek. Ancak, savaş alanında elde edilemeyeni, müzakere masasında elde etmek de zordur. Her halükarda, bu askeri harekât, geri dönüşü olmayan bir hata teşkil etmektedir.

2. Çatışma daha da tırmanabilir ve Batı’nın nihai olarak savaşa dahil olması göz ardı edilemez. Savaşın tırmanması maliyetli olsa da, karakteri ve gücü nedeniyle Putin’in kolay kolay pes etmeyeceği yüksek bir ihtimal. Rus-Ukrayna savaşı, Ukrayna’nın kapsamının ve bölgesinin ötesine geçebilir ve hatta nükleer bir saldırı olasılığını içerebilir. 

Bu gerçekleştiğinde, ABD ve Avrupa çatışmadan uzak kalamaz, bu da bir dünya savaşını, hatta bir nükleer savaşı tetikler. Sonuç, insanlık için bir felaket ve ABD ile Rusya arasında bir hesaplaşma olacaktır. Rusya’nın askeri gücünün NATO’nunkiyle boy ölçüşemeyeceği düşünüldüğünde, bu son yüzleşme Putin için daha da kötü olacaktır.

3. Rusya umutsuz bir kumarda Ukrayna’yı ele geçirmeyi başarsa bile, yine de Putin için tuttukça elini yakacak sıcak bir patates. Rusya bundan sonra ağır bir yük taşıyacak ve ekonomik bir bunalıma girecektir. Bu şartlar altında, Volodymyr Zelenskiy hayatta olsun ya da olmasın, Ukrayna uzun vadede Rusya’ya karşı koymak için büyük ihtimalle sürgündeki bir hükümet kuracaktır. Rusya, Ukrayna topraklarında hem Batı yaptırımlarına hem de isyanlara maruz kalacak. Savaş hatları çok uzun çizilecek. İç ekonomi sürdürülemez olacak ve sonunda çökecektir. Bu süre birkaç yılı geçmeyecektir. 

4. Rusya’daki siyasi durum Batı’nın eliyle değişebilir veya ülke parçalanabilir. Putin’in yıldırım saldırısı başarısız olduktan sonra, Rusya’nın zafer umudu zayıfladı ve Batı yaptırımları eşi görülmemiş bir dereceye ulaştı. İnsanların geçim kaynakları ciddi şekilde etkilenirken ve savaş karşıtı ve Putin karşıtı güçler bir araya gelirken Rusya’da siyasi bir isyan olasılığı göz ardı edilemez.

Rusya ekonomisi çöküşün eşiğindeyken, Rusya-Ukrayna savaşını kaybetmeden bile Putin için bu tehlikeli durumda istikrarı sağlamak zor olacaktır. Putin iç çekişme, darbe veya başka bir nedenle iktidardan düşürülecek olursa, Rusya’nın Batı ile çatışma olasılığı daha da düşük olur. Kesinlikle Batı’ya boyun eğecek, hatta daha da parçalanacak ve Rusya’nın büyük bir güç olarak statüsü sona erecektir.

I. Rus-Ukrayna Savaşının Uluslararası Toplum Üzerindeki Etkisi

1. Amerika Birleşik Devletleri Batı dünyasındaki liderliğini yeniden kazanacak ve Batı daha birleşik hale gelecektir. Şu anda kamuoyu, Ukrayna savaşının ABD hegemonyasının tamamen çöküşü anlamına geldiğine inanıyor, ancak savaş aslında her ikisi de ABD’den ayrılmak isteyen Fransa ve Almanya’yı NATO savunma çerçevesine geri getirerek Avrupa’nın bağımsız diplomasi ve öz savunma elde etme rüyasını yok edecek. Almanya askeri bütçesini büyük ölçüde artıracak; İsviçre, İsveç ve diğer ülkeler tarafsızlıklarından vazgeçecekler. Nord Stream 2’nin süresiz olarak askıya alınmasıyla, Avrupa’nın ABD doğal gazına olan bağımlılığı kaçınılmaz olarak artacaktır. ABD ve Avrupa, ortak bir gelecek için daha yakın bir topluluk oluşturacak ve Batı dünyasındaki Amerikan liderliği toparlanacak.

