Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Nezih Onur Kuru: Muhalefete yüzde 50+1 yetmez, 360 vekil gerekli

Nezih Onur Kuru: Muhalefete yüzde 50+1 yetmez, 360 vekil gerekli


Siyaset Bilimci Nezih Onur Kuru, seçim gündemine dair analizde bulundu. PolitikYol’da kaleme aldığı analizle seçim sonrası oluşabilecek olası iki senaryoyı kaleme alan Kuru, muhalefeti eleştirdi. Kuru, yazısında, “Muhalefet kamuoyu, muhalefetin ortak adayı kim olacak sorusu üzerinden alevlenen tartışmalarıyla hemhal olmaktan, parlamento seçiminin önemini unutmuş gibi davranıyor. Adaylık tartışmasının yarattığı heyecanla ortaya çıkan magazin değeri ve bu durumun tık alma konusunda sağladığı avantaj bu meseleyi ana gündeme dönüştürüyor. Fakat unutulmamalı ki parlamento seçimleri Türkiye’ye hukuk devleti ve demokrasi getirmek adına en az başkanlık seçimleri kadar kritik derecede önemli” ifadelerini kullandı.

“Parlamento seçimlerinin ne derece kritik olduğunun anlaşılabilmesi için seçim sonuçları ve sandalye dağılımları üzerinden çizilebilecek iki senaryodan söz etmek mümkün. Bu iki senaryo minimal ve maksimal olarak tanımlanabilir. Minimal senaryo: Mecliste salt çoğunluğu sağlayabilmek (301 sandalye); Maksimal senaryo: Anayasal değişiklikleri referanduma götürebilecek sayıya ulaşabilmek (360 sandalye)” diyen Kuru, “Muhalif aktörler Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasiyi inşa etmek için siyasi magazin yerine maksimal hedefleri amaçlamak zorundalar” uyarısında bulundu.

Kuru yazısında, Muhalefetin salt çoğunluğu elde ettiği senaryoyu şu ifadelerle açıkladı: 

“Bu konuda muhalefet kamuoyunda şu kanaat hâkim: “Kim aday olursa olsun ülkeyi keyfi yönetim biçimiyle buhrana sokan ve eski enerjisini kaybetmiş Erdoğan’a karşı kazanır. Ortak adayın %50+1’e ulaşması, muhalefet partilerinin de toplam oyların çoğunluğunu almasını beraberinde getirir. Böylece hem başkanlık hem de meclis çoğunluğu muhalefetin elinde olur.”

Fakat bu görüş bazı gerçekleri göz ardı ediyor. Çünkü muhalefet kamuoyunda çoğunluk, fikirlerini dile getirirken taşra illerini kayıran milletvekili sayısı hesaplama yönteminin etkisi sanki yokmuşçasına düz mantık ürünü basit ezberleri tekrarlıyor. Bu sistemin Cumhur İttifakı’na sağlayabileceği avantaj göz ardı ediliyor.

Muhalefet başkanlığı kazanmış olsa bile Cumhur İttifakı, TBMM, yargı, bürokrasi ve güvenlik birimlerini elde tutarak ve medya ile ekonomideki hegemonik varlığını koruyarak muhalefet blokunun reform çabasını engelleyebilecek ve bir sonraki seçimi kazanabilecek direnç gücüne kavuşmuş oluyor.”

Kuru kaleme aldığı yazısında Meclis’te 360 sandalyeye sahip olduğu senaryoyu şöyle özetliyor:

“Millet İttifakı, Türk tipi başkanlık sisteminin yol açtığı sorunları ortadan kaldırmak için parlamenter sisteme geçiş hamlesi ve yargı reformuna ihtiyaç duyuyor.  Diğer bir ifadeyle, Cumhur İttifakı’nın yarattığı başkanlık sisteminin yarattığı enkazı ortadan kaldırmak ve yeni bir anayasal düzen inşa etmek için neredeyse en baştan bir hukuk devleti tasarlanması elzem.

Bu demokratik ideal için Cumhur İttifakı’nın yargıda kurduğu vesayeti hukuki yollarla sona erdirmek ve adil bir yargı sistemini hayata geçirmek için AYM, Yargıtay, HSK ve YSK gibi kurumların yapısının değiştirilmesi, bu değişimler kapsamında üye sayısının artırılarak Cumhur çoğunluğunun önüne geçilmesi ve liyakat prensibine uygun şekilde yeni üyeler atanması süreçlerinin hızlıca gerçekleştirilmesi gerekli hamleler.

Fakat bu hamleler için salt meclis çoğunluğu ile yeni yasalar çıkarabilme gücü yeterli olmayacak. Çünkü anayasaya göre yönetim sisteminin tipini ve yargı birimlerinin yapısını değiştirmek adına teklif edilecek değişiklikler için anayasal değişiklik yoluna gitmek gerekiyor. Mevzuat söz konusu hamleler için sadece anayasal değişikliklere izin veriyor.

Anayasal değişiklikleri halkoylamasına sunabilmek için en az 360 vekilin evet oyu gerekiyor. Bu değişikliklerin doğrudan TBMM’de onaylanabilmesi için ise 400 evet oyu şartı var. Mevcut kamuoyu araştırmalarına göre muhalefetin 400 sandalyeye ulaşması pek mümkün gözükmese de 360 sandalye elde etme şansı mevcut görünüyor. Bu ihtimali değerlendirmek için de bir senaryo tasarlayalım.

Bu senaryoda AK Parti ve MHP ekonomik buhran ve başarısız kampanyanın etkisiyle sırasıyla %31 ve %7.5’e geriliyor. Doğru aday, strateji, program ve kampanya ile yarışan muhalefet kanadında CHP %28.5, İYİ Parti %15, Saadet %1.5, DEVA %3, Gelecek %1.5 ve HDP %11 oy oranına ulaşıyor.

Bu sonuçlarla birlikte Cumhur İttifakı 240 sandalye elde edebilirken, muhalefet toplam 360 sandalyeye ulaşarak anayasal değişiklik veya yeni anayasa teklifini halkoyuna sunma imkanını kazanıyor.

Muhalefet böylece Türkiye’yi yazılı ve fiili olarak anayasal hukuk devletine dönüştürme ve demokratik parlamenter sisteme geçme hedeflerini gerçekleştirmek için yargı ve bürokraside yeni iktidara direnebilecek Cumhur vesayetini aşacak ve hatta ortadan kaldıracak yasal ve demokratik donanımı elde etmiş oluyor.”

Kuru, analizinin sonuç kısmında şu ifadeleri kullandı:

“Muhalif aktörler Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasi inşa etmek için siyasi magazin yerine maksimal hedefleri amaçlamak zorundalar. Cumhur İttifakı’nın yargı, bürokrasi ve güvenlik birimlerinde oluşturduğu anti-demokratik vesayet ile medya ile ekonomide dev bir ilişkiler ağı olarak karşımıza çıkan hegemonik partizan yapıyı sona erdirip demokratik parlamenter sisteme geçmek için sadece yasal değil anayasal değişiklikler ve reformlar gerekiyor. Muhalefet blokunun, parti içi ve partiler arası gündelik tartışmalardan uzaklaşıp doğru aday, program ve kampanyaya odaklanarak hem başkanlık seçimini kazanıp hem de 360 sandalyeye ulaşarak anayasal değişiklik/yeni anayasa yapma şansı elde etme ihtimali hiç de düşük değil.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version