Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’ni (TÜSİAD) “Oyunun kuralları değil, kendisi değişti” temalı “Dijital Türkiye Konferansı” TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Sevim’in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.
Gün boyu devam edecek toplantıda ana tema konuşmacılarından Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, konuştu.
Ömer Koç, dijital dönüşüme ayak uyduramayan şirket ve devletleri gelecekte parlak bir geleceğin beklemediğini ifade etti Koç “Batı’nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Ömer Koç, dijital ve karbon dönüşüm hedeflerinde en önemli ihtiyacın ‘insan kaynağı’ olduğuna değinerek, gençlerin yurtdışına çıkmaya çalışmasını değerlendirdi. Koç “ülkemizin kısıtlı imkanlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin giderek artan bir şekilde kazanımlarını ülkemize aktarmak yerine, istikballerini yurtdışında arama gayretini düştüklerini görmek beni hem fevkalede üzüyor hem de hat safhada endişelendiriyor. Bu noktada Mustafa Kemal’in ‘bütün ümidim gençliktedir’ sözünü aklımızdan çıkarmadan, gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek icap eder” dedi.
Ömer Koç’un açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
“Dünyanın en büyük 10 şirketinden 8’i teknoloji geliştiren şirketler”
“Dijitalleşme küresel ekonomik büyümeyi sağlayan en önemli faktör haline geldi. Araştırmalara göre 2030 yılına kadar potansiyel verimlilik artışının yüzde 60’ı dijital teknolojilerden kaynaklanacak. Bulut bilişim, nesnelerin interneti, 5G yapay zeka, blockcahin hemen her sektörde alışılagelmiş iş yapış şekillerini değiştiriyor. Dijitalleşme rekabetin oyun sahasını da genişletiyor.
Fikirleri hayata geçirirken ilk günden itibaren küresel düşünmek gerekiyor. Bu değişimin hızına ayak uyduramayan şirketler ve profesyoneller için parlak bir gelecek yok. Dijital dönüşü kolaylaştıracak imkanları sağlayamayan ülkeleri de farklı bir akıbet beklemiyor. Geleceğin liderleri hiç kuşkusuz değişim sürecine ayak uydurmanın ötesine geçip, ona yön verenler olacak. Nitekim günümüzde dünyada en büyük 10 şirketinden 8’ini dijital teknolojileri geliştiren ve bunlara dayalı yeni iş modellerini ortaya koyan şirketler oluşturuyor.
“İşgücü maliyetiyle katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil”
Dijital rekabet ülkeler arasında da artarak sürüyor. Geçmişteki kritik dönüşümleri kaçıranlar bu süreçte daha düşük maliyetlerle hızla yol alıp fark yaratabileceklerini gördüler. Dijital dönüşümün Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmiş ülkeleri ilgilendiren en somut yansımalarını sanayi 4.0 dinamiğinde görüyoruz. Batı’nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil.
Yapılan araştırmalar 2030 yılında dünyada 84 milyon yetişmiş insan kaynağı açığı olacağına işaret ediyor. AB 2030 hedefi çerçevesinde 20 milyon civarında bilgi ve iletişim teknoloji uzmanı istihdam etmeyi amaçlıyor. Bugün bu sayı 8 milyon civarında. Hedefe ulaşmak için bizim gibi ülkelerin yetişmiş insanlarına yöneliyorlar. İşte bu sebepten Koç Topluluğu olarak gerek 2016 yılında başladığımız dijital dönüşüm programımızı gerekse akabinde devreye aldığımız inovasyon, çevik yönetim, 0 bazlı yaklaşım ve karbon dönüşümü gibi birbirini tamamlayan programların merkezinde insan kaynağımız bulunuyor.
Çok ciddi yatırımlar yapmak suretiyle dünyanın en iyi üniversiteleri ve danışmanlık firmalarıyla işbirlikleri kurarak her seviyeden çalışma arkadaşımız için 350’den fazla eğitim ve gelişim programı yürütüyoruz. Arkadaşlarımızın severek çalışmak isteyecekleri, şirket içi diyalogun geliştiği, geleceğin çalışma pratiklerinin benimsendiği yeni bir iş yeri kültürü oluşturuyoruz. Vehbi Koç’un ‘ülkem varsa ben de varım, demokrasi varsa hepimiz varız’ şiyarıyla hareket eden bir topluluk olarak, bu süreçlerde öğrendiklerimizi başta TÜSAİD olmak üzere, tüm paydaşlarımızla ve elbette kamu idaremizle paylaşma gayretindeyiz. Çünkü biliyoruz ki dijital dönüşüm bir ekosistem meseledir. Ülke olarak geleceğe hazır olmamız gerekiyor.
“Brüksel’in kararlılıkla yürüttüğü yeşil mutabakat ajandasını dikkatle izliyoruz”
Değerli TÜSİAD üyeleri, ülkemizin geleceği açısından en önemli dinamiklerden birisi de, giderek daha somut uluslararası taahhütlerle şekillenen yeşil dönüşüm sürecidir. Ancak dijital ve yeşil dönüşüm birbirinden bağımsız değil. Yeşil dönüşümü mümkün kılacak yeniliklerin önemli bölümü dijital teknolojilere bağlı. Dolayısıyla bu süreçleri birbirine tetikleyecek ve hızlandıracak iki ana akım olarak görmeliyiz.
Nitekim, en büyük ticari ortağımız olan AB’de yeni büyüme stratejisini de ikiz dönüşüm adını verdiği bu dinamikler üzerine kuruyor. Rekabetçiliğimizi yakından ilgilendiren bu konuda Brüksel’in kararlılıkla yürüttüğü yeşil mutabakat ajandasını dikkatle izliyoruz. Biz de Koç Topluluğu olarak geçtiğimiz sene başladığımız karbon dönüşümü programımızla 2050 yılında karbon nötr olma hedefimizi ortaya koyduk.
“Gençlerimizi anlamak ve bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek icap eder”
Ülkemizin bu önemli dönüşümlerle şekillenen geleceğe ilerken atması gereken adımlar bellidir. Kamu idaremizin, iş örgütlerimizle ve diğer paydaşlarla da istişare ederek içini doldurduğu strateji belgelerinde çok kıymetli tespit ve hedefler bulunuyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için en temel ihtiyacımızın nitelikli insan kaynağı olduğuna inanmaktayım. Vurgulamak isterim ki ülkemizin kısıtlı imkanlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin giderek artan bir şekilde kazanımlarını ülkemize aktarmak yerine, istikballerini yurtdışında arama gayretini düştüklerini görmek beni hem fevkalede üzüyor hem de hat safhada endişelendiriyor. Bu noktada Mustafa Kemal’in ‘bütün ümidim gençliktedir’ sözünü aklımızdan çıkarmadan, gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek icap eder. Kuşkusuz farklı sebepler var, ben bunların hepsinin çözümünü ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği hedef gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda saklı olduğunu düşünüyorum.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***