Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında hazırlanan iki fezleke nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılması görüşmeleri Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon’da görüşüldü.
Yapılan savunma ardından söz alan HDP Ağrı Milletvekili ve komisyon üyesi Abdullah Koç, bu durumun arka bir planı olduğunu söyledi. Kürt sorunun tarihsel bir sorun olduğunu belirtti. Koç, “Kürt sorunun çözümsüz bırakılması, çözümü istemeyen ve devletin yapısını beslediği savaş rantçılığın ve atmosferin hâkim olması anlamına gelmektedir. Bu tarihsel açıdan yapılan hattalar toplumsal barışın önünde ciddi bir engel olmakta ve krizlerin derinleşmesine neden olmaktadır. Tarihsel hatalarda ısrar etmek, yöntemleri sürdürmek kirli savaşı sürdürmek demektir” dedi.
Koç, yakın geçmişte Kürt sorunun nelere tezahür ettiğini ve siyasete yansımasının nasıl olduğu üzerine birkaç örnek göstererek, “Kürt sorunu cezaevleri tarihiyle aynı paralellerde süreç izleyen bir sorundur. Diyarbakır askeri cezaevi 12 Eylül darbeden sonra yaşanılan işkencelerle ön plana çıkan bir cezaevidir. Dünyanın en kötü yönettiği on cezaevi arasında yer almaktadır. 19981-84 arasında cezaevinde 34 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı, cezaevi hakkında belgeseller çekildi, kitaplar yazıldı ve halen etkileri devam etmektedir” sözlerini kullandı.
‘HER BİR KÜRDÜN SİYASİ MÜCADELESİNİN UĞRAK YERİ MAHKEMELERDİR’
Günümüz cezaevleri ile ilgili Kürt tarihinin bu şekilde devam ettiğine dikkat çeken Koç, Türkiye’de toplamda cezaevlerinde 298 bin kişinin bulunduğunun bilgisini verdi. Koç, “Bunlardan bin 311’in çocuk, bin 605’in hasta tutsak, 600’ün hasta ve en az 59 mahpus yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde on binlerce yoldaşımız bulunmaktadır. Yapılan infaz yasasına rağmen siyasi mahpuslar bundan yararlanmadı. Buda siyasi mahpuslara dönük bakıştır. Cezaevlerinde işkence, hak ihlalleri, çıplak arama ve intiharların olduğuna ilişkin iddiaları var.
Yargının cezasızlık politikaları hâkimdir. Bunların hepsinin hikâyeleri Kürt olmalarından kaynaklı siyasi soykırımla karşı karşıya kalmalarıdır. Bu nedenle cezaevlerinin tarihi Kürt tarihidir. Bu aynı zamanda yenilerin gerçeğidir. Kürt sorunu aynı zamanda ulusal yargı ile paralel giden bir tarihtir. Kürt sorunu mahkeme zabıtlarında tartışılan ve mahkeme salonlarında tartışılan bir sorundur. Her bir Kürdün siyasi mücadelesinin uğrak yeri mahkemelerdir ve mahkeme salonlarıdır” diye belirtti.
‘TÜRKİYE AİHM NEZDİNDE MAHKÛM EDİLDİ’
İstiklal Mahkemeleri’nin 1920 tarihlerinde kurulduğunu ve en yoğun yargılamaların 1925 tarihinde Şeyh Said, 1930 yıllarında Dersim isyanında gündem olduğuna işaret eden Koç, “Sıkıyönetim mahkemeleri ve devlet güvenlik mahkemelerinin kurulması ve işleyişi özel yetkili mahkemeleri Kürtlere karşı yapılan yargılamalar olmuştur. 1994 tarihinde yargılanan milletvekilleri, yazarlar, gazeteciler, siyasetçilerin yargılanmaları bu özel ve olağanüstü yargılama konusu olmuştur. Bu yönüyle de Kürt sorunu olağan üstü yargılama sisteminin de tarihi oluşturmakta. Kobanê kumpas davası, kapatma davası Kürt sorununda her alanın siyaset alanı değil mahkeme salonları olmuştur.
