Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İsmail Müftüoğlu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’yla ittifak için görüştüm, ikisi de olumlu yaklaştı

İsmail Müftüoğlu: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'yla ittifak için görüştüm, ikisi de olumlu yaklaştı


Independent Türkçe’de Can Bursalı’nın sorularını yanıtlayan İsmail Müftüoğlu, “Ben Cumhurbaşkanı’nı CHP ile koalisyon için zorladım. Kemal Kılıçdaroğlu’nu da zorladım. Fakat ikisi olumlu bakıyorken mümkün olmadı” dedi.Müftüoğlu şöyle konuştu:

6 PARTİ MUTABAKATI

Demokratik ülkelerde koalisyonlar vazgeçilmezdir. Bir dönem birinizi desteklersiniz, beklediğiniz neticeyi alamadığınızda da değiştirirsiniz. Bizde ise siyaset statikleşmiş. Biz bir koalisyon hükümeti yaptık. CHP ve Milli Selamet Partisi birlikteydi. O koalisyon çok faydalı hizmetler yaptı. Neden yapıyor faydalı hizmetleri?

Çünkü koalisyonda mevcut olan partiler birbirlerini denetliyor. Orada hırsızlık yapamazsın. Arsızlık yapamazsın. Soygun yapamazsın. Sömürü yapamazsın. Çünkü muhalif parti veyahut diğer ortak seni kontrol ediyor. Koalisyonlardan uzak durmak ülkeyi felakete sürükler, sıkıntılar getirir.

‘AKP’NİN 20 YILDA HERHANGİ BİR FAYDASI OLMADI’

Tamam da 20 yıl evvelinden alalım. 20 yıl sonrasındaki ekonomi durumuna bir bakalım. Dış politikasına, sosyal yapısına ve iç dengelere bakalım. Ne getirdi? Kardeşliği, beraberliği bir araya getirebildi mi? Yok. Hep ayrışmalara meydan veren, ayrışmalarla insanları birbirine düşüren bir iç politika var Türkiye’de. Dış politikada ne var? Kendi inisiyatifimizi kullandığımız bir politika yok. Var gibi görünüyor.

AKP’nin hiçbir faydası olmadı. Şahsiyetli bir ekonomi anlayışı, şahsiyetli bir dış politika, şahsiyetli bir iç dinamikleri kucaklaştıran politikası yok. Hep ayrıştırıcı. Çünkü başka türlü ayrıştırmazsa ayakta kalması mümkün değil. Ayakta kalmanın birinci, en güzel silahı da ayrıştırmak sureti ile etrafında güç toplamaktır.

‘ERDOĞAN’A ‘SENİN MANEVİ DÜNYANI KURTARMAYA ÇALIŞIYORUM’ DEDİM’

Bana ‘Sen ağabeysin, ağabeylik hukukunu kullanıyorsun, yazılarını çok ağır yazıyorsun’ diyor. Yazılarımdan biraz şikâyetçi olunca ‘Ben aslında senin manevi dünyanı kurtarmaya çalışıyorum sen farkında değilsin’ dedim.

‘BAHÇELİ SONRADAN YAMANDI’

“Müftüoğlu, Bahçeli’ye yönelik eleştirilerden sonra bazen sert tepkilerle karşılaşıldı. Çekinmiyor musunuz?” sorusuna şöyle yanıt veriyor:

Onlar bizi bilirler, biz de onları biliriz. Ve biz bu işin ağabeylerindeniz. Bu işin hamallığını yaptık. O sonra geldi. Sonradan yamanma o. Ne alakası var onun milliyetçilik ile? Milliyetçi adam kendisini ayakta tutan kadroları perişan eder mi ya? Adam zahmetsiz her istediğini yaptırıyor ve hiçbir mesuliyeti yok. İpin ucu kimin elinde? İpin ucu MHP’nin elinde.

‘KILIÇDAROĞLU, ‘ERDOĞAN’I DESTEKLEYELİM’ DEDİ’

Ben Cumhurbaşkanı’nı CHP ile koalisyon için zorladım. Kemal Kılıçdaroğlu’nu da zorladım. Fakat ikisi olumlu bakıyorken mümkün olmadı. Cumhurbaşkanı, ‘Kemal Bey, külliyeye gelmez’ dedi, Kılıçdaroğlu, ‘Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi istesin biz de cumhurbaşkanı adayı olarak kendisini destekleyelim’ dedi ama sonuç yok. Cumhurbaşkanı çaresiz kaldı ve MHP ile devam ediyor ama memleketin tepesinin temelini bombalayan onlar.

‘ABDULLAH EFENDİ’Yİ, TAYYİP EFENDİ’Yİ KİM HAZIRLADI?’

Müstüoğlu, “28 Şubat’ın üzerinden 25 yıl geçti. Bugünden bakınca o dönemi nasıl görüyorsunuz?” sorusunu yanıtlıyor:

28 Şubat çok ayaklıydı. Birincisi Amerika ayağı vardı. İkincisi İsrail ayağı vardı. Üçüncüsü asker ayağı vardı. Dördüncüsü sendikal ayağı vardı. Beşincisi basın-yayın ayağı vardı. Bütün bunların yanında, başta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in edepsizliği var. Ölmüş ama edepsizliği var yani. Çünkü bütün bunları tahrik eden ve mevcut 54. Hükümete karşı kullanan adamdı. Sonra hazırlanıp getirilenler var. Abdullah Efendi’yi, Tayyip Efendi’yi kim hazırlayıp getirdi, kucağımıza oturttu? Bunları kimin hazırladığı bellidir.

‘TAYYİP ERDOĞAN, ABDULLAH’IN TEZGAHINA GELDİ’

Abdullah Gül, 1993’te Milli Görüşçü oldu. 1992’de ABD’de bir kurs açıldı. Abdullah Gül oranın kursiyeri. Aldığı sertifikada Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Abdullah Gül yazıyor. Ve Tayyip Erdoğan da tabi bu Abdullah’ın tezgâhına geldi. Abdullah olmasaydı bu olaylar böyle gelişmezdi.

‘BÜLENT ARINÇ OLAYLARI DERİNİNE İNCELEYEN BİR ARKADAŞIMIZ DEĞİL, GÜNÜBİRLİK KONUŞUR’

Bülent Arınç’ı onlardan istisna tutuyorum. Çünkü kendisinin dış bağlantıları yok. O bir güven duygusu içinde bunları yaptı. Ve kendisine göre yani Milli Görüş’ün daha da rahat bir zemine gelebileceği düşüncesi ile yapmıştı. Ama ötekiler hazırlanmış. Aradaki fark bu. Bülent Arınç olayları derinine inceleyen bir arkadaşımız değil. Günübirlik konuşur, ama iki gün sonra konuştuğundan da vazgeçer.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version