Siyasetçi ve araştırmacı Tarhan Erdem “demokrasi için fırsat” olarak gördüğü yuvarlak masadan çıkan bildirideki eksikleri “Laiklik, yerel yönetimler ve parti içi demokrasi” olarak sıralıyor. Erdem seçim için hayli iyimser: “Halkın tecrübesinin yeterli olduğuna inanıyorum. Seçim akşamı diyeceğiz ki; her şeyi dikkate alarak, ince ince düşünerek karar verseydik bu kararı verirdik.”
‘KİMSE DIŞLANMASIN’: 45 yıldır bu işin içindeyim. Öyle kıymetli bir fotoğraf ki o; demokrasi için bir fırsat. Ama ben bu fırsatın elden kaçmaması için her şeyden önce diyorum ki; bu 6 lider de demokrat olacaklarına dair kamuoyuna bir söz versinler. Kendileri demokrat olsun ki; önümüzdeki süreçte birlikte iş yapabilsin. Ortak iş yaparken kimse kimseyi duruşundan, görüşünden ötürü dışlamasın.
‘HELALLEŞME ÖNEMLİ’: Türkiye’de şu anda herkes değişik bakımlardan dışlanıyor. Türk diye, Kürt diye dışlanıyor. Emekçiler, kadınlar dışlanıyor. Dışlanan kesimler kendilerini diğer gruplardan ayrı görmeye başlıyor. Önce bu sorunu bir halletmemiz gerek. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı çok mühim. Ama bunun çok açık samimiyetle yapılması gerekiyor. “Şu kırılır mı, bu ne tepki verir” demeden. Kimi neden kırdıysan, onun için özür dilediğini açıkça söylemelisin. HDP’ye de, İşçi Partisi’ne de, İslamiyet vurgusu yapan partilere de kimse duvar örmemeli. Muhalefet daha açık, daha net mesajlar vermeli. Kılıçdaroğlu 6 parti liderini ‘vatanseverliğin’ biraraya getirdiğini söyledi ama şu bilinmeli ki, herkesin yüzde yüz ortak paydası olamaz. Ne yapacaksın? Karşıt olan karşıtlığını muhafaza edecek, sen onu dışlamayacaksın.
‘ERDOĞAN’IN YARATTIĞI KÜRT KORKUSU YOK SAYILMALI’: HDP’nin masada olmaması İşçi Partisi ya da diğer birçok muhalif partinin masada olmaması gibi bir şey. Ayrı bir tartışma konusu. Ama burada şöyle bir mesele var. Erdoğan çok kuvvetle söylediği için bir Kürt korkusu yarattı toplumda. HDP’nin PKK’yla beraber olduğunu sürekli ama sürekli dile getirdi. Ne demek PKK’yla birlikte olmak? Olur mu böyle bir şey? PKK, terör örgütü. Kendi şahsi hırsızlığını, hilesini, şiddetini kullanıyor. Burada yapılması gereken; Erdoğan’ın yarattığı Kürt korkusunu yok saymaktır. Muhalefetin Erdoğan’a “Ne demek istiyorsun sen kardeşim” diye çıkışması gerekir. Devlet, bir partinin kanunsuzluğunu görürse cezalandırır. Ama bakın HDP kapatılmakla tehdit ediliyor. Parti kapatılmaz, suçlular cezalandırılır. Varsa bir partinin hareketinde şiddet, şiddete teşvik; o parti cezalandırılır. Bugün Türkiye’de MHP’nin bir ortaklığa girmesi serbestse HDP’nin de girmesi serbest olmalı.
BİLDİRİDEKİ EKSİKLER: Şu anda laik mi Türkiye? Bildiride laiklik vurgusu yok. Laiklik olmadan demokrasi olmaz. Bugün Türkiye’de ekonomik kriz çıkıyorsa demokrasi bozulduğu için çıkıyor. Şu anda yapılması gereken demokratik bir devrimdir. Tamam siz kuvvetler ayrılığından söz ediyorsunuz, karar mekanizmasının yani parlamentonun serbest olmasından söz ediyorsunuz ama yerel yönetimlerin serbest olmasından niye söz etmiyorsunuz? Bildiride buna yer verilmemiş. Merkezi hükümet bugün yerel yönetimin her şeyine karışıyor, halkın iradesini hiçe sayıyor. Nerdeyse belediye başkanının adında yer alacak harflere bile karışıyor. Kanunlar buna zaten çok müsaitti. Şimdi özel kararlar alınıyor, bir şehirdeki herhangi bir mahallenin sokağındaki parselin imar durumuna göre iş yapılıyor. İstanbul’da bugünkü maskaralıklar onun için oldu. Şimdi zannediliyor ki bu, İstanbul Belediyesi’nden geçti. İstanbul Belediyesi’nden geçmedi. 200-300 senelik ahşap bir tarihi binanın yanına siz 60 katlı apartman, işyeri yaparsanız o binanın orada muhafaza edilmesi imkânsız olur. Bugünkü İstanbul’un durumu yürekler acısıdır. Bu 6 parti yerel yönetimlerde ne yapacağını söylemiyor. Bu 6 partinin “Yerel yönetimlerde vesayet olmaz” demesi lazım. “Yerel yönetim kendisi karar verir” demesi lazım.
‘PARTİ İÇİ DEMOKRASİ DE EKSİK’: Diyarbakır’dan başladı, Türkiye’de onlarca belediyeye kayyum atandı. Kayyum ne demek? Merkezi hükümetin kendinde belediye iradesine kayyum tayin etme hakkını görmesiyle, bir seçilmiş milletvekilini görevden almak, mahkemeye vermek aynı şey. Onun devamı o. Yasama organının özgür ve bağımsız, kuvvetli olmasının anlamı, asıl özü milletvekilliği dokunulmazlığıdır. Sen milletvekili dokunulmazlığını pat diye kaldırıyorsun, belediye başkanının yerine pat diye bir memur koyuyorsun, atıyorsun onu. Buna karşı çıkmadan demokrasi olmaz. Bildiride “parti içi demokrasi”nin sağlanacağı güvencesi de olmalıydı. O olmadığı için demokrat değilsin.
‘MASA DAĞILMAZ’: Muhalefetin somut önerisi olmadığına dönük eleştirilere de katılmıyorum. Güçlendirilmiş parlamenter sistemden başka ne gibi bir somut öneri olabilir ki? Sadece daha açık ve net ifadelere ihtiyaç var. Birliktelikleri çoğalabilir. Masa dağılmaz. Dağılması için sebep de yok. Mesele demokrasiyi doğru anlamak ve bunun için birlikte çalışmak. Birlikte çalışma niyetleri var. Erdoğan’dan kurtulmanın yolu açık. Şimdilik öyle görünüyor. Ama dikkat edin; seçim kanununun nasıl değişeceğini bilmiyoruz. Her gün demokrasinin canına okuyan düzenlemeler geliyor. Süreç zor. Belki ben çok iyimserim ama halkın tecrübesinin yeterli olduğuna inanıyorum. Seçim akşamı diyeceğiz ki; her şeyi dikkate alarak, ince ince düşünerek karar verseydik, bu kararı verirdik.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***