2. “Demir Perde” sadece Baltık Denizi’nden Karadeniz’e değil, aynı zamanda Batı egemenliğindeki kamp ve rakipleri arasındaki nihai bölünmeye dönüşecek. Batı, Rusya ile olan ayrımı demokrasi ve diktatörlük arasındaki bir mücadele olarak tanımlayarak, demokrasiler ve otoriter devletler arasına bir çizgi çekecektir. Yeni Demir Perde artık sosyalizm ve kapitalizmin iki kampı arasına çekilmeyecek ve Soğuk Savaş ile sınırlı kalmayacak. Batı demokrasisi için ve ona karşı olanlar arasında bir ölüm kalım savaşı olacak. Batı dünyasının Demir Perde altındaki birliği diğer ülkeler üzerinde bir çekim ve baskı etkisi yaratacak: ABD Hint-Pasifik stratejisi konsolide edilecek ve Japonya gibi diğer ülkeler ABD’ye daha da yakınlaşacak ve bu da eşi görülmemiş derecede geniş bir demokratik birleşik oluşturacak. 

3. Batı’nın gücü önemli ölçüde artacak, NATO genişlemeye devam edecek ve ABD’nin Batı dışı dünyadaki etkisi artacaktır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından, Rusya siyasi dönüşümünü nasıl gerçekleştirirse gerçekleştirsin, dünyadaki Batı karşıtı güçler büyük ölçüde zayıflayacaktır.. 1991 Sovyet ve Doğu ayaklanmalarından sonraki sahne kendini tekrar edebilir: “İdeolojinin sonu” üzerine teoriler yeniden ortaya çıkabilir, üçüncü demokratikleşme dalgasının yeniden canlanması ivme kaybedecek ve daha fazla üçüncü dünya ülkesi Batı’yı kucaklayacak. Batı hem askeri güç açısından hem de değerler ve kurumlar açısından daha fazla “hegemonya”ya sahip olacak, sert gücü ve yumuşak gücü yeni zirvelere ulaşacaktır.

4. Çin, mevcut tablo içinde daha fazla izole olacaktır. Yukarıdaki nedenlerden dolayı, Çin karşılık vermek için proaktif önlemler almazsa, ABD ve Batı’dan daha fazla sınırlama ile karşılaşacaktır. Putin düştüğünde, ABD artık iki stratejik rakiple karşı karşıya kalmayacak, sadece Çin’i stratejik sınırlamaya sokmak zorunda kalacak. Avrupa kendini Çin’den daha da uzaklaştıracak; Japonya, Çin karşıtı öncü olacak; Güney Kore daha da ABD’ye dönecek; Tayvan, Çin karşıtı koroya katılacak ve dünyanın geri kalanı sürü zihniyeti altında taraf seçmek zorunda kalacak. Çin yalnızca ABD, NATO, QUAD ve AUKUS tarafından askeri olarak kuşatılmakla kalmayacak, kendisine aynı zamanda Batı değerleri ve sistemleri tarafından da meydan okunacak.

II. Çin’in Stratejik Seçimi

1. Çin, Putin’e bağlanamaz ve mevcut bağın bir an önce kesilmesi gerekiyor. Rusya ile Batı arasındaki çatışmanın tırmanmasının ABD’nin dikkatini Çin’den başka yöne çevirmesine yardımcı olması açısından bakınca Çin, Putin’in bu kararaından mutlu olmalı ve hatta desteklemeli. Ancak bir şartla Rusya çökmezse. Putin ile aynı gemide olmak, iktidarı kaybetmesi durumunda Çin’i etkileyecek. Putin, Çin’in desteğiyle zaferi garantileyemezse, ki bu şu anda iç karartıcı bir ihtimal gibi görünüyor, Çin’in Rusya’yı destekleyecek nüfuzu yok. 

Uluslararası siyaset yasası, “ebedi müttefikler veya sürekli düşmanlar” olmadığını, ancak “çıkarlarımız ebedi ve daimi” olduğunu söylüyor. Mevcut uluslararası koşullar altında Çin, ancak kendi çıkarlarını koruyarak, iki kötülükten daha azını seçerek ve mümkün olan en kısa sürede Rusya’nın yükünü hafifleterek ilerleyebilir. Şu anda, Çin’in hareket alanını kaybetmesine daha bir veya iki haftalık bir pencere dönemi olduğu tahmin ediliyor. Çin kararlı davranmalıdır.

