Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gezi Davası’nda Osman Kavala’ya yine tahliye çıkmadı

Gezi Davası'nda Osman Kavala'ya yine tahliye çıkmadı


Yargıtay tarafından bozulan Çarşı davası ile İstinaf Mahkemesi’nce bozulan Gezi Parkı davasının birleştirildiği, tek tutuklu sanığı iş insanı Osman Kavala olan Gezi Davası’nın dördüncü duruşması bugün, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görüldü.

Mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, Çarşı ve Gezi davalarının ayrılmasına karar verdi.

Duruşmada ilk olarak, tutuksuz yargılanan sanıklardan Çiğdem Mater savunmasını yaptı. “Bu iddianamede toplam 43 defa adım geçiyor, 10’dan fazlası aynı cümlelerin tekrarından oluşuyor” diyen Mater, iddianamedeki suçlamaların kes kopyaladan ibaret olduğunu söyledi: ‘Bunca insanın bu kadar ciddi suçlamayla yargılandığı bir yerde insan biraz daha özeni hak ettiğini düşünüyor. Suçlamaya uyan eylemin ne olduğuyla ilgili bir delille karşılaşılmıyor. İsmimin geçtiği yerlerde daha düz ifadeyle, film çekmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ettiğim söyleniyor. Üstelik suçlama konusu olan film çekilmemiş bile. Sadece bu bile suçlamanın ne kadar mantık dışı olduğunu göstermeye yeterliyse de mesleğime dair açıklama yapmak isterim.”

‘DAVADA BİRİ SİLİVRİ’DE BİRİ DE FİRARDA OLAN HAKİMLERİN İMZALARI VAR’

Uzun yıllardır yapımcılık yaptığını söyleyen Mater, 2013 Haziran’ında başlayan protestolarda parkın park olarak korunmasına dair inancımla, yüzbinlerce yurttaş gibi yer aldım. Gezi parkı protestolarında ayrıca bir sinemacı olarak gözlem yapma amacıyla gittim, sinemacı olarak bu olayları kayda geçirmek gerektiğine inandım. Böyle bir film yapmış olabilirdim. Bu filmin konuşulacağı yer mahkeme salonu değil sinema salonlarıdır. Hukuksuz elde edilen telefon konuşmaları var. Söz konusu tapeler hukuka aykırılık teşkil etmese de iddianamede bulunmaları kişisel haklarımın ihlalidir. Film yapmak için konuştuğum bir konuşma 6 kere yer alıyor. Çoğu meslektaşım gibi Gezi parkı protestoları sırasında ortaya çıkan görüntülerin filme değişmesi gerektiğini düşündüm” diye konuştu.

Mater, Gezi davasındaki hakimlerden ikisinin 15 Temmuz darbe girişiminin de parçası olan karanlık bir dönemin aktörlerinden olduğunu söylerken “Biri Silivri’de biri de firari olan hakimlerin imzaları var. Bu hakimlerin imzalarıyla yargılanmamızı takdirlerinize bırakıyorum” dedi.

‘SİSLER İÇİNDE YUVARLANILIYOR’

Avukat Ersan Şen, “Çarşı taraftar grubu dosyası olarak bilinen, Yargıtay’da bozulan davayla ilgili, ayrı esastan yargılamaya devam edilmesini talep ediyoruz” derken avukat Köksal Bayraktar da davaların birleştirilmesiyle ilgili şöyle konuştu: “Bu davaların birleştirilmemesi gerektiğini söyledik. Bu davalar niye birleştirilmiştir? Sebebi bellidir. Osman Kavala ve Gezi davasında sanık olan kişilerin, durumunu belirsizleştirmek, adeta sisler içerisinde yuvarlamaktır. Sebebi malesef müvekkilimizin tutukluluk halinin devamı içindir. Sebebi de şudur, 30. Ağır Ceza Mahkamesi hakkımızda beraat verdikten sonra 36. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamayı bitirirken bu birleşme yapılmıştı. Hiçbir zaman bir mahkeme, hem talep eden hem de adli tatilde karar veren bir mahkeme olamaz. Ne 36. mahkemeye ne 30. mahkemeye ne de size anlatabildik. Arkadaşlarımız hep usulden söz ettiler. 16. maddede hiçbir zaman usul kanunu cumhuriyet savcısına bu kadar değer vermemiştir. Ne 30’da ne 36’da ne mahkemenizde cumhuriyet savcısının önceden beyanını görmüyoruz. Suni bir birleştirmedir. Olayı daha büyütmek ve bunun içinden çıkılmaz olay haline getirmek içindir. Yanlıştır. Yargılamada açıklık, berraklık geçerlidir. Bunların hiçbiri şimdi yok. Ne fail yönünden ne de fiil yönünden beraberlik var.”

