Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

15 Temmuz’un karanlık cinayeti: Önce şehit sonra hain ilan edilen genç astsubayın hazin hikayesi

1988 Kars Sarıkamış doğumlu olan Yakup Başıbüyük, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Şube’de çalışıyordu. 15 Temmuz günü, Ankara Nallıhan’da kenevir operasyonunda olmasına rağmen defalarca aranarak Jandarma Genel Komutanlığı Beştepe Karargahı’na çağrıldı. Saat 20.50 civarında evinden ayrıldı ve karargaha gitmek için yola çıktı. Kendisinden uzun süre haber alınamadı. Cesedi tam 4 gün sonra Ankara Adli Tıp Kurumu’nda bulundu.

KARARMAYA YÜZ TUTMUŞ HALDE BULUNDU

Astsubay Yakup Başıbüyük bulunduğunda vücudu kararmaya yüz tutmuş haldeydi. Bir ceset torbasının içine konulmuş, morga bile kaldırılmamıştı. Temmuz sıcağının altında, Adli Tıp’ın bahçesinde bekletilmişti.

Ailesine cenaze aracı bile verilmedi. Araba anahtarı ve saati dışında hiçbir eşyası teslim edilmedi. 28 yaşında hayatını kaybeden, 1 çocuk babası Astsubay Yakup Başıbüyük’ün cenazesi, sessiz sedasız Sarıkamış İnkaya Köyü’ne defnedildi.

OTOPSİ RAPORU 5 YIL AİLEYE VERİLMEDİ

Ailesi, Başıbüyük’ün hayatını nasıl kaybettiğini öğrenebilmek için Ankara Adli Tıp’a giderek otopsi raporunu istedi. Adli Tıp, aileyi, 15 Temmuz gecesi 9 vatandaş, 8 askerin öldüğü, 246 kişinin de yargılandığı Jandarma Genel Komutanlığı davasına bakan Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yönlendirdi. Ancak mahkeme beş yıl boyunca raporu aileye vermedi.

Bold Medya’nın ulaştığı Ankara Adli Tıp’ın 1 Eylül 2016’da hazırladığı rapora göre; Yakup Başıbüyük, uzak mesafeden atılan ve başına isabet eden tek kurşunla öldürüldü. Rapora göre, vücudundan çıkarılan 5.56 mm çapındaki mermi çekirdeğini, polis özel harekat, jandarma özel harekat veya özel kuvvetler kullanıyor.

SAVCILIK, GÖREV YERİNİN BELİRLENMESİ İÇİN TALİMAT VERDİ

16 Temmuz sabahı olay yerinde inceleme yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başıbüyük’ün cenazesini Jandarma Genel Komutanlığı general giriş kapısının sağında, nizamiye kulübesinin önünde buldu. Darbeye katılıp katılmadığını, birliğinden ayrılmışsa kimlerle ayrıldığını, nereye, ne şekilde gittiğini tespit edebilmek için de 5 Eylül 2016’da Ankara İl Jandarma Komutanlığı’na bir yazı göndererek tespit edilmesini istedi.

Ankara İl Jandarma Komutanlığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısı üzerine 30 Eylül’de “Gizli” ibareli bir rapor hazırladı. Yakup Başıbüyük, 15 Temmuz günü saat 14.00’te İ.D. ve T.T. ile birlikte Nallıhan tarafına göreve gitmiş, sürekli aranınca 18.10’da geri dönmüştü.

Belgede 18.10’dan sonra Başıbüyük’ün kimlerle, nereye gittiği, ne yaptığının bilinmediği belirtiliyor. Jandarma Komutanlığı da savcılık da Astsubay Yakup Başıbüyük’ün 15 Temmuz’da ne yaptığıyla ilgili kesin ve net bilgiye sahip değil.