2. Çin, aynı gemide iki tarafa da oynamaktan kaçınmalı, tarafsızlıktan vazgeçmeli ve dünyadaki ana konumu seçmeli. Şu anda Çin, her iki tarafı da gücendirmemeye çalışıyor ve BM Güvenlik Konseyi ve BM Genel Kurulu oylarından çekimser kalmak da dahil olmak üzere uluslararası açıklamalarında ve tercihlerinde orta yolda yürüyor. Bununla birlikte, bu pozisyon Rusya’nın ihtiyaçlarını karşılamıyor ve Ukrayna’yı ve destekçilerini olduğu kadar sempatizanlarını da çileden çıkararak Çin’i dünyanın büyük bölümünde yanlış tarafa konumlandırıyor.

Bazı durumlarda, görünürde tarafsızlık mantıklı bir seçimdir, ancak Çin’in kazanacağı hiçbir şeyin olmadığı bu savaş için bu geçerli değildir. Çin’in her zaman ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygıyı savunduğu göz önüne alındığında, yalnızca dünyadaki ülkelerin çoğunluğunun yanında yer alarak daha fazla izolasyondan kaçınabilir. Bu pozisyon aynı zamanda Tayvan sorununun çözümüne de elverişlidir.

3. Çin, mümkün olan en büyük stratejik atılımı gerçekleştirmeli ve Batı tarafından daha fazla izole edilmemelidir. Putin’den kopmak ve tarafsızlıktan vazgeçmek, Çin’in uluslararası imajını oluşturmaya ve ABD ve Batı ile ilişkilerini kolaylaştırmaya yardımcı olacaktır. Zor ve büyük bilgelik gerektirmesine rağmen, gelecek için en iyi seçenek budur. Avrupa’da Ukrayna’daki savaşın tetiklediği jeopolitik bir mücadelenin ABD’nin Avrupa’dan Hint-Pasifik bölgesine stratejik kaymasını önemli ölçüde geciktireceği görüşü aşırı iyimserlikle ele alınamaz.

ABD’de zaten Avrupa’nın önemli olduğuna dair sesler var, ancak Çin daha önemli ve ABD’nin birincil amacı Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde baskın güç olmasını engellemek. Bu şartlar altında Çin’in en büyük önceliği, buna uygun stratejik ayarlamalar yapmak, Amerika’nın Çin’e yönelik düşmanca tutumunu değiştirmek ve kendisini tecritten kurtarmaktır. Sonuç olarak, ABD ve Batı’nın Çin’e ortak yaptırımlar uygulamasını engellemektir.

4. Çin, dünya savaşlarının ve nükleer savaşların çıkmasını engellemeli ve dünya barışına yeri doldurulamaz katkılarda bulunmalıdır. Putin, Rusya’nın stratejik caydırıcı güçlerinden özel bir savaşa hazırlık durumuna girmelerini açıkça talep ettiğinden, Rus-Ukrayna savaşı kontrolden çıkabilir. Haklı bir dava çok fazla destek çeker; adaletsiz olan az bulur.

Rusya bir dünya savaşı, hatta bir nükleer savaş başlatırsa, kesinlikle dünyayı riske atacaktır. Çin sorumlu bir büyük güç olarak rolünü oynamak için, yalnızca Putin’in yanında durmamakla kalmamalı, aynı zamanda Putin’in olası maceralarını önlemek için somut adımlar atmalıdır. Çin, dünyada bu yeteneğe sahip tek ülkedir ve bu eşsiz avantajdan tam anlamıyla yararlanmalıdır. Çin’in desteğini kaybeden Putin büyük olasılıkla savaşı sona erdirecek ya da en azından savaşı tırmandırmaya cesaret edemeyecek.

Sonuç olarak Çin, dünya barışını korumak için kesinlikle yaygın uluslararası övgü kazanacak. Bu da Çin’in izolasyonu önlemesine yardımcı olabilir, aynı zamanda ABD ve Batı ile ilişkilerini geliştirme fırsatı bulabilir.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version