Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kobanê Davası avukatı Cenk Yiğiter: Mahkeme telaş içinde, davayı sirke çevirdiler

Kobanê Davası avukatı Cenk Yiğiter: Mahkeme telaş içinde, davayı sirke çevirdiler


IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemlerin gerekçe gösterildiği ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması yarın başlıyor. Davanın bir önceki duruşmasında birçok hukuksuz ve usulsüz kararlar alınırken, celse arasında dinlenerek dosyaya eklenen “ABC123” isimli gizli tanık ifadelerindeki çelişkiler de tartışma konusu oldu.

DURUŞMA PERİYODLARI 

Kobanê Davası avukatlarından Cenk Yiğiter, geçtiğimiz duruşma yaşanan gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. “İki hafta duruşma, iki hafta ara” periyodlarının avukatlar bakımından zorluğuna dikkat çeken Yiğiter, “Keşke tek dosyamız bu olsa ancak avukatların ilgilendiği başka dosyalar mevcut. Avukatlar hem mesleki yükümlülükler hem de geçim derdi nedeniyle başka dosyalara da bakmak zorunda. Bundan önce 2 hafta duruşmanın ardından 1 hafta ara veriliyordu, bu çok daha vahimdi ama bizlerin ve müvekkillerimizin gösterdiği tepkiler sonucunda mahkeme ancak bu kadarlık bir esneme gösterdi. Bu kadar hızlı ve yoğun bir biçimde süren bir yargılamada adil yargılama hakkı tesis edilemez” dedi. 

Karşılarında geniş kapsamlı bir dosya olduğunu belirten Yiğiter, “Mahkeme bu konuda Fransa’daki IŞİD katliamıyla ilgili olan yargılamayı örnek verdi. Orada günlerce art arda süren bir dava vardı. Lakin bu davayla benzeştirilmesi mümkün değil. Burada çok daha fazla sanık ve sürekli evrak giren bir dosya var. Tamamlanmış bir iddianame yok” diye belirtti.

Periyotların siyasetçiler açısından da büyük sorunlar teşkil ettiğine değinen Yiğiter, “Bu insanlar 18 aydır tutuklu ve iki hafta boyunca sabahın erken saatlerinde duruşmaya gelip akşam götürüyorlar, hayatları kalmıyor. Bu insan ne zaman savunmasını hazırlayacak? Bir yandan da kendilerini yeniden üretmeleri için yapmaları gerekenler var” ifadelerini kullandı.

MAHKEME TELAŞ İÇİNDE 

Mahkemenin bir telaşı olduğunu, fakat bir yandan da dosyayı yürütme biçimiyle tam tersini düşündürten emareler olduğunu söyleyen Yiğiter, şunları söyledi: “Bu kadar yoğun bir biçimde bir şeyleri tüketmek isteyen bir heyet, aynı zamanda çok ehlikeyf. Saat 10.00’da başlaması gereken duruşma, kimi zaman çok daha geç başlıyor ya da 18’e kadar yürütülebilecek iken kimi zaman saatler öncesinde bitiriliyor. Öğle yemeğinden 14.30’da dönebiliyorlar.” 

Başından itibaren kurgulanmış olan bir dosyanın, davanın istenen zamanlamayla yürütebilmesini imkânsız hale getirdiğini ifade eden Yiğiter, “Ne kadar hızlanmak isterlerse istesinler, bu kadar çorba edilmiş bir hal varken, istedikleri şekilde bitmesinin imkânı yok. Baştaki düşünceleri bile şu andaki kurguya uymuyor” şeklinde konuştu.

‘KOMİK MANZARALAR’

Yiğiter, sanık sorguları tamamlanmadan müşteki ifadelerinin alınmasını Ceza Muhakemeleri Kanunu’na (CMK) aykırı olduğunu, dosya kurgulanırken binlerce müştekinin dahil edilmesiyle büyük bir linç süreci oluşturulmak istendiğinin altını çizdi. “Bütün Türkiye sizden şikayetçi” algısı üretilmeye çalışıldığını belirten Yiğiter, şöyle devam etti: “Böylece bu dosyanın kendileri açısından meşruiyetini korumayı amaçladılar. Ancak en son duruşmada Demirtaş’ın söylediği bir cümle var: ‘Siz kumpas kurmaya çalışıyorsunuz ama o zekaya sahip değilsiniz.’ Bu stratejinin zekice kurgulanmış olmadığı zaten ortada, çünkü tam tersi sonuçlar doğuruyor. Görüyoruz ki müştekilerin pek çoğunun bu davadan haberi bile yok. İşyerlerinin camı kırılan yurttaşlar sigortadan para almak için mecburen şikayetçi olmuş. Bu insanları tutup buraya getiriyorlar ve HDP’lilerden şikayetçi olmaları konusunda baskı uyguluyorlar. Ancak bu insanların hepsi de sanıkları tanımadığını açıklayarak şikayetçi olmuyorlar. Burada çok komik manzaralarla karşılaşıyoruz. Heyet başkanı, müşteri toplamaya çalışan esnaf gibi müştekilerin sözünü kesip ‘Bir dakika ben sana bir daha anlatayım belki fikrin değişir’ diyor. Sırf bu yüzden şikayetçi olmak isteyen de oldu, çünkü insanları korkutuyorlar. Böylesi önemli bir davayı sirke çevirdiler.”

