Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yayıncılık sektöründe döviz krizi

Yayıncılık sektöründe döviz krizi


Döviz kurundaki hızlı artış kağıtta dışa bağımlı olan Türkiye’de yayıncılık sektörünü büyük bir krize soktu. Sektör temsilcileri, somut çözüm bulunamazsa 2022’de krizin daha da derinleşmesinden endişeli.

Türkiye’de artan döviz kuru ve Türk Lirası’nın değer kaybı, tüm girdi kalemlerinde dışa bağımlı olan yayıncılık sektöründe ciddi bir ekonomik krize neden oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında ortalama fiyatı en fazla artan ürün yüzde 168 ile kâğıt oldu. Türkiye Yayıncılar Birliği’ne göre ise yılbaşından bu yana kitap kâğıdına yüzde 130 ila 150, birinci hamur kâğıdına ise yüzde 200 ila 250 arasında zam geldi. Girdi maliyetleri hızla artan ve hammadde bulmakta zorlanan yayınevleri gittikçe derinleşen krize çözüm arıyor.

 

Kriz raflara da yansıdı

 

Büyük bir krize giren sektörde çoğu yayınevi ya kitap basmıyor ya da kitap basarken daha az ve seçici davranıyor. Tüm girdi kalemleri ithal olan sektörden peş peşe kitap basımlarının iptal edildiğine dair haberler geliyor. Yayıncılar öncelikli olarak çok satan kitapları basmayı tercih ediyor, bazı yayınevleri ise baskısı biten kitapları yeniden basmıyor. Ankara’da bulunan Heretik yayıncılık, kur artışı ve kâğıt maliyetlerindeki olağanüstü artış nedeniyle baskısı biten kitapları yeniden yayımlamama kararı aldı.

 

Yayıncıların içinde bulunduğu kriz raflardaki kitaplara da yansıyor. Edebiyat kategorisinde 100 sayfalık kitabın satış fiyatı ortalama 30 liraya yükselirken, önümüzdeki süreçte kitap fiyatlarında yüzde 40’a varan zam beklentisi var.

 

 

“Dün 30 lira fiyat koyduğumuz kitaba bugün 50-60 lira demek zorundayız”

 

Krizin temel sebebi, kağıttan mürekkebe kadar sektörün tüm girdi kalemlerinin ithal olması. Dünya genelinde kağıt fiyatlarının arttığına dikkat çeken Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, pandemiyle beraber kağıt ambalaj ürünlerine talebin arttığını, bunun da kağıt hamurunda kullanılan selülozun hammadde fiyatlarını artırdığını belirtiyor. Çin’de selüloz üreten 280 fabrikanın ekolojik sebeplerle kapatıldığını ifade eden Kocatürk, bu nedenle selülozun ton fiyatının 750 dolara çıktığını söylüyor. Kocatürk, karşılaştıkları sıkıntıları şu sözlerle anlatıyor:

 

“Böyle olunca bütün dünyada kağıt maliyetleri arttı. Artış bizim satış fiyatlarımızı da etkiliyor. Sadece kağıt fiyatları açısından değil. Dövizin yükselmesiyle beraber matbaa maliyetleri, telif maliyetleri ve normal genel giderlerimiz de arttı. Kur artışıyla beraber ulaşım ve taşıma giderleri, ambalaj giderleri elektrik ve su giderleri arttı. Dolayısıyla yayıncılar yeni ürettikleri kitaplarda, eski fiyatlara göre çok farklı fiyatlarla karşı karşıya kalıyor. Dün 30 lira fiyat koyduğumuz kitaba bugün 50-60 lira demek zorunda kalıyoruz.”

 

15 yıllık Notos Dergisi ilk kez çıkmadı

 

Yayıncılık sektöründeki kriz gazete ve dergileri de derinden sarstı. 2006 yılının Aralık ayında ilk sayısı çıkan ve 15 yıldan beri kesintisiz bir şekilde yayımlanan edebiyat Dergisi Notos, ilk kez bir nüshasını yayımlamama kararı aldı. Ocak-Şubat sayısının yayımını Mart ayına erteleyen Notos, Mart-Nisan sayısı için de okurlarından destek istedi.  Notos Yayın Yönetmeni Semih Gümüş, 89’uncu sayıda 800 euroya aldıkları bir ton kâğıdın, 90’ıncı sayıya gelindiğinde yüzde 70 zamlanmış ve bin 350 euroya yükselmiş olduğunu belirtiyor. Notos’un Türkiye’nin kültür ortamı için önemli bir dergi olduğunu ifade eden Gümüş, 15 yıldır tek bir sayının bile bir gün gecikmeden yayımlandığına dikkat çekiyor. Ocak-Şubat sayısını atlatmaya ciddi bir sıkışmanın neden olduğunu vurgulayan Gümüş, küçük bir rahatlama için bu kararı aldıklarını ifade ediyor:

 

“Bunun bir dergici için ne kadar üzücü olduğunu dergiciler özellikle bilirler. Sonuçta Notos çok önemli bir edebiyat dergisi.  Onun geleceğinin korunabilmesi için bir destek kampanyası başlatmaya karar verdik. Dayanışma çağrımız çok olumlu bir karşılık gördü. Ama bunların hepsi geçici. Kalıcı çözüm, bu tuhaf ekonomik politikanın değiştirilmesi, aynı zamanda devlet desteklerinin yayıncılık dünyasına ciddi olarak yapılmasıdır.”

