Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’te düzenlenen grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Geçtiğimiz yılı “karanlık bir dönem” diye tarif eden Sancar, “Hem ülkemiz için hem de dünya halkları için 2022 yılını umut yılı haline getirmeye kararlayız. Dünyadaki gelişmeler de bu yönde ve Türkiye’deki mücadele azmi ve yürüyüşü de bu yönde. 2022 yılının adalet, barış ve demokrasi getireceğine olan inancımla hepinize iyi seneler diliyorum. Dünya halklarının yeni yılını kutluyorum” dedi.
‘KARANLIKTAN BESLENEN BİR ZİHNİYET’
“Ekonomik kriz” ifadesini yaşananları anlatamadığını söyleyen Sancar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Artık ekonomik kriz sözü yaşananları anlatmaya yetmiyor ortada bir çöküş var ve bu çöküşün faturasını halka ödetmek isteyen iktidar anlayışı var. Bir avuç sermayedar, yandaşa, saraya, savaşa kaynak aktararak, halkı enkaz altında nefessiz bırakmaya azmetmiş bir yönetim var. Artık bir geçim mücadelesi de değil söz konusu olan. Ortada bir yaşam mücadelesi var. Açlık sınırı 4 bin lira, yoksulluk sınırı 13 bin lira. Böyle bir ülkede geçim değil yaşam derdi artık söz konusu. Yeni yıla da bütün zamanların en büyük zam operasyonuyla girdik. İktidar gece yarısı operasyonuyla kendini var ediyor, bunu biliyoruz. Gündüzleri bol bol hamaset ve nutuk geceleri ise kararname ile halkın cebine, sofrasına, hayatına ve nefesine pusu kurmak var. İktidarın günışığındaki hayal satan sözlerine değil gece karanlığında yaptıklarına bakın. En nihayetinde karanlıktan beslenen bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
‘HALKIN SOFRASINA DARBE’
Bugün etin, sütün, peynirin mutfaklara giremediği bir yoksulluk ülkesi yaratıldı, açlık yaygınlaşıyor, yoksulluk derinleşiyor. Artan ulaşım zamları ile insanları bir yerden bir yere gidemez hale getirdiler. Yüksek doğalgaz zammı ile haneleri dondurucu karakışla baş başa bıraktılar. 2022’ye girerken asgari ücrete yüzde 50, memura 30,5, emekliye 25 yaptılar. Daha o zamlı maaşlar halkın cebine yansımadan iktidar bunların üzerine bu zamlarla ve diğer operasyonlarla çöktü. Veriyormuş gibi yapıyorlar, vermeden alıyorlar. Aldıklarıyla yetinmiyorlar cepte kalanı da gasp etmeye çalışıyorlar. Halkın mutfağına, tenceresine, sofrasına darbe yapan bir iktidar var.
‘AYSEL TUĞLUK DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR’
Demokrasi, adalet, özgürlük isteyen herkes sesini çıkarmalı. Aysel yoldaşımızı ölüme mahkum etmek isteyen bir zihniyet var, Aysel Tuğluk derhal serbest bırakılmalıdır.
‘ZEMİN YOKLAMAKTADIR’
İstanbul ve diğer büyükşehir belediyelerini de gasp etme yoklamaları yapmaktadır bu iktidar. Zemin yoklamaktadır. Direnç yoklamaktadır. Eğer, hatırlatmak istemem ama bu ülkede ilk belediye kayyım atandığında tereddütsüz demokrasiden yana en ufak derdi olan çevreler ortak irade koyabilseydi, iktidar bugün kayyım operasyonlarını hazırlayacak kirli oyunlara başvuramazdı.
Bu acı gerçekle samimi bir yüzleşme gerçekleştirebilirsek, yani ilk kayyım atandığında gerçekten kuvvetli bir demokratik irade konamadığı, bunun da bugünkü gelişmelerin önünü açtığı gerçekliğiyle yüzleşebilirsek onu telafi edecek yolları daha kolay yaratırız.
Kayyım atama hazırlıklarının başlangıcı 1 Nisan 2019. Yani 31 Mart’ta seçimler yapılmış, kesin resmi sonuçlar açıklanmamış, mazbatalar hazırlanmamış ama İçişleri Bakanlığı’na kayyım için hazırlık yapılmak üzere yazı yazılmış. Demek ki sonradan isnat ettikleri her şey yalan, buradan da anlaşılıyor.
‘BAHÇELİ, DİYARBAKIR HALKINA NE VERDİ?’
Diyarbakır halkının kaynaklarını talan etmekle kalmıyorsunuz, kültürüne, kimliğine saldırıları hızla sürdürüyoruz. En son bir hatıra ormanı kuracaklarmış, adı da Devlet Bahçeli hatıra ormanı olacakmış. Bu Diyarbakır halkının kimliğine, onuruna saldırılarılarda pervasızlığın son örneği. Devlet Bahçeli, Diyarbakır halkına ne verdi? Bu kayyımları bu iktidarla birlikte göndereceğiz.
O kayyımları ormanlarda fidan dikmekle göndereceğiz. Kayyım uygulamalarının hepsini utanç müzesi kurarak sergileyeceğiz.
Her türlü hırsızlığı yapıyorlar. Bu iktidar kayyım uygulamalarıyla halkın iradesini çaldıktan sonra halkın hem kaynaklarını hem değerlerini gasp etme hakkını kendinde görüyor. Diyarbakır halkı sesleniyor. Diyarbakır bizimdir diyor.
HDP halkın umududur. Bize yönelik kapatma davasına karşı elbette hukuk ofisimizde savunma yazacağız ama savunmayı ofiste yapmayacağız. Meydanlarda yapacağız savunmayı. HDP’yi hayatın her alanında savunacağız”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***