KAVALA’NIN AVUKATI: NEYLE YARGILANDIĞIMIZI BİLMİYORUZ

Osman Kavala’nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre, şunları söyledi: “Sürekli bir klişe ve aynı gerekçelerle tutukluluğumuz devam etti. Hangi fiilden yargılanıyoruz? Bunun tarafımıza bildirilmesi gerekiyor, bize anlatılması gerekiyor. Biz yargılanamıyoruz. Adil yargılanma hakkımız elimizden alınıyor çünkü neyle yargılandığımızı bilmiyoruz. Hangi eylemle, hangi bilgi ve belgeyle suçlandığımızı bilmiyoruz, umarım sayın heyetiniz biliyordur. İddianamede hangi bilgiyi temin ettiği var mı, delil sırrının ele geçirmeye teşebbüs ettiğiyle ilgili bilgi var mı? Hayır yok. Casusluk faaliyetine karıştığı, karıştıysa hangi delillerle yaptığı var mı? Yok. Hangi faaliyetlerinin gizli bilgi temin etme aşamasına geldiği var mı? Hayır, yok. Seyahat bilgilerine yer verilmiş. Bağlantısı var mı? Hayır, bu da yok. Henry Barkey’in nasıl casusluk yaptığı, telefonla veya yüz yüze görüştüğüne dair somut bir bilgi var mı? Yok. Bu kadar yokluk içerisinde 4,5 yıldır tutukluyuz. Burada amaç ne pahasına olursa olsun tutukluluğun sürdürülmesidir. Bu iddianame siyasiler okusun diye yazılmış. Siyasi ideolojiyle yazılmış. Öyle bir coşkuyla yazılmış ki hiçbir şey gözetilmemiş. Anadolu Kültür ile ilgili fesih davası açıldı ve reddedildi. Ama iddianame böyle demiyor…İddia makamı bir tane soru sormaz mı? Henry Barkey’i tanıyor musun diye bile sorulmadı. Yargılama yapmıyorsunuz. Siyasi parti toplantılarında, basın açıklamalarında yargılanıyoruz. Mahkemenin tarafsızlığı sonlanmış, bir siyasi görüşe taraf olmuştur. Yargılamadan çekilmenizi talep ediyoruz.”

Gezi davasında Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verildi. Gezi ve Çarşı davaları ayrıldı. Gezi davasının bir sonraki duruşması 21 Mart’ta görülecek.

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA

Duruşma öncesi Taksim Dayanışması adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamaya Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekilleri de katıldı. Açıklamada “Gezi umuttur, umut yargılanamaz” pankartı açıldı.

Açıklamayı dayanışma adına yapan Esin Köymen Gezi protestolarının anayasal bir zeminde gerçekleştirildiğinin yargı kararlarıyla da tescillendiğini ancak hukuka ve gerçeğe aykırı olarak üçüncü yargılamanın yapıldığını vurguladı. Köymen, Gezi protestolarının ülke ve toplum tarihinin en parlak ve en onurlu sayfalarından biri olduğunu belirterek, “9 yılda 3 dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz, Gezi direnişini suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz. Gezi direnişini bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır. Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz. Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın demokratik hak ve talepleri için parklarda, meydanlarda, sokaklarda;  özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!” dedi.

‘HAKLIYIZ’

Köymen, “Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz.  Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in,  Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çükü haklıyız. Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız. Gezi’de meslek ilkelerini ve bilimsel doğruları savunurken ne kadar haklıysak, bugün akıl dışı yönetimsel kararlarla afetlere mahkum edilen kentlerimiz için liyakati savunmakta o kadar haklıyız” diye belirtti. 

‘İZİN VERMEYECEĞİZ’

Yargılamanın haksız olduğunu belirten Köymen, “2017 yılından bu yana somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan çArşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz” diye belirtti.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararının bozulmasının ardından Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı dava, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanmıştı. Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanık hakkında verilen beraat kararları ise Yargıtay tarafından bozulmuştu.

Yargıtay, bozma kararında, Gezi Parkı ile Çarşı davasının arasında hukuki bağlantı olduğu gerekçesiyle birleştirilmelerine karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda davaların birleşmesine onay verdiğini belirtmişti.

Davalar 30 Temmuz’da birleştirilmiş ve sanık sayısı 52’ye çıkmıştı. Birleşme kararının ardından görülen üç duruşmada Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version