Dokunulmazlık kararlarının tarihsel gelişiminde de yine Kürt sorunu yatmaktadır. 2 Mart 1994’te Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıkların kaldırılması sonucunda Türkiye uzunca bir süre dünya gündemine oturdu. Dokunulmazlıkların kaldırılması halen toplumun hafızasındadır. Bu yaşananlar nedeniyle Türkiye AİHM nezdinde mahkûm edildi. 2016 tarihinde AKP’nin getirdiği ve CHP’nin de desteklediği anaysa değişikliği ile mecliste fezlekeleri bulunan milletvekillerin dokunulmazlıkları kaldırılarak yargılamanın önü açıldı” diye konuştu.
AİHM 2022 KARARI
Bu süreçte en olumsuz etkilenen partinin HDP’nin olduğunu çok sayıda milletvekillinin tutuklandığını ve siyasi soykırımın önünün açıldığını hatırlatan Koç şöyle devam etti: “Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere 40 milletvekili arkadaşımız dokunulmazlıkların kaldırılması nedeniyle yine AİHM tarafından değişikliğin ve uygulamanın Türkiye’nin anayasasına aykırı olduğuna karar verdi. Söz konusu karar bir komite kararı ve bu nedenle tutuklu bulunan milletvekillerin derhal serbest bırakılması gerekirken, ne yazık ki serbest bırakılmadı.
En başta yapılan hukuki işlem yani dokunulmazlıkların kaldırılması hukuka aykırı bulundu. Bu sebeple başlatılan soruşturma ve kovuşturmanın saf olarak hukuka aykırılık tespit edildi ve edilmeye devam ediliyor. Bu dokunulmazlıkların kaldırılmasını fırsat bilen iktidar partimize baskın yapıldı, milletvekillerimiz gözaltına alındı. Tarihte de Leyla Güven ve Musa Farisoğulları milletvekili statüleri yok sayılarak cezaevlerine gönderildi.
Tamda bu noktada muhalefet ve iktidar partilerinin Kürt sorununa yaklaşımında oluşturan metaforun bu devasa soruna çözüm üretme kabiliyeti oluşturamayan bir muhalefetten söz etmek mümkün. Muhalefet partileri dâhil olmak üzere her kesimin dile getirdiği bir husus var. Tarafsız ve bağımsız bir yargının olmadığına ilişkin tespitlerdir. Mevcut olan yargı uygulamaları ile insan hakları ihlaline, düşünce ifadesi ihlaline, hukuk ilkesi ihlali suçu işlediğine dair onlarca uygulamalar vardır.
‘DOKUNULMAZLIK GÖRÜŞMESİ HUKUKA AYKIRI’
Şimdiki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 20 Ocak 2022 tarihli Karma Komisyonun başkanlığını yapmış ve bu iddialar hakkında görüşünü belirtmiştir. Milletvekilimiz aleyhinde görüşünü belirtmiştir. Adalet Bakanı olduktan seçildikten sonra Anayasanın 159’ncu maddesi uyarınca HSK’nın başkanı Adalet Bakanıdır. Bu anlamda dokunulmazlık görüşmesi süreci iki anlamda hukuka aykırıdır. Siyasi bir anlam kazanmıştır. Karma Komisyonun bir üyesi daha önceki paylaşımları ile tarafsızlığını yitirmiştir. Bu anlamda yapılacak her işlem hukuken mümkün değildir, dokunulmazlık dosyasının iade edilmesi gerekiyor.”
Yapılan görüşme ardından Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması kapsamında hazırlanan rapor, AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti milletvekillerinin oyuyla kabul edildi. Karma Komisyon’da Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğine karar verdi. HDP milletvekilleri hayır oyu kullanarak, komisyon kararına şerh düştü. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***