Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Pelikancılar kazandı: Seçim döneminin bakanı bulundu

Pelikancılar kazandı: Seçim döneminin bakanı bulundu


AHMET TARIK DANİŞMEND 


Bir gece yarısı operasyonu daha sonuçlandı. ‘Saray Entrikaları’ dizisinin son bölümünde yine gerilim ve ayak oyunları vardı. Dizinin her bölümünde “Bakalım kimin ayağının altına zeytinyağı dökülecek” diye merakla beklemeye başladık. Birileri gidiyor, birileri geliyor. Dizide değişmeyen tek şey fondaki “Bir gece ansızın gidebilirim” şarkısı. Ve her ne hikmetse çoğunlukla mübarek Cuma gecelerine denk geliyor. Hayırlara vesile olsun!

Dizinin bu bölümünün kaybeden kahramanı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül oldu.

Aslında bu son uzun zamandır bekleniyordu. İktidarın farklı kanatları arasındaki ip tambura teli gibi gerilmişti.

Bekleniyordu, çünkü Abdülhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki ‘aile içi gerilim’ artık bütün mahallenin malumu olmuştu. Teşbih de hata olmaz, yaşça büyük olduğu için öyle hitap ediyoruz Sayın Soylu’nun ‘büyükbabası’ kabul edebiliriz; Sayın Bahçeli’nin de Gül’den pek hazzetmediği yine mahallelinin bilgisi dahilindeydi.

Süleyman Soylu, “Siz yıkın mahkeme kararı arkasından gelir” sözlerini ‘onur nişanı’ olarak omuzlarında taşıyan cengaver bir İçişleri Bakanı. “Büyükbabası”nın “Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması ertelenemez bir hedef olmalıdır” sözünü biliyoruz.

Milli Görüş geleneğinden gelen Abdülhamit Gül ise iyi kötü hukuk normlarına uymaya çalışan, arada bir o normları telaffuz eden bir kardeşimizdi. Gül balık burcu, Soylu akrep burcu, Bahçeli ise oğlak. Balık burcu hissiyatlı bir burçtur. Akreple nasıl yan yana dursun!

Bu yetmezmiş gibi Sayın Gül’ün Pelikan kuşlarıyla da arası hiç ama hiç yoktu. Adalet Bakanlığı’ndaki güç savaşında sık sık “Erdoğan’ın avukatları” olarak da bilinen İstanbul Grubu ile yani Pelikancılar’la çatıştığı yine herkesin malumu. Adalet Bakanlığı’nın Fettah Tamince hakkında verilen “takipsizlik” kararını kaldırması, yine Gül’ün “Yargının hiçbir ideolojisi, hiçbir cemaati, hiçbir grubu, hiçbir taassubu olamaz” açıklamaları aradaki duygusal kırılmaların gün yüzüne çıkan örnekleri.

Yani hem “güvercin”sin hem de “şahinler”le “pelikanlar”la kavga edeceksin eşyanın tabiatına aykırıydı. Zaten tek başına Pelikan dediğin kanatlarını açınca 5 metre olan, balıkla beslenen bir kuştur. Nitekim Gül’ün solduğu gece yaşandı!

İDDİA: BAHÇELİ İSTEDİ ERDOĞAN ‘TAMAM’ DEDİ

Bana “serçeler”den gelen duyumlara göre evet “MOBESE tartışması bardağı taşıran son damla olmuş. “Bahçeli yeter artık bu çocuktan bıktım demiş ve kelle istemiş, rivayet o ki, Erdoğan istemeye istemeye vermiş.” “Gül, Bahçeli-Reis kavgasının ilk yemi” oldu diyenler de var.

Abdülhamit Gül de bazı gelişmeleri büyük ihtimalle biliyordu. Sedef Kabaş olayında tez canlı davranıp, Kabaş henüz adliyeye getirilmişken “Haset ve nefretten doğan bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, milletin vicdanında ve adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır” diye açıklama yaptı. Bir anlamda ön almaya çalıştı ama bu yeterli olmadı.

BUNDAN SONRASI TUFAN

Bundan sonra ne olacağı bakmak lazım.

Adalet Bakanlığı’ndaki bu değişikliği ülkede son dönem olup bitenlerden Sezen Aksu, Sedef Kabaş olaylarından koparmak mümkün değil. Bu nedenle Erdoğan’ın “istemeye istemeye” Gül’ün gidişine onay verdiği fikri bana inandırıcı gelmedi.

Yakın zamanda olup bitenler; girdiğimiz seçim sürecinde yaşanacakları bir kez daha öngörmemizi sağlıyor. İktidar kendi taşlarını döşüyor. Bundan sonra yargıdaki uygulamalar Soylu ve Bahçeli üzerinden yürüyecek. Yani minareyi çalmadan kılıflarını hazırlıyorlar. “Şahinler” seçim sürecine hazırlanıyorlar. Kendi açılarından “safları sıklaştırıyorlar.” En ufak çatlak sese tahammülleri yok. Yaşanacak ağır hukuk ihlallerine hiç sesi çıkmayacak, denileni yapacak, adaletten hiç söz etmeyen bir adalet bakanına ihtiyaçları vardı. Onu da buldular: Bekir Bozdağ.

Bozdağ, kullanışlı bir aparat. Zaten sırtında “FETÖ” gibi ağır yükler var.

15 Temmuz darbe girişimi öncesi Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdür Yardımcılığı gibi önemli bir görevde bulunan ortanca kardeşi Ünal Bozdağ’ın “Sıkı FETÖ’cü olduğu. 17-25 Aralık sürecinde bakanlık koridorlarında ‘O Bilal’in koluna bilezik takılacak’ diye bas bas bağırdığı” iddiaları hala bakanlık koridorlarında konuşuluyor.

Yani Bekir Bozdağ istenileni yapacak. “Hukuk normlarına, yasalara uymuyor” gibi sözleri de artık pek duyamayacağız.

Ama isteyenler Bekir Bozdağ Adalet Bakanı oldu diye sevinebilir de. Duyumlarıma göre Erdoğan’ın avukatı olarak bilinen Mustafa Doğan İnal’ın bakan olması da gündeme gelmiş, konuşulmuş. Ancak her ne hikmetse vazgeçilmiş. Yani kötünün kötüsü, dibin dibi var!

 

 

 

 

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version