Ailesinin verdiği bilgiye göre ise; saat 19.30-20.00 civarında evine gelen Başıbüyük, sitenin güvenlik kamerası kayıtlarına göre 20.50’de evden ayrıldı. Evde kaldığı süre içerisinde, başka bir yere taşınan aynı sitede oturan bir akrabasını uğurladı, yemek yedi. Bu sırada amiri Üstteğmen Yunus Özer tarafından defalarca Beştepe Karargahı’na gelmesi için arandı. Başıbüyük, amirinin emri üzerine karargaha gitti ve burada nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla hayatını kaybetti.

YAKUP BAŞIBÜYÜK’ÜN VURULMA ANI

Jandarma astsubay Yakup Başıbüyük’ün vurulduğu ana şahitlik eden meslektaşı Akif Uykun, olayı mahkemede şöyle anlattı:

“Diğer mevzide vurulan olup olmadığını öğrenmek için o tarafa baktığımda Yakup’un vurulmuş olduğunu gördüm. Emin olmak için yanındakilere vurulan Yakup mu diye bağırarak sordum. Onlar da evet Yakup astsubay dediler.

O esnada batı tarafımızda bulunan yüksek binalardan üzerimize ateş edilmeye başlandı, tek tek yani sonradan keskin nişancı olduğunu anladım. Sonra en korunaklı olan karşımızda bulunan otoparka girdim. O anda Yakup astsubayı kontrol etmek amacıyla yanına gitmek için fırsat kolladım. Otopark kapısından dışarı baktığımda henüz ölmemişti, yanında bulunan kamuflajlı subay rütbesinde biriyle konuştuğunu gördüm.

“YAKUP’UN ŞEHADET GETİRDİĞİNİ DUYDUM”

Yakup’la konuşanın ‘sen onları merak etme, şehadet getir’ dediğini, Yakup’un da şehadet getirdiğini duydum. Muhtemelen yanında bulunan kişiye benim vurulup vurulmadığımı soruyordu. Kısa bir süre sonra sıçrama hareketleriyle Yakup astsubayın yanına ulaştım. Alnından vurulmuştu, şehit olmuştu.

Orada bulunanlara nasıl oldu da vuruldu diye sorduğumda, başını kaldırdı, vuruldu, dedi. Yani sanırım shortland (zırhlı araç) bizi ateş altına alınca o artık bizi kurtarmaya iç güdüsüyle mi hareket etti, ne yaptı o esnada mevzisini terk edip de görününce o esnada vuruldu anladığım kadarıyla.

“SHORTLAND BİZE NEDEN SALDIRIYOR?”

Ben tekrar yüksek binalara yerleştirilmiş keskin nişancılardan korunarak otoparka döndüm. Yani bu burada basit anlatımı ama aslında öyle olmadı, yani korkarak oraya geçiyorsun, yani 2 yıldır beraber çalışıyoruz Yakup’la, böyle bir ne olduğunu anlamadığımız, yani diyorsun shortland bize neden saldırıyor?

“150 TANE HABER ELEMANIM VAR, HER BİRİNDEN FARKLI TERÖR İSTİHBARATLARI GELİYORDU”

Şimdi bir de kafamızda bir sürü senaryolar ve istihbaratçı olarak yani dediğiniz gibi. İşte IŞİD şöyle saldırı yapabilir, PKK böyle saldırı yapabilir. Ve benim 100-150 haber elemanın var. Her biriyle de farklı bir senaryo konuşuyorum. Komutanım şunu yapabilirler, komutanım bunu yapabilirler, ben bunları devamlı istihbarat bilgisi olarak yukarı çekiyorum. Herhalde dedik yani böyle bir aracı mı gasp ettiler. Zaten bizde iki duyum çekmiştik yani haber istihbarat bilgisi çekmiştik böyle bir şey yapabilirler diye.

Çünkü dışarıda askeri birlikler tarafından satılmış ama yine haki boyasıyla gezen sadece sivil plaka takılmış araçlar görüyorduk. Bize dedi ki bunları alırlar ve bombalı araç olarak kullanırlar. Askeri birliklere saldırılır. Bununla ilgili de iki tane de duyum çektik.