CELSE ARASINDA GİZLİ TANIK 

Mahkeme heyetinin celse arasında gizli tanık dinlediğini hatırlatan Yiğiter, “CMK 58/3’te bu işin usulü açıkça belirtilmiştir. Hukuk sistemimizde gizli tanık diye bir şey var, dinlenilebilir. Bunun yanında tanık korumayla ilgili de ayrıca bir kanun var. CMK 58/3, ‘gizli tanıkları korumak amacıyla huzurda dinlemeyebilirsin’ diyor. Ancak devamında diyor ki ‘tanık o sırada duruşma salonunda bulunmasa bile onu başka bir mekâna alarak sesini ve görüntüsünü bozabilir ve dinleyebilirsin’ diyor. Eğer öyle yapılsaydı biz de tanığın nasıl dinlendiğine tanık olurduk ve soru sorma hakkımızı kullanabilirdik” dedi.

TANIĞIN BEYANLARI!

Alınan tanık ifadesinin sadece bir kişinin anlatımıyla kâğıda dökülen bir ifade olmadığını belirten Yiğiter, yazılı ifadede “aç parantez, kapa parantez” tabirlerinin olduğu bilgisini verdi. “Tanık böyle mi konuştu” ve “Birebir tanığın ifadelerinin yazıya döküldüğü bir dokümanda parantez olur mu” sorularının sorulması gerektiğini ifade eden Yiğiter, “Tanık ifadesinde diyor ki ‘ben KCK Türkiye masasının işleyişini bilen birisiyim.’ Anlatımına göre PKK’nin sınır dışındaki kamp alanlarında bulunmuş. Verdiği ifadenin iki üç satırında bize Fransa ve ABD’nin Türkiye’ye karşı tasarladığı uluslararası komplodan bahsediyor. Keşke kendisine ‘ABC123’ ismini vereceklerine, ‘James Bond 007’ gibi bir isim verselerdi” şeklinde konuştu.

SUÇ BELİRTİSİ YOK

Mahkemenin yargılama gibi bir derdinin olmadığını dile getiren Yiğiter, “ABC123” isimli gizli tanığın bir delil niteliği taşımadığını ancak delil niteliğinde olsa bile mahkeme heyetinin bunu kendi eliyle ortadan kaldırdığını kaydetti. Yiğiter, “Bu insanlar dün hukukçu olmuş insanlar değil. Yılların ağır ceza hakimleri ve onlar da bu söylediklerimin farkında” dedi. “Mahkumiyete esas olmasını bırakın, kuvvetli suç belirtisi olabilecek bir delil dahi yok” diyen Yiğiter, “Mahkeme; tanık ifadeleri, gizli tanık ifadeleri ya da üzerine atladıkları PYD e-postası gibi içi boş şeyler üzerinde durmaya devam ediyor” ifadelerinde bulundu.

‘İKTİDARIN GÜCÜ KALMADI’

Siyasetçilerin tutukluluklarının devam ettirilmesi için dosyaya sürekli yeni “deliller” üretilip konulacağını söyleyen Yiğiter, “Meslektaşlarımız arasında sürekli yeni bir sürprizle karşılaşmayı beklediğimizi konuşuyoruz. Belki de bu ‘ABC123’ isimli tanık iddianame aşamasında vardı ama bir koz daha sokmak için onu bu aşamada işin içine sokmak istediler. Dikkatimi çeken bir başka husus da şu: Bu yargılama sürecin başında olduğu kadar artık iktidarın da havuz medyasının da odağında değil. En başta bunu bir gösteri gibi dizayn etmişlerdi fakat o ilgiyi kaybettiler. Biz zaman zaman demokratik kamuoyunda ilgi azalıyor diye konuşuyoruz ama iktidarın oluşturmak istediği kamuoyu algısı da istenildiği gibi gitmiyor. Muhtemelen bu hikâyenin kurgulandığı dönem ve şu anki siyasal süreç arasındaki konjonktürün değişmesiyle alakalı bir durum bu. Kamuoyu belirleme ve kitleleri konsolide edebilme güçleri de kalmadı” şeklinde konuştu.

‘YENİDEN YARGILAMALAR YAPILMALI’

Türkiye’de Kobanê Davası da dahil olmak üzere yapılan pek çok yargılamanın şaibeli olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi dengeler değiştikten sonra muhtemelen bir yargı krizi ile de karşı karşıya kalacağız. Bu kadar hukuka aykırı yargı kararları ile başa çıkmak gibi bir problemimiz olacak. İçinden çıkılmaz bir hal alacağını düşünüyorum ama tabii özellikle Kobanê Davası gibi toplumsal ve siyasi temsili çok yüksek olan davalarda açık ki yeniden yargılamalar yapılmalı. O yargılamalar sadece beraat açısından değil önceki sürecin ne kadar rezil süreçler olduğunu açığa çıkarmak için de çok önemli.”

‘KOBANÊ DAVASI’NDAN FİLM OLUR’

Akademide lisans ve yüksek lisans dersleri verdiği dönemlerde öğrencilerine yargılamalarla ilgili filmler izlettiklerini söyleyen Yiğiter, “Örneğin Nürnberg yargılamaları ilgili filmleri izletiyorduk. Orada yargılanan insanlardan bazıları da geçmişte yargıçlık yapmış hukukçular. Özellikle 2015 sonrası Türkiye’de sembol filmler haline dönüşebilecek davalar var. Bunlardan biri de Kobanê Davası. Bir gün akademiye dönersem Kobanê duruşmalarından edindiğim izlenimler, benim için bir sürü ders malzemesi olacak” dedi. 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version