Fiyatlardaki aşırı yükseliş nedeniyle ucuz ürünlere yönelmek zorunda kalan tüketicilerin sahte ve hileli gıda tehditiyle karşı kaşıya olduğu uyarısı yapıldı.
Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem’in haberine göre, 4 Aralık 2021’de Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkan Vekili Sinan Vargı tarafından yapılan “Sahte gıdalar piyasayı doldurdu. 15 aydır hileli gıda üretenler açıklanmadı” başlıklı yazılı basın açıklamasındaki iddialara göre, alım gücü düşen vatandaş için kemik unu katılmış markasız peynirler, karışık sıvı yağlar, sakatatlı karışık et, yeniden eritilmiş çikolata, at eşek etli sucuklar, boyalı baharatlar, boyalı çaylar piyasayı doldurdu.
Kuvvet macunu adı altında viagralı macunlar, gıda destek ve kozmetik izni ile üretilen ağrı kesici olduğu iddia edilen kremler yüzlerce liraya sosyal medyada satılıyor.
Açıklamanın detayında, “Yoksullar için üretilen karışık sıvı yağ, yeniden eritilmiş peynir, at ve eşek etinden sucuk, yeniden eritilmiş çikolata gibi onlarca gıda geçmişte olduğu gibi piyasayı doldurdu. Kemik unundan yapılan peynirler, boyalı çaylar, boyalı baharatlar gıda da geçtiğimiz yıllarda da olduğu gibi piyasada” iddiasına yer verildi.
‘BU ÜRETİCİLERİN KİMLER OLDUĞU AÇIKLANMIYOR’
Açıklamada, şu çağrıda bulunuldu:
Her gün sahte içki yapan depolar basılsa da bakanlığımız bu üreticilerin kimler olduğunu 15 aydır açıklamıyor. Tarım Bakanlığı bu açıklamaları belirli aralıklarla değil de kendi istediği zaman yapıyor. Bunun da bir kuralının olması lazım. En son açıklama Eylül 2020’de yapıldı. Aradan geçti 15 ay. Bu süre içinde hiç mi sahte ve tağşişli gıda üreten firma yakalanmadı? Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
‘KEMİK TOZUNDAN PEYNİR YAPIYORLAR’
Sahte gıda geçmişten beri görülen bir sorun. Açıklamasının ardından görüşünü almak için aradığımız TÜDEF Başkanı Sinan Vargı, piyasada sahte gıdanın dolaşımda olduğunu öne sürdü.
“22 liraya, 25 liraya kaşar, eritme peynirler var” diye Vargı, “Toplayıp yeniden satıyorlar. Tüketici daha ucuza alsın diye kemik tozundan ucuz peynir yapıyorlar. Sen bunu markete gittiğinde jelatin içinde alıyorsun. Markası yok bunun” diye konuştu.
KULLANMA TARİHİ GEÇEN ÇİKOLATALARI ERİTİP ŞEKER KATARAK YENİDEN SATIYORLAR
Vargı, ardından hile karıştırılan gıdalara dair şu iddialarda bulundu:
Çikolatada, şekerlemelerde çok var. Merdiven altı firmaları son kullanma tarihi gelen çikolataları toplatıp eriterek, içine biraz kakao ve şeker katıp yeniden piyasaya sürüyor. Mesela taze pişmiş unlu gıdalarda hile yok. Ama pastalarda mesela süt kreması yerine su kreması kullanılıyor. Çayların içine boya karıştırılıyor. Kıymanın gözünüzün önünde çekilmesine dikkat edin. Aksi takdirde bazen sakatat karıştırılabiliyor. Sucuğa tavuk eti karıştırılıyor. Daha önceden Sağlık Bakanlığı açıklıyordu denetimlerin sonucunu şu kadar sahte et, şu kadar domuz eti yakalandı diye açıklıyordu. Ayçiçek yağına farklı yağlar katıldı diyordu. Ancak 15 aydır açıklamamasının nedeni muhtemelen piyasayı alevlendirmemek için. Denetimlerin ve ceza kesilen kurumların adlarının açıklanmasını istiyoruz.
GIDA GÜVENLİĞİ DERNEĞİ: PAHALILIK DÖNEMİNDE ARTAR
Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner de sahte gıdanın yüzyıllardır devam eden bir sorun olduğunu belirterek, “Özellikle pahalılık dönemlerinde ve tedarik zincirinde kopuklukların olduğu dönemlerde tabii ki taklit, sahtecilik daha da artar. Bu beklenmesi gereken bir şey” ifadelerini kullandı.
Kuruyemiş, baharat, bitkisel çayların da hileye açık ürünler olduğunu kaydeden Saner, “Her ucuz ürün doğru ürün değildir. İnsanlar emsalinden ucuza satılan ürünlerden şüphelenmeli. Hani bir atasözümüz vardır: ‘Ucuz etin yahnisi yenmez’. Mümkün olduğu kadarıyla açık alanlardan değil, bildikleri yerlerden ambalajlı, kimin tarafından üretildiği belli olan ürünler almalı” dedi.