Burada bir süre bütün olanları ne anlama geldiğini, bu polis aracının neden bize ateş ettiğini, bunlar polisse kışlaya neden saldırdıklarını anlamaya çalıştım.”

YAKUP BAŞIBÜYÜK İLE İLGİLİ İKİ VİDEO

Jandarma astsubay Yakup Başıbüyük ile ilgili dava dosyasına giren iki video mahkemede gündeme geldi. İlk videoda, bir grup asker Jandarma Genel Komutanlığı’nın Beştepe Karargahı’ndaki silah ve mühimmat deposuna gidiyor ve silah alıyor. Görüntülerde Başıbüyük’ün silah aldığına dair bir kayıt bulunmuyor. İkinci videoda ise Başıbüyük’ün kendisini karargaha çağıran amiri Üsteğmen Yunus Özer ile birlikte yürüdüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı B nizamiyesinde kulübenin arkasında kenara çömeldiği görülüyor.

SİLAHI HALA KAYIP

Yakup Başıbüyük öldükten bir yıl sonra jandarmadan görevlendirilen iki kişi evine gitti ve silahının evde olup olmadığını sordu. Şahsına ait silahı hala kayıp. Aile, 5 yıl içerisinde Milli Savunma Bakanlığı’na, savcılığa defalarca dilekçe vererek Başıbüyük’ün darbeci olmadığını, soruşturmanın genişletilmesini, araştırılma yapılmasını, kim tarafından öldürüldüğünün tespit edilmesini istemesine rağmen bir sonuç çıkmadı. Aile ayrıca, olayın aydınlatılması için medyanın da kapasını çaldı. 2017 yılında Anadolu Ajansı’ndan Hüseyin Yahya Şekerci’ye bir röportaj vererek onun darbeci olmadığını anlattı, ancak röportaj yayınlanmadı.

ADI ŞEHİTLER LİSTESİNE YAZILDI, SONRA KALDIRILDI

15 Temmuz’dan bir yıl sonra ise Başıbüyük’ün adı Taksim’de bir panoya asılan 15 Temmuz Şehitler Listesi’ne yazıldı. Listede, Başıbüyük ile birlikte vurulan üsteğmen Şükrü Eğin, yüzbaşı İlyas Pekdemir, binbaşı Zekeriya Açıkgöz’ün adı da vardı. Başıbüyük’ün “hain” olmadığını kanıtlamak için oradan oraya başvuran aile, bir ümitle valiliği arayıp kendilerine devlet tarafından şehitlikle ilgili bir bilgi verilmediğini söyleyince isimler listeden çıkarıldı, ‘yanlışlıkla’ yazıldığı ifade edildi.

GERİYE SORU İŞARETLERİ KALDI

15 Temmuz günü kenevir operasyonuna giden genç bir jandarma astsubay, apar topar geri çağrıldı. Çatışma sırasında zırhlı aracın kendilerine neden ateş ettiğini bile anlamadı. Kim tarafından vurulduğu araştırmaya bile gerek duyulmadı. 28 yaşındaki genç astsubay, sırf karargahta ölü bulunduğu için hazırlanan listelerde “darbeci” ilan edilerek tarihe gömüldü. Geriye incelenmeyen delillerle dolu bir dosya, cevapsız birçok soru kaldı.

BELGELER 1- YAKUP BAŞIBÜYÜK’ÜN OTOPSİ RAPORU

BELGELER 2- ANKARA CUMHURİYET SAVCILIĞI OLAY YERİ İNCELEME TUTANAĞI

BELGELER 3- ANKARA İL JANDARMA KOMUTANLIĞI’NIN YAKUP BAŞIBÜYÜK’ÜN GÖREV YERİYLE İLGİLİ HAZIRLADIĞI “GİZLİ” İBARELİ RAPOR

BELGELER 4- ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERE GÖRE DARBECİ İLAN EDİLDİĞİNİ GÖSTEREN BELGE

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version