 

Kağıt ve matbaa ücretleri artık euro ile ödeniyor

 

Bir yayınevi peşin ödemelerle yayımladığı kitabın gelirini ortalama 6 ay içinde alabiliyor. Ancak, döviz kurundaki dalgalanmadan sonra kağıt tedarikçileri ve matbaalar artık vadeli çalışmamaya başladı. Son haftalarda kağıtçıların artık euro ile ödeme almaya başladığını belirten sektör temsilcileri, matbaaların da peşin para ile çalıştığına dikkat çekiyor. Yayıncılar, büyük kağıt tedarikçileri veya stokçuların döviz kurundaki oynaklık nedeniyle kağıt satmak istemediğinden de şikayet ediyor. Dünyadaki üreticilerin de artık Türkiye’ye gönderdikleri kağıtlara sınırlama getirdiğini belirten Notos Yayın Yönetmeni Semih Gümüş, yayıncılık sektörünün çok büyük bir krizin içinde olduğunu ifade ediyor.

 

“Bizim aklımıza sığmayan bir ekonomik politika yüzünden görülmemiş bir döviz krizi ile sonra da çok yüksek bir enflasyonla karşılaştık” diyen Gümüş, bir kitabın veya derginin tüm girdilerinin ithal olduğunu ifade ederek, yayıncılıkta dışa bağımlılığa dikkat çekiyor:

 

“Yaptığımız iş tamamıyla dövize bağlı. Dolayısıyla bu kitap fiyatlarına yansıyor. Bir yandan maliyetler karşılanması çok güç hale geliyor. Kaçınılmaz olarak kitap fiyatları yükselince, okurların kitap alma gücünün sınırlı olduğu da düşünülürse toplam satılan kitap sayısında bir düşüş olacak. Yani bu ikisi birbirinin çarpanı haline gelecek. Yayıncılığımız zaten şu anda bir krizin içinde. Bunun sonunda bu krizin 2022 yılı içinde biraz daha derinleşeceği söylenebilir. Yayınlanan ve satılan kitapların toplamında önemli bir düşüş olacağı şimdiden öngörülebilir.”

 

Krizin sonuçları ne olacak?

 

Sektör temsilcileri krizin 2022 yılında daha da derinleşeceğinden endişe ediyor. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, kişisel kütüphanelerini kurmak isteyenlerin daha az kitap alacağını, yayıncıların da satışından emin olmadıkları kitapları basmamaya yöneleceklerini belirtiyor.

 

Kocatürk, “Bu durum yeni yazarların dosyalarını değerlendirmeme, var olan yayın programlarını ötelemelerine neden olacak. Bunun da kültürel çeşitliliğe zarar vereceğini düşünüyoruz” diyor.

 

SEKA’nın özelleştirilmesi

 

Kâğıt krizi aslında Cumhuriyet tarihinin ilk sanayi kuruluşu SEKA’nın özelleştirilmesi ve dokuz fabrikasından sonuncusunun da 2005 yılında kapatılması ile başladı. Geçen hafta bu konuda meclis araştırması isteyen CHP’ye göre, SEKA’nın kapatılmasından sonra ithal kâğıda son 15 yılda yüzde 462, son bir yılda ise yüzde 120 zam geldi. Uzmanlar, Türkiye’nin bir an önce kağıt endüstrisini tekrar kurması gerektiği görüşünde.

 

Krizden nasıl çıkılabilir?

 

Yayıncılık sektörü gördükleri en büyük krizden çıkmanın yolunu arıyor. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, dün Ankara’ya giderek bu konuyla ilgili bakanlıklarda temaslarda bulundu. Yayıncılara bir nebze destek olabilmesi için yerel yönetimlerin ve halk kütüphanelerinin kitap satın alma bütçelerini artırması gerektiğini belirten Kocatürk, bazı sorunların çözülmesi durumunda sektörün önemli ölçüde rahatlayacağını düşünüyor. Krizden çıkılması için devlet desteğinin şart olduğunu vurgulayan Kocatürk, şu önerilerde bulunuyor:

 

“Avrupa Birliği (AB) ülkeleri dışından kağıt ithal edilirken yüzde 10 fon uygulanıyor. Bu fonun kaldırılması, kağıtta ve kitapta da KDV’nin kaldırılması gerekir.  Dijital kitapta yüzde 18’lik KDV var. Bunun aşağıya çekilmesi gerekiyor. Bunu Maliye Bakanlığına ilettik. Kitabevlerinin ayakta kalması için e-ticaret sitelerinin yıkıcı indirim yapmadıkları bir regülasyona ihtiyacı var Türkiye’nin. Aynı zamanda kitabevlerinin de sigorta ve muhtasar alanında desteklenmesine ihtiyaç var.”

 

KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – FELAT BOZARSLAN


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version