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak da “Sahte gıdada bir artış gözlemliyor musunuz?” sorusuna “Ne yazık ki evet” diye cevap verdi.
Toprak, devamında şunları söyledi:
Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde Türkiye, 2012-2020 arasında dünyada gıda güvenliğinde en çok kan kaybeden 7’nci ülke oldu. Türkiye endeksin ilk hazırlandığı yıl olan 2012’de 36’ncı sırada yer alırken, 9 yılda 11 sıra birden kaybetti. Son endekste Türkiye 47’nci sıraya düşerken, son bir yılda 6 basamak birden geriledi. Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanı efsane olarak nitelendirse de bir zamanların “gıdada kendine yeten nadir ülkelerinden” biri olan ülkemiz, halkının gıda ürünlerini “satın alabilirliği” sıralamasında 65’inci sırada yer alarak bırakın gelişmiş ülkeleri Botsvana, Şili, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi pek çok ülkenin maalesef ki gerisindeyiz. Gıda kalitesi kategorisinde 45’inci sıraya gerilemiş durumdayız.
Toprak’a göre hemen her gün bir gıda zehirlenmesi haberiyle karşı karşıya kalınıyor. Buna rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma) yapan firmaları ifşasını yaklaşık 15 aydır yapmıyor. Bu da Türkiye’de gıda güvenliğinin sağlandığından söz etmeyi pek de mümkün hale getirmiyor.
ÇAYDA BOYA, DANA SUCUKTA KANATLI ETİ, YOĞURTTA NİŞASTA
Geçmişte bakanlık listesinde açıklanan denetim sonuçlarına bakıldığında en çok hile yapılan gıdaların zeytinyağı, süt ürünleri, et ürünleri, bal, çikolata, baharat olarak sıralanabileceğini aktaran Toprak, “Örnek verecek olursak, zeytinyağında ayçiçeği yağı, baharat ve çayda boya, dana sucukta kanatlı eti, tereyağında bitkisel yağ, yoğurtta nişasta gibi. Bu tür hileler sonuç olarak bir gıda güvenliği sorunudur. Diğer bir boyutu ise yurttaşın cebindeki paranın bir nevi çalınması, kandırılmasıdır” şeklinde konuştu.
CEZALAR ARTTI AMA İFŞA LİSTELERİ RAFA KALDIRILDI
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası’ndan gelen uyarıların ardından 16 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan Gıda ve Yemlerde Taklit ve Tağşiş Fiili ve İdari Para Cezalarının Hesaplanmasına Dair Yönetmelik ile para cezalarının arttırıldığı ve ticaretten men ile hapis cezasının getirildiğini kaydeden Toprak, buna karşın hile yapan firmalarla ilgili son listenin 15 Eylül 2020 tarihinde yayınlandığını hatırlattı ve “Yani, cezalar arttırıldı ama ifşa listeleri de rafa kaldırıldı” yorumunu yaptı.
“Vatandaş sahte gıdaya karşı nelere dikkat etmeli?” sorusuna cevaben “Bilinçli bir tüketici olarak gıda okur-yazarlığına önem vermeli, ürünlerin etiketlerini okumalı, şüphe duydukları ürünlerle ilgili Alo 174’e ihbarda bulunmalı” ifadelerini kullanan Toprak, burada asıl önemli olanın denetimler olduğunu belirterek buradaki eksikleri şöyle sıraladı:
‘ASLINDA SORUN DENETİM SAYISININ YETERSİZLİĞİ DEĞİL’
Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde, Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7137 olduğu, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 356 bin 643 denetim yapıldığı ve sadece 172’si için savcılığa suç duyusunda bulunulduğunu görebiliriz. Ülkemizde 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle toplam 709 bin 321 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin 13 bin 249 adedi onay kapsamında, 696 bin 72 adedi ise kayıt kapsamında bulunmaktadır. Kayıtlı işletmelerin 79 bin 232’si üretim yeri, 334 bin 376’sı satış yeri, 282 bin 464’ü toplu tüketim yeridir. Bu tabloya göre her işletmenin ortalama 1 kez bile denetlendiği görülmektedir. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. 7 bin 137 Gıda Kontrol Görevlisinin sadece bin 917’i gıda mühendisidir.
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan adını açıklamak istemeyen bir yetkili 2012 yılından beri yapılan denetimlerde sahte gıda üreten firmaların ifşasına dair 26 açıklama yaptıklarını belirtti ve 20 Eylül 2020’den beri yeni bir açıklama yapılmadığını doğruladı.
Yetkili ancak bunun yeni açıklama yapılmayacağı anlamına gelmediğini söyleyerek, “Bu açıklamalar belli periyodlarla yapılacak diye zorunluluk yok. Zaten denetimler düzenli sürüyor ve cezalar kesiliyor. Ancak bunların sonuçlarına dair tabii ki yeni açıklamalar yapılacaktır ama şu gün yapılacak şimdiden diyemem” diyerek sözlerini tamamladı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***